(...)Ötüken Neşriyat piyasaya onlarca kitap sürdü. Kitaplardan çoğu orijinal olmamakla birlikte, Ötüken’in yıllardır süren saygınlığı ile alakasız duruyordu.(...)
Zeynep Şenel
Kitap Kandili
“Cinsellik çocuklarımıza karşı çok saldırgan bir biçimde piyasaya sürülüyor. Gittikleri her yer, cinsel içerikli görsel ve işitsel mesajlarla dolu.”
Bauman (2019: 125,126) stil rehberi konumunda sayılan magazinlerde yer alan bu yazın veya kışın trendlerinin olduğu renkli sayfaların içerdiği mesajı dışarıda kalmamak, geride olmamak, kısıtlı bir zaman için geçerli bir teklif olarak tanımlarken bu teklif içerisinde yer alan seçeneklerin çokluğunu sanki seçmekte özgür olduğumuz hissiyatı yaratılarak ortaya konduğunu
ileri sürer.
Çünkü Bauman’a göre seçmekte özgür olduğumuzu hissettiren sayfalarca kombinasyon sadece oradakilerle sınırlı bir menü: "Önemli olan şu anda vazife başında olanın siz olmanızdır. Ve görevde olmak zorunludur: ’Evet seçim sizindir. Ancak seçim yapmak zorunludur ve seçmekte olduklarınızın sınırları müzakere edilebilir değildir” der ve
tüketicinin almak, edinmek diğerlerinden önde olmak için yeni eğilimlere hakim olabilmek konusundaki hızlı tavrının aynısının bir sonraki tekrarlayan sezon trendleri için unutması ve baştan başlaması gerekecektir diye ekler.
Tüketim devamlılığında da asıl olan piyasaya sürüldüğünde en çok tercih edilen olmak ama yeni sezon denilince asla hatırlanmayacak
bir yerde olabilmek. Çünkü yeni eskiden daha kıymetlidir, eskinin geçiciliği yeninin ise geçicilikten kurtulmanın yolu olduğu hissettirilmelidir; bu da tüketimin devamlılığı ve bireyin markaya bağlılığını pekiştiren bir unsurdur.
Brazelton, makalesinde bir de elverişli modern bezlerin ortaya çıkışının anneleri (nedense bu işten de hep anneler sorumlu tutuluyor!) nasıl ozgurlestirdiginden ve cocuklarini erken yaşta egitmekten nasıl kurtardığından bahsediyor. Neden bilimsel bir makaleye böyle bir baslangic yapıp binlerce yıldır ve hala pek çok ülkede uygulanan erken tuvalete alıştırma pratiğini
eleştirdiği merak konusu. Tabii sonradan ortaya çıkıyor ki Brazelton'ın bu makalesi, pampers hazır bezlerinin ilk kez piyasaya sürüldüğü yılın ertesinde yazılmış. Ve pampers i geliştiren Protector and Gamble firması brazelton in arastirmasina sponsor olmuş
Uluslararası düzeyde, 1994'te, Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) denetimindeki Hizmet Ticareti Genel Anlaşması (GATS) oluşturuldu. GATS'ın hedeflerinden biri, kamuya ait sağlık sektörünü "sağlık sanayii'nin parçası olarak sınıflandırmak ve eninde sonunda, özel şirketlerin egemen olduğu Amerikan modeline paralel bir biçimde bütünüyle ticarileşmeye açmak. ABD'deki kar
amaçlı sağlık sektörü, denizaşırı genişleme yolunu açmak için lobi faaliyetlerini sürdürüyor. ABD Hizmet Sektörleri Koalisyonu'nun Kasım 1999 tarihli bir belgesi, Washington'ın DTÖ'ye "daha fazla özelleştirmeyi teşvik etmek" ve "sağlık hizmetlerinin ülke dışından sağlanmasına olanak veren ulusal düzenlemeleri ve piyasaya erişimi" sağlamak için baskı yapmasını
salık veriyordu, Nihai hedef açıkça ifade ediliyordu: "Sağlık hizmetlerinde yabancıların çoğunluk payına sahip olmasına" izin verilmesi.
Hiç kimse önceki malzemeyi biraz değiştirip yeniden piyasaya sürdüğümüzü fark etmedi.
Siyasal islamın kurucusu ABD’dir. Siyasal islam bir “Made in USA”dir. Yeni değil, yarım yüzyıl önce, İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından, Sovyetler Birliği ve komünizme karşı mücadele etmek, Ortadoğu’daki Arap Milliyetçiliğini kontrol altına almak için ABD tarafından piyasaya sürüldü. Arap/İslam coğrafyasında hem sol düşünceye, hem SSCB’ye hem de
ulusalcı Arap hareketlerine karşı islamcılar kullanışlı birer araç oldu.
Çünkü üretim olmadan, mal karşılığı olmadan karşılıksız olarak piyasaya para sürülmesi, haksız olarak fiyatların artmasına sebep olur. Bu ise üretenlerin, emekçilerin hakkını yemektir. Ve Adil Düzen'de temel esas herkesin kendi ürettiği kadar tüketmesidir. Başkasının hakkını yememesidir.
Fiyatları istenen seviyede tutmak amacıyla, ürünleri piyasaya sürmeyip tahrip etme davranışına denir. Türkiye'de bu hareket, bilhassa balıkçılıkta görülür ve fiyatları düşürmemek için denize dökerler. Brezilya'da da fazla mahsul olduğu zaman kahvelerin denize döküldüğü görülmektedir. Bizdeki Dardanizm iç piyasayı, Brezilya'daki ise dış piyasaları ilgilendirir.