Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Sanat bir ifadedir ; her devir her medeniyet başka türlü duyar ve pek tabiî olarak başka türlü ifade eder ..
Bizim alaturka dediğimiz şeklin bir tekamül seyri fevkalade incelmiş ve mükemmelleşmiş tarafları vardır ; o ruhu ve o medeniyeti bırakırken onun ifade şeklini muhafaza edecek deiliz lakin topyekün inkar da ancak barbarların kârıdır .
Benim nefretim

buralarda çalınan şeylere ..
Bunlar alaturka deil alafranga deil her şeyden evvel müzik deil , otuz kırk seneden beri bu memlekette yarım sayfalık bile nitelikli beste yazılmamıştır .
Buralarda çalınanlar bayağılığın , ademi iktidarın ifadesidir .. '

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Yaratmak zevkinden, hayatın bizzati bir hikmet olduğu hakikatinden dem vurdu ,fakat çürük .
Ne yaratacaksın ? Yaratmak , yoktan var etmektir.
En akillimizin kafası bile bizde. Evelkilerin depo ettigi bir suru bilgi ve tecrübenin ambari olmaktan ileri geçemez .
Yaratmak dedigimiz sey ise mevcut malları seklini değiştirerek piyasaya sürmekten ibaret .
Bu gülünç

iş ise insani nasil tatmin eder.

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

"Ne yaratacaksın? Yaratmak yoktan var etmektir. En akıllımızın kafası bile bizden evvelkilerin depo ettiği bir sürü bilgi ve tecrübenin ambarı olmaktan ileri geçemez. Yaratmak istediğimiz şey de bu mevcut malların şeklini değiştirerek piyasaya sürmekten ibaret... "

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

En akıllımızın kafası bile bizden evvelkilerin depo ettiği bir sürü bilgi ve tecrübenin ambarı olmaktan ileri geçemez. Yaratmak istediğimiz şey de bu mevcut malları şeklini değiştirerek piyasaya sürmekten ibaret.

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Yaratmak zevkinden, hayatın bizatihi bir hikmet olduğu hakikatinden dem vurdu, fakat çürük. Ne yaratacaksın? Yaratmak yoktan var etmektir. En akıllımızın kafası bile bizden evvelkilerin depo ettiği bir sürü bilgi ve tecrübenin ambarı olmaktan ileri geçemez. Yaratmak istediğimiz şey de bu mevcut malları şeklini değiştirerek piyasaya sürmekten ibaret.

Safi Nidiaye
Safi Nidiaye

Öfkenin özünde sevgi vardır, akamayan kendini gösteremeyen kendini açığa vuramayan sevgi herhangi bir şekilde doğal ifade şeklini bulamamış Sevgi, önü tıkanmış enerjiye dönüşür ve bu engellenmiş enerji öfke olarak hissedilir sevgiye yol yol açmak için bir şeyleri yutmaya yönelmiş öfke...

Juan Manuel Marcos
Juan Manuel Marcos

Belirsizliği eğitmek yerine, çelişki içinde olan aklı eğitmek lazım. Devrim, şüphe etmek için bir haktır. Alevler içinde yanan duygular gibi hafızanın paraleline, sanki o gizemli ellerinin okşamasının verdiği sıcaklık gibi sıcak, saçlarından akıp giden şidedetli çağlayan gibi bir yer yap bana. Bana renklerin sığınmacısı, savaş kaçkını, ölüleri unuttuğum

yerde acılarımı; tüm geçmiş acılarımı ve yaralarımı, silahımı, uyuz hastalığını, düğüm olmuş duygularımı ve sıradağ gibi sıralanmış hafızamı saklayacağım bir yer yap. Bana, senin yanında olabilmem ve sana aynı gözle bakabilmem için bir yer yap. Senin hemen yanı başında, aynı damarlardan kanımızı akıtmak ve bu ülkeye en popüler silahlarla şeklini

vermek için bana senin yanında bir yer yap. Bana acılarımın sığacağı yerde, yatağında bir yer yap. Bana bir yer yap. Buselerimi sakladığım yerde ruhunun derinliklerinde bir yerlerde. Ben senden bir kuş, bir şarkı yaratmak istiyorum. Ve bazen sana " seni seviyorum" diyebilmek istiyorum.

Philippe Forest
Philippe Forest

İssa, bir fincan çay anlamına gelir. Adam, gençliğinde bir gün, yeşil renkli kaynar suyu seyre dalar ve suyun dibindeki yaprak çökeltisinde adının şeklini görür.
...
İssa kendine bir isim uydurur ve ilk şiirini bu isimle imzalar. Ebeveyninin ona verdiği adı, bir fincan çayla değiş tokuş eder: onu bir hiç için terk eder, kendisi o hiçe dönüşür.

Osman Cengiz
Osman Cengiz

Şüphesiz sufîlik İslâm ’a özgü bir yorum mektebidir. Bununla birlikte bazı yönleriyle diğer evrensel görüşlere ve düşünce mektepleriyle de benzerliklere sahiptir: (. ..) Bu benzeşmeler evrensel tavırlardır, kimilerinin kabaca zannettiği gibi birbirlerinden intihal oldukları anlamına gelmez. Bu tıpkı Doğulu bir insan ile Batılı bir insanın güneşe bakmak gayesiyle

başlarını yukarıya kaldırmak için aynı hareketi yapmaları tarzında bir şeydir.(Mahmut Erol Kılıç,Sufi ve Şiir,12)

Hülya Küçük ise yan yana yaşayan, birbirleriyle ilişkisi olan bütün kültürlerin birbirlerinden etkilendiğini fakat Müslümanların, aldıkları her unsuru kendi kültürleri içinde eritmeyi bildiklerini ifade eder.(H.Küçük, Tasavvuf Tarihine

Giriş,37) Benim de katıldığım bu görüş çerçevesinde konuşmak lazımsa, gerçekten tasavvufun elimizdeki değer ve duruşu ile etkileşimde bulundukları bölgelerdeki değer ve duruşu arasında büyük bir fark vardır.

Bu o kadar tabiidir ki İslâm coğrafyasındaki tasavvuf yorumları arasında bile, riyazet ve zikir biçimleri, varlık yorumu ve bilgi kaynakları gibi

başlıklar itibariyle pek çok ayrı görüş ortaya çıkmıştır. Terimlerin ayet ve hadislerden çıkarılıp yorumlanması bir yana, bu yorumun hayata geçirilme biçimi, zühd tasavvufunda olduğu kadar özellikle irfani tasavvufta mistik yaşantının Hindistan coğrafyasındaki şeklini dışlar niteliktedir.

Ayşe Kılıç
Ayşe Kılıç

Morisco kelimesinin kökeni, Latince Kuzey Afrikalılar anlamına gelen mauri kelimesinin değişime uğrayarak, İspanyolca’ya moro şeklini almasına dayanmaktadır. Önceleri sadece Müslüman anlamını taşıyan moro kelimesine, küçültme ve aşağılama anlamlarını da katmak için –isco eki getirilmiştir.