'Zihinsel yetersizlik, kalemdeki mürekkebin beyindeki zekadan fazla olması, kurulan tuzaklara nasıl da kolay düşürüveriyor bizi'
'Milletçe okuma sorunsalımız var. Klasik anlamda okuma yazma konusunda geri kalmış ve özürlü olduğumuz herkesin malumu. Yazarlarımızın parmaklıklar arkasında çürütülmesi, düşüncenin zindana hapsedilmesi ve daha da fecisi bütün bunların olağanlaştırılması bir tarafa, aydından çobanına, siyasisinden, entelektüeline, cahilinden gazetecisine kadar hemen her kesimimizin
çok ciddi anlamda okuma, algılama ve tespit etme eksikliğimizin olduğunu düşünüyorum.'
'Yazarlarımızın parmaklıklar arkasında çürütülmesi, düşüncenin zindana hapsedilmesi ve daha da fecisi bütün bunların olağanlaştırılması bir tarafa, aydınından çobanına, siyasisinden entelektüeline, cahilinden gazetecisine kadar hemen her kesimizizin çok ciddi anlamda okuma algılama ve tespit etme eksikliğimizin olduğunu düşünüyorum. Bu hastalığın ve
yetersizliğin birçok sebebi var tabii. Mesela ideolojik körlük...'
İçimizde ki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin Allahım !!
'Gençken Marksist cuntanın sacayağı olur, devlet ve hükümet aleyhine bildiriler kaleme alır, olgunluk dönemimizde para ile tanışır kapitalizmin balından tadar, yaşlılık dönemimizde de karşı olduğumuz fikirleri darağacına çekmeye çalışırız...Biz böyleyiz çünkü...'
'Savaşın hiçbirini çocuklar çıkarmadı, anneler çıkarmadı. Acının çoğunu çocuklar çekti, gözyaşının çoğunu anneler döktü. Çocuklarınıza gösterin çocuğumun resmini. Annelerinize gösterin benim göz pınarlarım kuruduğu bu resmi. Ölümün en uzak durması gereken günahsız bir yavrunun ölüsünü armağan ediyorum yeni yıl hediyesi olarak çağdaş dünyaya.'
'Gençliği bitirdik.Tükettik. Eğitimi gasp edercesine alanları ödüllendirdik. Kapı önünde alınan ahların hesabını sormak dururken, ödül olarak süre verdik çağdışı zihniyetlerin önüne. Sırtı sıvazlamanın, takkiyenin bu boyuta ulaşmasına tepki bile göstermemek ideolojik cinnetin vardı boyutu gösterdi bizlere. Bugünü çalınan ülkenin, geleceğini de hırsızlara
teslim ederken, gelecek zamana dair şikayetlerin önünü şimdiden tıkamış olduk...'
'Yazarız ama okumayız, görürüz ama tepki koymayız, konuşur ama dinlemeyiz, acır ama yardım etmeyiz... Bizden olmayan kitapları okutmaz, yayınları izletmez, görüşleri söyletmez, kılıkları insan içine çıkarmayız... Ne deve, ne kuş, hem deve hem kuş oluruz... Yuvarlak ve köşeli, enine ve boyuna, ince ve kalın, uzun ve kısa, siyah ve beyaz, karanlık ve aydınlık, dost ve
düşmanız... Tuhaf, anlamsız, garip, ifadesiz ve tarif edilemeyiz... Ne yazık ki başka tanım yok bunun için; çünkü biz böyleyiz...
' Başkasının mutsuzluğundan, özgürsüzlüğünden, hakkının gasp edilmesinden mutlu olanlar, hatta bunu kendine amaç edinenler var. Kendi vatandaşına özgürlük veremeyen bir memleketin, Afrika'nın bilmem neresinden Aids mikrobunu Güneydoğu'daki köylüsüne zerk etmeyi başarmasını alkışlamak lazım? Yoksa kendi evladını göz göre göre zehirleyip toprağa yollayan bu nesli
tarihin utanç hanesine kaydetmek mi?'
'Olaylara mesleki etik çerçevesinde bakabilen, ülkeyi ve yaptığı işi sorgulayabilen yazar-çizer sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor...'
'Renklerden siyah ile beyazımız var.Ara renkleri kovmuşuz memleketten...'
'Türkiye'nin nesi meşhur? Hayat pahalılığı, gelir dengesizliği, akıl ve mantıkla aynı gezegende bile yaşamayan vergi sistemi, banka sistemi, ramazan fetvalarını çarpıklığı, kendi halkına düşman medyası, yerlerde sürünen eğitim sistemi, tek tipçiliği, kamplaşması, zıtlaşması skandalları, acıları... Listeyi uzatarak bu mübarek günde canınızı sıkmayayım.
Bir de soruyu geçmiş zaman kipinde soralım isterseniz: Neyi meşhurdu bu ülkenin? Adaleti, huzuru, bütün dünyaya verdiği güven, barışı, zenginliği, itibarı, ilmi, fenni, ordusu, ihtişamı...
Ve son bir şekil ile bitirelim yazıyı. Yarın nesi meşhur olacak bu ülkenin?
Eminim verecek cevabınız vardır...'
'Geçmişimizin ne kadarı bizim? Ya da gecmis ne kadarıyla bize ait? Kaybettigimiz yılların farkinda varmamanin acısını hissetmeden gelecek adina kaygı duymak mumkun mu? Yitik bir geçmiş ile, olmayan bir gelecek arasinda sıkışıklığı her gün hissetmeden yaşamaya alıştık diyelim, gelecek neslin okuyacağı lanetler de mi ürpertmiyor bizi?'