‘‘Rahmetime mazhar olmanızı isterseniz, yarattıklarıma şefkat ve merhametle muamele ediniz.”
“Bir adam cennete girdi ve uşağının derecesini kendi derecesinin fevkinde gördü “Yâ Rab! Kölem benim derecemin fevkinde.” dedi.
Cenâb-ı Hak: “Ona, kendi amelinin, sana da kendi amelinin karşılığını verdim,” buyurdu.
«(Sırf) benim rızâm için mütevâzı olanları dünyâ ve âhirette yükseltirim.”
İbn-i Mübârek
“İnsanların ayıplarını gördüğünüzde kendi kusurlarınızı unutmayınız” buyurmuştur.
Namahreme bakmak iblisin oklarından bir oktur ki, her kim benden korkarak onu bırakırsan zevkine bedel olarak ona bir îmân veririm ki, onun halavetini(tadını) kalbinde duyar.
(Taberani ve Hakim İbn-i Mes'ud(r.a))
“Rahmetime mazhar olmanızı isterseniz, yarattıklarıma sefkat ve merhametle muamele ediniz.”
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Ben kıyâmet gününde şu üç çeşit insanın hasmıyım:
1- Benim adıma and içer, sonra yemînini bozar yerine getirmez,
2- Hür bir adamı köle diye satar ve parasını yer.
3- Bir iş gördürmek için bir işçi tutar ve işini gördürür de sonra ücretini vermez.”
«Nâmahreme bakmak İblisin oklarından bir oktur ki, her kim benden korkarak onu bırakırsa zevkine bedel ona bir îman veririm ki, onun halavetini (tadını) kalbinde duyar.”
Mûsâ aleyhi’s-selâm: Yâ Rab! Sence kullarının hangisi azizdir? diye sordu. Cenâb-ı Hak:
— “Öc almaya gücü yeterken af ile muâmele eden kimsedir.” buyurdu.
“Ey âdemoğlu! İhtiyâcından fazlasını fukarâya dağıtman senin için daha hayırlıdır. Onu imsâk etmek senin için şerdir. Yetecek miktar hakkında ise kimsenin diyeceği yok. İnfâk ederken, nafakası üzerine vâcib olanlardan başla. Veren el, alan elden hayırlıdır.”
“Akıllı kimse vaktini üç kısma ayırmalıdır. Bir saatinde Rabbine münânâcâtta bulunmalı, diğer saatinde nefsine murakebe ve hesaba çekmeli, öbür saatine de yemesine ve içmesine tahsîs etmelidir.”
(İbn-i Hibban, Ebu Zer (r.a) Hazretlerinden rivayet etmiştir).
Cenâb-ı Hak Meryem oğlu İsa'ya: “Ya İsa! İlk önce kendi nefsine öğütle, eğer bu öğüdün faidesini görürsen başkalarını da öğütle, yoksa benden utan. ” buyurdu