Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

“Şimdi ben gidiyorum. Fakat ne zaman çağırırsan gelirim… ” dedi.
Evvela ne demek istediğini anlamadım. O da bir an durdu ve ilave etti:
“Nereye çağırırsan gelirim!”

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

 “İster onunla arkadaş ol, ister evlen; ama onu yalnız bırakma. ” der

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Çevremizde yüzlerce sessiz sakin görünümlü; hissiz, tepkisiz olarak tanımladığımız insanlar vardır. ”Fakat bunu düşünürken yalnız o adamların dışlarına bakarız; onların da birer kafaları, bunun içinde,isteseler de istemeseler de işlemeye mahkum birer dimağları bulunduğunu, bunun neticesi olarak kendilerine göre bir iç alemleri olacağını hiç aklımıza

getirmeyiz. ” ( sf: 11 )

Murat Menteş
Murat Menteş

“Canımın içi, böyle şeyler yalnızca romanlarda olur. ”

CÜNEYT ARKIN
[Sıkı Dur Geliyorum, 1964]

İsmet Özel
İsmet Özel

Anmaya gücüm yetseydi de konuşsaydım
Diri-gergin kasları konuşsaydım
“Kardeşler! ” deseydim “Kardeşlerim! ”
“Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan
“Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan
“Bakın yaklaşıyor...”
Yazık, şairler kadar cesur değilim

Abdullah Erol
Abdullah Erol

Chomsky totaliter sistemle demokrasi ilişkisini ele alırken her iki kavramın kesişen yönüne dikkat çeker. O, totaliter bir devletin kullandığı fiili şiddetin demokrasilerde ikna aracı olarak kullanılan propagandaya karşılık geldiğine inanır. ”* Dolayısıyla ona göre neredeyse herkes yaşamlarının çoğunu totaliter bir sistemde geçirmekte, Medya ve Batılı

entelektüellerde “sanki totaliter bir yönetim altında sesleri kısılmış; kalemleri kırılmış insanlar gibi davranışlar” sergilemektedir. ”

Açık ve gizli totaliter sistemlerde vatandaş, yurttaş gibi sistemin muteber mukimleri için ölüm, açlık, şiddet, ontolojik emniyetsizlik gibi birçok parametre üzerinden korku geliştirilmektedir, Açık ve gizli totaliter

anlayışların bu tür korkuları önemli ölçüde toplum mühendisliği yapmada kullandıkları söylenebilir. Gizli totaliter sistemlerde bir işe sahip olmak demek tamamen kontrole girmek demektir.

Leyla Özlem Demir
Leyla Özlem Demir

Bana annemin göğsü olur musun ?
Babamın dizleri...
Bir arkadaşımın omzu...
Ya da sevgilimin gözleri...
Adını sen ne istersen koy ;
Yeter ki gel , “kimim kimsem ” ol !

Arzum Gürel
Arzum Gürel

Şahid olan manasındadır. Her zaman hazır ve nazır,mahlukatın herşeyinin şahidi demektir. Şehid, şahid kelimesinin mübalağasıdır. Her hangi bir hadiseyi, yaşayan kişiyle birlikte gören,şahid olan anlamına gelir.

Bu isim oldukça geniş çerçevede açıklanması gereken isimlerden biridir. Şehadetin birinci parçası şahid olmak, ikincisi şehit olmaktır.

Halid bin Velid, Bizans komutanına şöyle der :

“ İşte size öyle bir orduyla geldim ki , sizin dünyayı sevdiğiniz kadar onlar ölümü, şehid olamayı sever. ”

Gözleri alçaklara takılan insanlar, hiç bir zaman yükseklere ulaşamazlar. Şahitlik ve şehitlik ; şerefsizliğe ve zillete karşı konulan ulvî bir tavırdır. Şehid ; ya şereflice yaşamak

veya şereflice ölmekten başka bir yol bilmez.

Xurşîd Mîrzengî
Xurşîd Mîrzengî

Çawîşê Şeredarîyê ji gundî dipirse: ” – Çiwallarinda ne war?
Ji bona mêrik Tirkî nezane dîsa deng nake.
Çawîşê Şeredarîyê sil bû:
-Sana söyliyorum ulan çiwallarında ne war?
Mêrik dîsa deng nekir. Ya rastî newêre qise bike. Qise bike û Tirkî nizanibe, çiwalên wî têra cezayê kurmanciya wî nakin. Dîsa bersiv neda.
Ji wan çawîşan yek

sil dibe û dîsa bi hêrs serê qûndereya xwe ya tûj bi hijdîna li çiwalê mêrik dide û dipirse:
-Sana söyliyorum ulan, ses sana gelmiyor, çiwallarında ne war?
Mêrikê xwedîyê çiwalan, dizane ku bê dengî jî sûc e, ji bê mecalî bersiva wî dide:
-Nedir medir.
Pivazê Xirbe Qeyadir.
Her serkî bîr weqîdir.
Kîlosî didu û nîvadir.
Qeymeqamê

Mazêdaxê gatîye: Kurmancî qonişmax yasaxdir.
Her gotinekî cezasî bîst quriş û nîvadir.
Yê pereyên wî tune, hefsî wardir.
Te bi pozê qûnderê li çiwalê min xist, di hundir de şikyadir. Qey tu nizanî pîvazdir.”

Jean-Louis Michon
Jean-Louis Michon

" Karşılaştırmalı dinler ” alanına ilgi duymuş olan kişilerden birçoğu mitler, dogmalar ve farklı dinleri karakterize eden ritüeller arasında ortak bir paydanın, tüm kutsal yolların onları takip edenleri sevk etme amacı taşıdıkları merkezî bir noktadan hâsıl olan derin bir yakınlığın var olduğunu keşfetmiş olacaklardır.

Aynı kişiler ayrıca İslâm

çerçevesi içinde tasavvufun bu derûnî boyutunu, ilâhî huzur diyarına ulaşmaya can atanlara açılmış olan yolu fark edeceklerdir.

"Hakîkat arayışı”nda olan birçok çağdaş düşünürün -ki elinizdeki antolojiye katkıda bulunanlardan tamamı o kategoriye aittir- tasavvufu yalnızca İslâm'ın kalbi olarak idrâk etmelerinin sebebi budur.


(bu

idrâkin spesifik atıfları diğerleri yanında Geoffroy, Lings, Macnab, Nasr, ŞâhKâzımî ve Schuon tarafından yazılan makalelerde bulunabilir).

Jean-Louis Michon

Ekim 2005 / Ramazan 1426