Öyle kadınlar gördüm ki bir şiirle evlenmek için bir romandan vazgeçmeye hazırdırlar.
.
Kalbin şefkatinin kutsallığından ve hayal gücünün hakikatinden başka hiçbir şeyden emin değilim.
...
Duyulan melodiler tatlıdır,
ama duyulmamışlar daha tatlıdır.
"Fertig kesin kararını verdi. Önünde 2 seçenek vardı: Ya bir Japon toplama kampında ömür çürütecek ya da yerlilerin ve içine dalacağı balta girmemiş ormanın (cengelin) düşmanlığına karşı koyacaktı. O, ormana dalmayı yeğ buldu. Kafası işleyen, iradeli, sabırlı bir adamdı. Dış görünüşü sertti ama çok insancıldı. Yorulmadan çalışıp çabaladı, çevresine
partizanlar topladı, bölük pörçük de olsa direniş grupları meydana getirdi. Bir haber alma servisi kurdu. Bunun da son zaferin kazanılmasına büyük katkısı oldu. Fertig'in umutsuzluğa kapıldığı günler de oldu: "Üzerime aldığım iş gerçekten yararlı mı acaba?" diye kuşkuya bile düştü. Fakat iki yıllık bir ölüm kalım savaşından sonra arkadaşlarıyla birlikte
ülkesine onur kazandıran tarih sayfaları yazmayı başardı."
"While barred clouds bloom the soft-dying day,
And touch the stubble-plains with rosy hue;
Then in a wailful choir the small gnats mourn
Among the river sallows, borne aloft."
"When old age shall this generation waste,
Thou shalt remain, in midst of other woe
Than ours, a friend to man, to whom thou say'st,
'Beauty is truth, truth beauty,—that is all
Ye know on earth, and all ye need to know.'"
"-Bizim subayların onlara 'aptal herifler, zenci veletleri!' diye bağırdıklarını duydum. Bizim subayların kendi haklarında ne düşündüklerinden habersiz miydiler sanıyorsunuz? Hem bir adama 'aptal herif' diyeceksin, hem de senin için savaşmasını isteyeceksin, böyle şey olur mu? "
"-Bir ordunun görünüşüne ve davranışına sahip ola ola, sonunda biz de bir ordu olacağız."
"Lanao'daki bu çeşitli halk toplulukları Batı yöntemlerine göre savaşmazlar. Pusu kurmaktan hoşlanırlarsa da, ölmekten korktukları için yapmazlar. Morolar gibi Müslümanlar da gözleri dönünce, kendileri de ölünceye dek dinsiz öldürmekten geri durmazlar. Bunlardan biri esir düştü de bir hastahaneye yatırıldı diyelim. Kendinde azıcık güç kuvvet bulunca
hastabakıcıları öldürür. 38'lik beylik tabancanın mermisi böyle gözü dönmüş savaşçıların atılımlarını durdurmaya yetmediği için Amerikan ordusu 9,7'lik mermiler yerine 11,5'lik mermiler atan 45 modeli Colt tabancalarını taşımak zorundadır."
"Hedges bir iki açıklama yaptı:
-Bu dağlı Morolar yaşantılarını Kur'an'a göre ayarlarlar ama, bu işi cahil bir imamın yorumlarına uyarak yaparlar. Kur'an'ın buyruklarını da bu adama örümcek kafalı bir adam anlatmıştır. Onlar için her şey birden fazla kadın almak, köle kullanmak ve sertliğe başvurmaktan ibarettir.
Fertig:
-İyi ama, Kur'an'ın zorunlu
kıldığı konukseverlik kurallarına uyarlar mı? diye sordu.
-Bizler çok sayıda oldukça, onlar da konukseverlik masalına inanacaklardır."
"Çözülecek sorunu bir yana bırak. O, nasıl olsa kendiliğinden çözülür."