Beş tane parmağın var her bir parmağının kendi başına çok küçük bir gücü var.
Eğer beş parmağının beşini de alır onlardan bir yumruk yaparsam, o zaman güçlü bir düşmanı bile ezebilecek bir silaha dönüşürler.
Diri diri yaktığın
etimi dişlerinin arasına sıkıştırıp
çiğnediğin
zincirler dahasıyla vurmaktan
beter
ellerin var
beni alt etmeye beş parmağın var
‘ Gülmenin ezilenler ve madunlar için olağanüstü bir gücü vardır: Nesneyi yakına getirir, onu parmağın bildik bir hareketle her yanına dokunabileceği somut temas bölgesine çeker, baş aşağı döndürür, içini dışına çıkarır, ona yukarıdan bakar, ondan kuşkulanır, onu böler, parçalarına ayırır; soyup sergiler, özgürce inceler ve onunla deneyler yapar. Gülme bir
nesne karşısındaki, bir dünya karşısındaki korku ve acıma duygusunu ortadan kaldırır; onu tanınan bir nesneye Dönüştürür, böylece özgürce araştırılması için zemin hazırlamış olur. Gülme, korkusuzluk gibi bir ön koşulun gerçekleştirilmesinde yaşamsal etmendir; bu ön koşul olmaksızın dünyaya gerçekçi yaklaşmak olanaksızdır. Gülme bir nesneyi kendine çekip
bildik kılarak onu gerek bilimsel gerek sanatsal sorgulayıcı deneyin ve özgür deneysel düşgücünün korkusuz ellerine teslim eder.’ Barry Sanders
Nişanlı erkek, sol elin dördüncü parmağına takması için nişanlısına bir yüzük (anulus sponsionis causa) veriyordu. Bu parmağın kalple doğrudan bağlantılı olduğu teamülü sonucunda, yüzüğün de nişanlıların kalp beraberliğinin bir teminatı olduğu düşünülmekteydi.
Bir asker, Çanakkale muharebesinde mevzileri gezen komutanına "Bu tüfekte bir sorun var tetik düşmüyor." Komutan baktı ve gördüğü manzara karşısında şok oldu. "Ogoum tüfekte sorun yok senin parmağın kopmuş." dedi. Asker kendisini öylesine adamıştı ki, kopan parmağının farkında bile değildi.
Dünyadaki tüm insanlar, farklı yaratılmıştır. Beş parmağın nasıl her biri farklıysa bireysel farklılıklarımızı da göz ardı etmemeliyiz. Sonuçta hepimiz aynı fabrikadan, aynı donanımla çıkmadığımıza göre, farklılıklarımız bizler için birer zenginliktir...