Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Ne yapacağımı, bu halin beni nereye götüreceğini sorma, bende artık kuvvet yok, akıl yok, düşünce yok, yalnız aşk var. Mavzer kurşunu gibi çarptığını yere seren bir aşk...

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

" Mavzer kurşunu gibi çarptığını yere seren bir aşk ..."

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

"Ne yapacağımı, bu halin beni nereye götüreceğini sorma,
bende artık kuvvet yok, akıl yok, düşünce yok, yalnız aşk var.
Mavzer kurşunu gibi çarptığını yere seren bir aşk... Senin Atmacan artık kanatlarını kımıldatacak halde değil!.."

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Bende artık kuvvet yok, akıl yok, düşünce yok, yalnız aşk var. Mavzer kurşunu gibi çarptığını yere seren bir aşk...

Senin atmacan artık kanatlarını kımıldatacak halde değil...

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Ne yapacağımı, bu halin beni nereye götüreceğini sorma, bende artık kuvvet yok, akıl yok, düşünce yok, yalnız aşk var. Mavzer kurşunu gibi çarptığını yere seren bir aşk..

Oğuz Atay
Oğuz Atay

Genç yaşında amansızca tutulduğu, zamansız bir hastalığın tesiri ve karanlık hayallerinin esiri ,dalından zamansız koparılmış bir yaprak olarak ; bir tabancanın kurşunu onu yalnız bırakanların kulaklarında yansımalar yaparak ..
2 el pat pat ile bu elemli yaşayışına son verdi Ah Selimciğim nasıl anlayamadık seni ?

Haluk Sonuzun
Haluk Sonuzun

Kör bir kurşunu bekler haldeyim, evet
Başka bir hayatta seni bulurum diye.

Rasim Köroğlu
Rasim Köroğlu

Her kime sorarsam hali, hatırı,
Sohbeti futboldan açıp gidiyor.
Konuşmuyom diye toptan ötürü,
Usulca yanımda kaçıp gidiyor.

Dedem de kapıldı topun şerrine,
Bizim kaptan diyor, hafız birine,
Giydi kramponu mesin yerine,
Namazda secdeye uçup gidiyor.

Fenerli çıkınca dünürcü başı,
Suya düştü bizim dünürlük işi,

Tutuyormuş meğer kız Beşiktaş'ı,
Kocayı kulüpten seçip gidiyor.

Günlerce önceden alındı bilet,
Deplasman maçına gidecek velet,
Karneyi sorarsan tam bir rezalet,
Sınıfını zar zor geçip gidiyor.

Cimbomlu bant takıp beyaz saçına,
Götürdük ninemi kupa maçına,
Futbolun sevdası düştü içine,
Her hafta stada

kaçıp gidiyor.

Gel de, serserinin kızma haline,
Bilemiş satırı sokmuş beline,
Su dökemez değme kasap eline,
Irakip takımı biçip gidiyor.

Doğunca nur topu gibi bir uşak,
Koydular adını Benjamin Toşak,
Futbolcu vesselam şu bizim kuşak,
Şampiyonluk andı içip gidiyor.

Maçtan sonra çıkmam, ben, balkonuma,

Kaçırdım korkudan geçen donuma,
Kastı var galiba tatlı canıma,
Etrafa kurşunu saçıp gidiyor.

Hele bakın dostlar şunun tipine,
Göbek dönmüş, büyük aygaz tüpüne,
Değmeden ayağı futbol topuna,
Rasim, bu dünyadan göçüp gidiyor.

Selman Nuriler
Selman Nuriler

Son kurşunu hep kendime saklıyorum.

İsmail Şanal
İsmail Şanal

Herkes ekmeğini bileğinin hakkıyla kazanınca mil-
yar dolarlık ulaşım ihaleleri dünyanın üçüncü sınıf ülkelerinde
torba dolsun diye ilahiyat okuyan şarlatanlara masa başında
kurulan şirketlere akıtılmayacak ki tren kazaları olmayacak.
Şişli’nin en küçük mahallesi kadar nüfusu olmayan memleket-
lerden sıçrayıp Sirkeci’den Florya’ya

kadar dünya mirası İstan-
bul’a beton sıçan magandalar olmayacak dolayısıyla sigortasız
çalıştırılan işçiler olmayacak, iş kazalarında hayatını kaybeden
garipler olmayacak. Halifeyi karşısında titreten kadılar olunca
trafikte katlettiği ailelere gülüp geçen arkası sağlam ünlü piçleri
olmayacak. Mihrapta vaaz edene sağın solun

oynamaya başlarsa
seni kılıcımla doğrulturum diyen isyankar sahabe gibi halk var
olunca Bakara makara dolandırıcılar olmayacak, siyasette barı-
namayacak. Cuma hutbesine çıkıp Yenikapı ruhunu şakşaklayan
fahişe imamlar görevden alınınca Fransız’ın alnına kurşunu ça-
kan Sütçü İmam’lar bu topraklarda yeniden doğacak. Quantum,

diferansiyel, laplace diyen olsa kelime-i şehadet getirecek ince
bıyıklı ilahiyatçıları üniversitelere rektör atayanlar yargılan-
maya başladığında İngiliz mandasıyla Amerikan mandası ara-
sında tercih yapmaya zorlayan büyük edebiyatçıları azarlayıp
Kurtuluş savaşını başlatan bıyıkları bile terlememiş Tıbbiyeli
Hikmet’ler yeniden

doğacak. Evden camiye, camiden eve vakit
öldürmek için namaza giden ihtiyarlar Allah kelamı Kuran’ı bes-
telenmiş bir şarkı gibi tecvitle tekrar etmek yerine burada alem-
lerin rabbi bizden ne istiyor diye merak edip okusa 90 yaşında
Çanakkale’de yedi düveli süngüsünde geberten gazilerimiz, şe-
hitlerimiz gibi nura gark olacak.