Fransa askerlerinden birini yaralayan Sütçü İmam, kadınları düşmanın tecavüzünden kurtardığı gibi milli mücadeleyi başlatan ilk kurşunu da sıkar ve adını tarihe altın harflerle yazdırır.
Öyküler ki konuşur iri gözleriyle
Öykücüler gördüm kırık bir aynada
Tırmanan dağlar gördüm yalnızlığa
Kaçanlar gördüm bir leke gibi
Havasız bir çiçeği sakladım kucağımda
Uçurumlar gördüm sıra sıra
Boylu boyunca ölüler
Çocuklar gördüm bin yaşlarında
Yazlar geldi geçti
Hep o sıcağı sakladım kanımda
İntiharlar gördüm ve düğünler
Bilgeler gördüm iki düş arasında
Birbirine sarılmış dumanlar gördüm
Bir kurşunu sakladım alnımda
Kuşlar ki yedi nakışı güneşe vuran
Kuşçular gördüm kafeslerde
Boy boy resimler gördüm asılı
Bir umudu sakladım avuçlarımda
(...)Cebimden telefonumu çıkarıyor ve infaz şarkımı çalmaya başlıyorum. Müslüm Gürses ölümün eşiğindeki herkes için söylüyor: Nilüfer.
“Her şeyi al. Bana beni geri ver. Bir şansım olsun,” dediğinde telefonumdan yükselen ses, namludaki kurşunu iki kaşının arasına raptiyeliyorum.
Kızılötesi ışınlarıyla, kapalı bir zarfın içindeki kâğıtta kurşun kalemle yazılmış bir yazı okunabiliyor. Çünkü bu ışına karşı kâğıt yarı saydam, kalemin kurşunu ise geçirmez oluyor. Kanla veya mürekkeple lekelenmiş bir belge kızılötesi ışınlarıyla rahatlıkla okunabiliyor, çünkü kanı ve adi mürekkebi geçebiliyor. Ama matbaa mürekkebinde kalıyor.
Senette, çekte veya başka kâğıtlarda her tahrifi, silintiyi, düzeltmeyi, ustalıkla yapılmış olsa da buluyor.
İrakli Andronikov, Portre
Haçin’de kan pazarı,
Var mı kitapta yazarı?
Uyu Osman oğlum uyu,
Haçin oldu kanlı kuyu,
Hücum ettik alamadık,
Soyka kalsın Sultan suyu.
Mürsel Efendi’nin kızı,
Hak’tan kara yüzü,
Ara kurşunu mu değdi?
Anan kadanı alsın kuzu.
Osmanı’mı göğe attılar
Süngüyü altına tuttular.
Öldüğüne
gam çekmiyom,
Ak tenimize baktılar..
.
''Bir uğultu işitilir...''
Altaylar'dan, Tuna'dan, Karpatlar'dan...
Batı Roma üstüne mahmuzlanan atlardan...
Petöfi, Seni dinliyorum
Davranıp atılırken er meydanına;
"Ya hürriyet ya ölüm", dediğin
Ve ilk kurşunu yediğin
Ânı dinliyorum.
Yirmi altı yaşında,
Bir Moskof savaşında
Verdiğin canı dinliyorum.
Dayadım başımı kanlı göğsüne,
Irkınca soyluluk var yatışında...
Büyük yüreğinin son atışında
Ben, beni dinliyorum.
...