Gradimir Smudja
Gradimir Smudja

En sevdiği temalar denizde fırtına, bora ve kasırgalardı çünkü insanın hakim olmayacağı doğanın yabanıl ve hașmetli yüceliğini, Tanrı'nın gücünün bir tezahürü olarak kabul ettiği doğayı göstermek istiyordu.

Jean Bauberot
Jean Bauberot

Din adamlarının yolsuzluğu, riyakârlığı, bayağılığı, sefahati gibi temalar neredeyse dünyanın her yerinde mevcuttur.

Michael Pavkovic
Michael Pavkovic

Tarihçinin işi kaynaklarını teşhir etmekten ibaret değil, onları daha büyük temalar hakkında ne söyledikleri konusunda analiz etmektir.

Joanne Naiman
Joanne Naiman

Cinsellik temasının ve cinsel eşitsizliğin, Marx'ın, Engels'in ve Lenin'in yapıtlarında merkezi temalar olmadığı doğrudur. Ama hepsi bununla uğraşmışlardır. Örneğin Lenin ev işleri üzerine klasik bir değerlendirme yapmıştır (sosyalist - feminist literatürde merkezi bir sorun) : -Bütün kurtuluş yasalarına karşın kadın eskisi gibi ev kölesi olarak kalıyor, çünkü,

onu mutfağa ve çocuk odasına zincirleyen ve üreticilikten adeta barbarca uzak, ayrıntılarda kalan, sinir bozucu, köreltici, küçültücü bir çalışmayla yaratıcı gücünü telef eden ev idaresinin küçük işleriyle ezilmekte, boğulmakta, köreltilmekte, aşağılanmaktadır. Kadının gerçek kurtuluşu, gerçek komünizm, bu küçük ev idaresi işlerine karşı kitlesel savaş

(devletin dümenindeki proletaryanın öncülüğü altında) ya da daha doğrusu bunun kitlesel biçimde sosyalist büyük ekonomiye dönüşümü nerede ve ne zaman başlarsa, ancak orada ve o zaman başlayacaktır.

Yeonmi Park
Yeonmi Park

(...) Kuzey Kore'deki tüm kitaplar hükümet tarafından basılmıştı ve politik temalar içeriyordu. Korkunç peri masalları yerine, çıplak ayaklı evsiz çocukların sokaklarında dilendiği pis, iğrenç Güney Kore'yi anlatıyordu. Ancak Seul'e geldiğimde o kitapların aslında tam da Kuzey Kore'deki hayatı anlattığını fark edecektim. Propagandadan gözümüz gerçeği göremiyordu

ki...

Mahmut Ragıp Gazimihal
Mahmut Ragıp Gazimihal

İlmi bir görüşle muhakeme olununca halk nağmelerinin etnografyaya edebiyat, sanat ve adet tarihlerine doğrudan doğruya yardımlarda bulunduğu takdir edilir. Fakat esas hizmetleri -mazide olduğu gibi bu günde- alimane ve fakat milli beste mekteplerinin inkişafına yaramalarıdır. Filhakika musıki tarihinin modem devrinde de tedbirli bestekarlar folklorcuların vesikalara mesnet

eserlerinden ve şahsi anketleri mahsulasından istifade suretiyle ve tınılarının musıkl ananeleri içinde en zengin tavsiyelere müsait ve son derecede velut bir temalar madeni bulmuşlardır.

Babek Ahmedi
Babek Ahmedi

Aldo Tassone, 1981 yılında Tarkovski'ye, Stalker'ın insanı umutsuzluğa sürükleyen
bir film olduğunu söyler. Bunun üzerine Tarkovski şöyle cevap verir:

Hayır, öyle değil! Ben bir sanat eserinin, özellikle de bu filmin umutsuzluğa sü­rükleyen bir film olduğuna inanmıyorum. Filmde bir an umutsuz bir tema göze çarpsa da bütünde böyle değildir. Umutsuz

temalar hemencecik geçiştirilmiştir. Bu film aslında bir tür rafinasyondur. Birbirinden ayrışmanın hikayesidir ama seyircide umudu yeşertecek kadar teması vardır. Nasıl ki Aristo, trajedi insanı temizler diyorsa bende bu film insanı arıtır, rafine eder diyorum.

Perry Anderson
Perry Anderson

Marx'ın kendi çalışmalarında İzlemiş oldu
ğu felsefe, siyaset bilimi ve iktisat sırası, Batı Marksizmi tarafından
tersine çevrildi. Marksist bir çerçevede !kapitalizm üstüne
temel iktisadi analizler Büyük Bunalım'dan sonra büyük
ölçüde son buldu; burjuva devletin siyasal tahlili, Gramsci sessizliğe
gömüldükten sonra giderek azaldı;

gerçekleştirilebilir bir
'Sosyalizme giden yollara dair strateji tartışması hemen hemen
tamamıyla ortadan kalktı. Bunların yerini, giderek yöntem sorunları
üzerinde odaklaşan katışıksız. felsefi söylemin -nitelik
itibarıyla somut olmaktan çok epistemolojik özellikte olan yeniden
canlanması aldı. Korsch'un 1923 tarihli Marxism and
Philosophy

{Marksizm ve Felsefe) adlı çalışması bu bakımdan
çığır açıcı niteliktedir. Sartre, Adomo, Althusser, Marcuse, Della
Volpe, Lu:kacs, Bloch ve Colletti hepsi, her ne kadar diyalektiık
biçimde yeniden formüle edilmişse de, esas olarak (cognition)
problemleri üzerinde yoğunlaşan ve ürkütücü nitelikte
güç teknikli bir üslupla kaleme alınmış önemli

sentezler yarattılar.
Amaçlan için, herbiri, Marx'dan önceki felsefi birikimlere
başvuruyorlardı: Hegel, Spinoza, Kant, Kierkegaard, Schelling
veya diğerlerine. Aynı zamanda, Batı Marksizmi bünyesindeki
her okul, Marksist, olmayan çağdaş entelektüel odaklar ile, çoğunlukla
yarı-simbiyoz haline karşılık gelen bir yakın temas
içinde olgunlaştı

-Lukacs'ın Weber'den, Gramsci'nin Croce'den,
Sartre'm Heideggerden, Aithusser'in Lacan'dan, Della Volpe'nin
Hjelmslev'den, v.d. kavram ve temalar almalarıyla. Klasik
Marksizm geleneğine yabancı olan bu burjuva kültürüyle
yanyana ilişkiler dizisinin aldığı biçimler, işçi hareketi pratiği
ile Batı Marksizmi arasında bir zamanlar varolan ilişkilerin

kopmasının bir sonucuydu.

Hüseyin Aykol
Hüseyin Aykol

Yazılarında ve kitaplarında değindiği temalar nede­niyle feminist yazar olarak nitelenen Duygu Asena, be­yin tümörü nedeniyle tedavi görmekte olduğu hastane­de 30 Temmuz 2006 günü aramızdan ayrıldı.

Richard J. Gerrig
Richard J. Gerrig

"Bir insanın aklından geçenleri bilmek istiyorsanız, ne düşün düğünü sormayın, çünkü size her zaman doğru cevabı verme ihtimali yoktur. Fantezi ve rüyalarını inceleyin. Bunu bir süre yaparsanız, zihninin sürekli belirli temalar etrafında döndüğünü fark edeceksiniz. Bu temaları, insanların hareketlerini açıklamak için kullanabilirsiniz"