Yonetim danışmanlığı sürecinde en sık rastlanan yanlışlardan biri; müşteri işletmenin sorununu veya ihtiyacını müşterinin çizdiği perspektifle değerlendirerek problemin teşhisini koymaktır...
Fakir BAYKURT'un yaşam sürecinde temel dinamik Gönen Köy Enstitüsüdür. 11 Mart 1940 tarihinde Gönen –Isparta’ya gelen İsmail Hakkı TONGUÇ ve arkadaşları yaptıkları incelemeler sonunda Göller Bölgesi’nde aydınlanma ve toplumsal dönüşüm merkezi olacak olan Gönen Köy Enstitüsünün yerini belirler.
TONGUÇ o gün not defterine “ Köy çocukları burada
okuyacaklar, mutluluğu gerçeklerde bulmanın düşlerde araştırmaktan daha kolay olduğunu anlayarak yetişecekler, mutlu olmanın, özgür ve bağımsız yaşamanın yoksul düşmemenin gizlerini bulacaklar” ifadelerini yazar.
Cumhuriyet eğitim devrimcilerinin ilerici düşün dünyasının şekillendirdiği enstitüler pozitif ayrımcı, ilerici, özgün, işlevsel eğitim sistemiyle
kapılarını, pencerelerini yoksul halk çocuklarına açıyordu.
Fakir Baykurt da öksüz, yoksul bir köy çocuğu olarak 1943 yılında bu aydınlık kapıdan içeri girer ve Gönen Köy Enstitüsünde kendisini yeniden yaratır.
sağ beyin görsel ipuçlarını, duyusal darayı ve sözel olmayan iletişim öğelerini bir bütün olarak işler. zevk ve acıya hatta daha ilkel duygulara aracılık eder. bebeğin kendi kendini yatıştırma ve bedensel süreçlerini regüle edebilme sürecinde yer alır. beyinde bedenin tümüne dair bir haritası olan tek kısımdır
Bu kitap Türkistanlılann milli mücadelesinin 1921 ve 1922 yıllanndaki kesiti üzerine odaklanmaktadır. Bu dönem bazı yazarlarca genellikle "Basmacı" hareketinin ikinci safhası olarak nitelendirilir. Amacımız Türkistanlılann istiklal mücadelesi sürecinde yer alan, 1921-1922 dönemini ve Enver Paşa'nın bu süreçteki rolünü ve amacını incelemektir.
Kısaca, pazarlama iletişimi; tüketicilerin karar verme sürecinde ihtiyacı ve isteği yaratmak için yapılan ilgi çekici çalışmalardır.
Düzen sürecinde dışadönük çocuklarınızı bol bol övmeniz, yüreklendirici sözler söylemeniz gerekir. Bu tür sözler Üzerlerinde oldukça etkili olur. Yeterince yüreklendirdiğinizi düşünseniz bile devam edin.
Marks'a göre bu, tarih sürecinde toplumsal ve ekonomik güçlerin birbiriyle ilişkisi, Frued'a göre ise, bu güçlerin bilinçaltında yarattıkları etkiyle olmuştur. Her iki düşünür de dine karşıdır, ancak Freudcu bir okuma, dinin Marks'ın deyimiyle "kitlelerin afyonu" olarak işlevini sürdürmeyi nasıl başarabildiği konusunda daha aydınlatıcıdır.
Dikkatini toparlayamama ve unutkanlık şikayetleri, depresyonun iyileşme sürecinde en geç düzelen belirtilerdir.
Her sosyo-ekonomik yapının, kendine özgü bir işçi-işveren ilişkilerini düzenleme yolu vardır. Sosyo-politik sistemin, içinde işlevini sürdürdüğü bir dünyaya ait ölen bu düzenleme, toplumun ya da o toplumu yöneten sınıfın, üretim sürecinde insanlar arasındaki ilişkilerin nesnel olarak varolan düzeni üzerindeki etkilerdir.
"İktidarlar kendilerini devirmeye çalışan güçlere karşı kendilerini koruma refleksi gösterebilirler ama bence mühim olan yargılama sürecinde adil olup olmadıklarıdır..."