Abdullah Erol
Abdullah Erol

İkna, korku, zor, şiddet gibi yöntemler üzerinden modern devletlerin topluma yönelik değişim, dönüşüm mühendislikleri; etkililik ve görünürlülük açısından pikseli yoğun (faşist ve komünist sistemlerde) ya da seyrek (liberal sistemlerde) olabilmektedir.

Gramsci ve Althusser toplumların değişimini güçlü bir sistemin, örneğin kapitalizmin, çeşitli

aygıtlar üzerinden rıza üretme yoluyla gerçekleştirebileceğine inanıyordu. Gramsci, politik toplumun Zor, sivil toplumun ise rıza üzerinden sistemin meşruiyetini sağladığını ve kilisenin bir sivil toplum olarak devlet ile toplum arasında rızaya dayalı meşruiyet geliştirdiğini ileri sürer. Böylece sivil toplumun hegemonik bir alan geliştirdiğine inanan Gramsci hegemonya

kavramına iktidarın zora dayalı tahakkümü yanında, rızaya dayalı olarak da egemenliği elde etmesi anlamını veriyordu. Keza Gramsci hegemonya ile rızanın tahakkümü meşrulaştırdığını kabul etmekteydi. “ Gramsci için hegemonya kavramı anahtar bir kavramdı ve Marxist devrim için sınıfsal egemenliği sağlamak için de kullanılması gereken bir yoldu. Althusser de

ideolojinin kişilere egemen olan kültleri benimseterek sistemle uyumlu hale gelmesini sağladığına dikkat çeker. Bunu yaparken devlet bazı ideolojik aygıtlar kullanarak toplumda rıza üretir.“ Arendt, rızanın ikna, şiddet gibi yöntemler üzerinden gerçekleştiğine dikkat çeker. Şiddet daha çok kaba kuvveti, zoru içerirken ikna görünürde rızaya dayanmaktadır.

Abdullah Erol
Abdullah Erol

Chomsky totaliter sistemle demokrasi ilişkisini ele alırken her iki kavramın kesişen yönüne dikkat çeker. O, totaliter bir devletin kullandığı fiili şiddetin demokrasilerde ikna aracı olarak kullanılan propagandaya karşılık geldiğine inanır. ”* Dolayısıyla ona göre neredeyse herkes yaşamlarının çoğunu totaliter bir sistemde geçirmekte, Medya ve Batılı

entelektüellerde “sanki totaliter bir yönetim altında sesleri kısılmış; kalemleri kırılmış insanlar gibi davranışlar” sergilemektedir. ”

Açık ve gizli totaliter sistemlerde vatandaş, yurttaş gibi sistemin muteber mukimleri için ölüm, açlık, şiddet, ontolojik emniyetsizlik gibi birçok parametre üzerinden korku geliştirilmektedir, Açık ve gizli totaliter

anlayışların bu tür korkuları önemli ölçüde toplum mühendisliği yapmada kullandıkları söylenebilir. Gizli totaliter sistemlerde bir işe sahip olmak demek tamamen kontrole girmek demektir.

Yasin Atlıoğlu
Yasin Atlıoğlu

Baasçılar, sosyalist sistemle yönetilen, birleşik laik bir Arap toplumu kurmayı amaçlamaktaydı. Bu toplumda hangi dinden olursa olsun bütün Araplar eşit olacaktı. Baasçı Arabizm, laiklik ilkesi gereği dini ikincil konuma itmekle birlikte İslam dinini Arap ulusal kültürünün temel ve ayrılmaz bir parçası olarak görmekteydi.

Ian Reinecke
Ian Reinecke

Bilgi, ikili sistemle kodlanmışsa haber göndermenin birim fiyatını düşürerek paket halinde yollanabilir. Sıradan abone için bu fazla önemli bir gelişme değildir, ama fazla miktarda bilgi nakleden şirketler ve hükümetler için büyük bir tasarruftur.

