John Keats
John Keats

Öyle kadınlar gördüm ki bir şiirle evlenmek için bir romandan vazgeçmeye hazırdırlar.

John Keats
John Keats

"Bunu bil, yeter sana, yeryüzünde bunu bil!
"Güzellik, büyük gerçek, tek gerçek, başka değil!"

John Keats
John Keats

.
Ruhum çok zayıf ölümlülük isteksiz bir uyku gibi üzerimde ağır ağır...




.

John Keats
John Keats

Ölüm olmasa, sevinci, güzeli, aşkı bulmak ne kelime, aramayız bile.

John Keats
John Keats

.
"Birbirinizin kalbinin kokusunu paylaşın."




...

John Keats
John Keats

.
Kalbin şefkatinin kutsallığından ve hayal gücünün hakikatinden başka hiçbir şeyden emin değilim.




...

John Keats
John Keats

" -Bütün bilmek istediğim şu; ne halt edeceğiz?
Fertig cevap verdi:
-Elimizden gelen her haltı edeceğiz yalnız, teslim olmayacağız."

John Keats
John Keats

Duyulan melodiler tatlıdır,
ama duyulmamışlar daha tatlıdır.

John Keats
John Keats

"Fertig kesin kararını verdi. Önünde 2 seçenek vardı: Ya bir Japon toplama kampında ömür çürütecek ya da yerlilerin ve içine dalacağı balta girmemiş ormanın (cengelin) düşmanlığına karşı koyacaktı. O, ormana dalmayı yeğ buldu. Kafası işleyen, iradeli, sabırlı bir adamdı. Dış görünüşü sertti ama çok insancıldı. Yorulmadan çalışıp çabaladı, çevresine

partizanlar topladı, bölük pörçük de olsa direniş grupları meydana getirdi. Bir haber alma servisi kurdu. Bunun da son zaferin kazanılmasına büyük katkısı oldu. Fertig'in umutsuzluğa kapıldığı günler de oldu: "Üzerime aldığım iş gerçekten yararlı mı acaba?" diye kuşkuya bile düştü. Fakat iki yıllık bir ölüm kalım savaşından sonra arkadaşlarıyla birlikte

ülkesine onur kazandıran tarih sayfaları yazmayı başardı."

John Keats
John Keats

Bir şeyin güzelliği sonsuz neşesidir
hoşluğu artar
asla ve asla hiçliğe gitmez
ama hala elinde
bizim için özel bir oda
ve bir uyku
renkli rüyalarla dolu
esenlik ve sessiz nefes alışlar

John Keats
John Keats

"While barred clouds bloom the soft-dying day,
And touch the stubble-plains with rosy hue;
Then in a wailful choir the small gnats mourn
 Among the river sallows, borne aloft."

John Keats
John Keats

"When old age shall this generation waste,
Thou shalt remain, in midst of other woe
Than ours, a friend to man, to whom thou say'st,
'Beauty is truth, truth beauty,—that is all
Ye know on earth, and all ye need to know.'"

John Keats
John Keats

"Japonlar da büsbütün acımasız değillerdi hani. Savaş tutsaklarına sigara ikram ediyorlardı."

John Keats
John Keats

"-Bizim subayların onlara 'aptal herifler, zenci veletleri!' diye bağırdıklarını duydum. Bizim subayların kendi haklarında ne düşündüklerinden habersiz miydiler sanıyorsunuz? Hem bir adama 'aptal herif' diyeceksin, hem de senin için savaşmasını isteyeceksin, böyle şey olur mu? "

John Keats
John Keats

"-Bir ordunun görünüşüne ve davranışına sahip ola ola, sonunda biz de bir ordu olacağız."

John Keats
John Keats

“Öyle kadınlar gördüm ki bir şiirle evlenmek için bir romandan vazgeçmeye hazırdırlar.”

John Keats
John Keats

"Lanao'daki bu çeşitli halk toplulukları Batı yöntemlerine göre savaşmazlar. Pusu kurmaktan hoşlanırlarsa da, ölmekten korktukları için yapmazlar. Morolar gibi Müslümanlar da gözleri dönünce, kendileri de ölünceye dek dinsiz öldürmekten geri durmazlar. Bunlardan biri esir düştü de bir hastahaneye yatırıldı diyelim. Kendinde azıcık güç kuvvet bulunca

hastabakıcıları öldürür. 38'lik beylik tabancanın mermisi böyle gözü dönmüş savaşçıların atılımlarını durdurmaya yetmediği için Amerikan ordusu 9,7'lik mermiler yerine 11,5'lik mermiler atan 45 modeli Colt tabancalarını taşımak zorundadır."

John Keats
John Keats

"...
Birlikleri dağılıyor, askerleri kaçıyor, yaptığı tahribat boşa gidiyordu. Sözün kısası, hapı yutmuştu zavallı.
İnsan ömür boyunca hiç komutanlık istemeyip de meslek hayatını düşmana teslim olarak bitirirse; bu talihin çok acı bir cilvesidir!"

John Keats
John Keats

"Hedges bir iki açıklama yaptı:
-Bu dağlı Morolar yaşantılarını Kur'an'a göre ayarlarlar ama, bu işi cahil bir imamın yorumlarına uyarak yaparlar. Kur'an'ın buyruklarını da bu adama örümcek kafalı bir adam anlatmıştır. Onlar için her şey birden fazla kadın almak, köle kullanmak ve sertliğe başvurmaktan ibarettir.
Fertig:
-İyi ama, Kur'an'ın zorunlu

kıldığı konukseverlik kurallarına uyarlar mı? diye sordu.
-Bizler çok sayıda oldukça, onlar da konukseverlik masalına inanacaklardır."

John Keats
John Keats

"Çözülecek sorunu bir yana bırak. O, nasıl olsa kendiliğinden çözülür."