Burçak Gönül
Burçak Gönül

Seni doya doya koklamayı istedim
Neden kalmayı reddedişin bebeğim
Melek kanatlarınla cennete anı gidişin
Alev alev yanıyor içim, kanıyor yüreğim
Yeniden buluşana kadar hoşça kal prensesim...

Savaş Karabulut
Savaş Karabulut

Renkleri koklamayı öğrettin bana
Renkleri içmeyi...
Sanırım doymamayı da bana sen öğrettin
Yetmemeyi!
Doyumsuzluk sen oldun hep
Ben bir çay kaşığı
İçerken susamış gibi olurdum
Fenomenlerse silik bir yazı;
Silinip gidesi!
İçimde sen...
İçimde içtiğim şelaleler...
İçimde yeşil, içimde sarı, içimde mavi!
En

kısa yolum sana koşmak
Yalın ayak...
Çılgınlar gibi!
Renk renk açan sensin
Sen açarsın her daim
Kaparken gözlerimi... !

Mark Miodownik
Mark Miodownik

Raflardaki ve masalardaki kitaplar bize kim olduğumuzu,kim olmak istediğimizi anımsatan bir tür iç pazarlama uygulamasıdır. Bizler gerçek varlıklar olduğumuza göre, kendi değerlerimizi belirlerken ve dile getirirken okumanın yanı sıra dokunmayı, hissetmeyi ve koklamayı sevdiğimiz gerçek nesneler kullanmamız belki de gayet mantıklıdır.

Mark Miodownik
Mark Miodownik

Raflardaki ve masalardaki kitaplar bize kim olduğumuzu,kim olmak istediğimizi anımsatan bir tür iç pazarlama uygulamasıdır. Bizler gerçek olduğumuza göre, kendi değerlerimizi belirlerken ve dile getirirken okumanın yanı sıra dokunmayı, hissetmeyi ve koklamayı sevdiğimiz gerçek nesneler kullanmamız belki de gayet mantıklıdır.

Hasip Akgül
Hasip Akgül

Bir çiçeği koparmadan koklamayi bilmiyorsunuz bayım
Bir kadınla sevişmeden sevmeyi
Dövüşmeden barışmayı.
Siz insan olmayı hiç denemediniz bayım
Ne güneşin küfür yemediği kaldı sizden ne yağmurun