Aydanur Aktaş Hıra
Aydanur Aktaş Hıra

Evrensel yasalar kişileri tanımaz sadece enerjileri tanır. Her insan bir enerji yumağıdır. 24 saat yayın yapan radyo istasyonları gibiyiz. Düşünce ve duygularımızla yaptığımız yayın, her an tüm evreni dolaşır ve aynı türden enerjileri toplayarak bize geri döner. Yaydığımız enerjiye göre titreşimimiz yakselir ya da düşer. Evrensel yasalara uyumlandığımızda

enerjimiz yükselir, titreşimimiz artar, evrensel enerjinin yaratıcı kanalına girer ve sonsuz kısmetimiz olan sevgi, sağlık, huzur, bolluk ve beteketi yaşamımıza kolayca çekebiliriz.
Evrensel yasalara uyum sağlamanın en kolay ve en kestirme yolu samimi olmak, güzel ahlaka sahip olmak ve insanlığa faydalı işler yapmaktır. İnsanlara hizmet etmek, ilahi sistemle uyumlanmanın

en hızlı ve en etkili yoludur.

Mahir Yeşildal
Mahir Yeşildal

Sosyal medya ile aslında daha da yalnızlaşırken özel bilgilerimizi de sistemle daha fazla paylaşıyoruz. Tam bir 'paylaşma' ile var olduğu simülasyonunu yaşayan insanlar olduk. Yeme içme alışkanlıklarımızdan ihtiyaç duyduğumuz, satın almak istediğimiz her şeyi Google eşimiz/sevgilimiz/ailemizden daha çok biliyor, bizi ve zevklerimizi onlardan daha çok "tanıyor". Ve

sanırım başkasının dayattığını yaşamak kısmı tam da burada başlıyor.

Etgar Pollan 
Etgar Pollan 

Üç yıl önce bu topraklara atandığımda ve gelip hiçliğin ortasındaki bu toprakları gördüğümde öleceğim sanmıştım. alışık olduğum o büyük şehir yaşamından sonra bu küçücük köye gelmem beni alt üst etmişti. üniversiteden mezun olduktan tam altı yıl sonra atanınca ne yazık ki şımarıklık yapıp, "Ben gitmiyorum oraya arkadaş!" diyemezdim, demedim de. Ama

buraya geldiğimde gördüklerim, daha doğrusu göremediklerim bende büyük bir yıkıma neden oldu.
Doğu'nun sıradan bir köyüydü burası, evet, çok büyük umutlarla gelmemiştim, doğru. Sinema, tiyatro ya da belediye binası olmasını beklemiyordum ama öğretmen olarak atandığım bu köyde yılın neredeyse dokuz ayı boyunca elektrik yoktu. Ve b u dokuz ay da benim burada

bulunduğum on ayın içindeydi. Anlayamadığım noktaysa, yılın büyük çoğunluğu boyunca elektriğin olmadığı bu köye (Bu köyde kar dışında neredeyse hiçbir şey yoktu.) elektronik sistemle nasıl atandığımdı!

Kamla Bhasin
Kamla Bhasin

Birbirimizi dinlediğimizde, bu ezilmişliğin talihsiz birkaç kadının kaderi olmadığını ve sorunun bazı kadınları sömüren ya da baskı altında tutan kimi "kötü" erkeklerden ibaret olmadığını fark ederiz. Bir sistemle karşı karşıya olduğumuzu anlamaya başlarız -kadınların ikincil konumda olduğu, erkek egemenliği, üstünlüğü ve denetimi altında bir sistem.

Ayşegül Durmuş
Ayşegül Durmuş

Çevre ülkelerin geri kalması da bölgede uygulanan ekonomik politikalarının sonucudur. Wallerstein dünyanın kapitalist sistemle bütünleştikten sonr çevrenin kaderinin durgunluktan daha çok "aktif geri kalmışlık" olduğunu savunmaktadır.

Nick Srnicek
Nick Srnicek

"Güncel sol ne mevcut sistemle ilerleyebilir ne de idealleştirdiği bir geçmişe dönebilir. Yapması gereken şey, yeni bir gelecek inşa etme göreviyle yüzleşmektir."