Murat Menteş
Murat Menteş

.

Belirsizlik hasta eder, kesinlik yaralar.

.

Fuat Sezgin
Fuat Sezgin

1) İslâm’ın erken döneminde Araplar manevî uyanış havasına ve zaferlerden doğan güvenlerine paralel olarak güçlü bir bilgi susamışlığıyla doluydular; böylelikle öğrenmeye tutkun ve yabancı unsurları almaya hazır haldeydiler.
2) Bu şuuru yansıtan yeni din, bilimleri engellemediği gibi üstelik teşvik etti.
3) Emevi, Abbasi hanedanları ve diğer devlet

adamları bilimleri birçok yönden desteklediler.
4) Diğer dinlerin kültür taşıyıcılarına karşı, memleketlerinin fethedilmesi sonrasında Müslümanlar tarafından iyi davranıldı, değer verildi ve onların yeni topluma katılmasını sağladılar.
5) Daha birinci yüzyıldan itibaren İslâm toplumunda, Avrupa’nın Ortaçağ’da ve sonrasında malumu olmayan, eşi

görülmedik, verimli bir öğretmen öğrenci ilişkisi gelişti. Öğrenciler sadece kitaplardan değil, bunun yanı sıra doğrudan doğruya hocalar tarafından verilen dersler yoluyla bilgiler edindiler. Bu, öğrenme eylemini kolaylaştırıyor, böylece güvenilir bir bilginin garantisi
oluyordu.
6) Doğa bilimleri ve felsefe, filoloji ve edebiyat başlangıçtan beri, teolojik

değil, dünyevi bir anlayışla yapıldı ve sürdürüldü. Bilimlerle uğraşmak, sadece din adamları sınıfının imtiyazı değildi, bütün meslek gruplarına açıktı. Bu yüzdendir ki biyografik ve bibliyografik eserlerde Arap-İslâm kültür dairesinin
çoğu bilim adamının baş adları meslek nitelemeleridir, terzi, ekmekçi, marangoz, demirci, deve sürücüsü ve saatçi

gibi.
7) Daha 7. yüzyılda camilerde umuma açık ders faaliyeti başladı. 8. Yüzyılda önemli filologlar, edebiyatçılar ve tarihçiler büyük camilerde kendi eğitim kürsülerine (usṭuvāne) [sütun] sahiptiler. Bu eğitim öğretimde derslerin ve tartışmaların nasıl olduğuna ilişkin bize ulaşan haberler yüksek bir akademik stile tanıklık etmektedirler. Bu büyük

camiler, 5./11. yüzyılda devlet üniversiteleri kurulana kadar kendiliklerinden ilk üniversitelere dönüştüler.
8) Arap yazısının karakteri, Arapçanın kolay ve hızlı yazılmasına imkân tanıyordu ve böylelikle kitaplar çok geniş bir yayılma alanı bulabildi.
9) Hızlı ve köklü bir şekilde gelişen filoloji, bilginlere eserlerinin redaksiyonu ve yabancı dillerle

olan ilişkileri için sağlam bir temel sağladı.
10) Yabancı terminolojilerin alınması ve benimsenmesi, tam tanımlama ve bilimsel kesinlik için bakış açısını keskinleştirdi, kendine özgü Arapça terminolojinin ve bilimsel dillerin oluşturulmasına götürdü.
11) Yazılı aktarım, önce Hicretin ilk yüzyılından beri ilerletilen geleneksel papirus endüstrisi ile

daha sonra ise Çin’den alınan ve İslâm dünyasında yazı malzemesi olarak geniş bir yaygınlık kazanan kâğıdın üretimi için imalâthaneler kurulmasıyla da ciddî biçimde desteklendi.
12) 10. yüzyılda daha iyi ve daha uzun süre kalıcı mürekkebin, bir tür karışım olan isden mamul demir palamutu mürekkebinin (karışımda bulunan ögeler: demir sülfatı, meşe

palamutu ekstresi, gummi arabicum/arap zamkı ve su) geliştirilmesi siyah koyu bir yazıyı mümkün kıldı, böylece yazıların zaman içerisinde solmadan veya kahverengileşmeden daha uzun süreli kalıcılığı sağlandı.

Cezmi Ertuğrul
Cezmi Ertuğrul

Eski Doğulu gelenekleriyle bugün yaşamakta ısrar etmek, gözleri bağlı uçuruma doğru yürümek kadar tehlikelidir. Artık gerçek, çıkarlarını düşünen, gelecekten umutlu, karar ve kesinlik sahibi, kendine güvenen ve iradeli bir kişilik gerektir ki diğer medeni milletler arasında bu uyuşuk duran durumumuzdan kurtulalım.

Figen Turan
Figen Turan

Postmodernite'nin kabullerine bakacak olursak (1) kesin bilgiden veya keşfedilmeyi bekleyen bir gerçekten söz edilemez, (2) herhangi bir konuda ve durumda bağlamların gerçeklerinden bağımsız, dışarıdan karar verebilecek bir kesinlik söz konusu olamaz, (3) tarih ve toplumun dışından gelecek hiçbir anlayış ve düşünce gerçeklerin, bilgi ve ahlakın temelini oluşturamaz, (4)

dünya ve dünyaya dair bilgimiz sosyal olarak inşa edilir, (5) bütün bireyler bu sürecin etkin bir parçasıdır, (6) bireylerin birbirleriyle ilişkilerinin amacı gerçeği ortaya çıkarmaktan ziyade anlam yaratmaktır, (7) dünya birçok gerçekliği içerir ve gerçek görecelidir.

Çağlar Akkale
Çağlar Akkale

Arkamı döndüğümde yirmi üç, yirmi dört yaşlarında;
uzun siyah saçlı, boynundaki havlusu ve havlunun üzerine
indirdiği büyük kulaklıkları, hızlı nefes aldığı için sürekli inip
şişen göğsü ile spordan gelen bir kadının karşımda dikildiği-
ni gördüm. O koca kulaklıklardan gelen belli belirsiz sesler
olmasaydı eminim kalp atışını

duyabilirdim. Bu bir tanışma
cümlesi miydi yoksa hayal gücüm müydü diye düşündüm
bir an. Ancak hayal gücüm böylesine bir yüz oluşturamaz-
dı. Birilerine benzetmeye çalıştım ama onu tanımadığıma bu
yüzün bir yaratıcı eseri olduğuna kesinlik getirdim. Hayal
gücünde oluşturulamayacak kadar güzeldi karşımdaki yüz.

Americo Paredes
Americo Paredes

En çok sevilen sınır şarkıları, üç boyutlu kesinlik içermektedir. Biçim "corrido" olacsk; konu sınır çatışmasına yaslanacsj; kahraman haklı olduğunu savunmaktan çekinmeyecek ve mücadelesini sonuna kadar götürecek..

Muhammed Tahir Hekim
Muhammed Tahir Hekim

Oysa insan aklının, her ne kadar olgunluk ve zirvede olsa da yine bazı hakikatları kavramada aciz olduğu,şüphe götürmez bir kesinlik arzeder.

Vuslat Dergisi
Vuslat Dergisi

İmam Ebu Mansûr el Mâturidi (rh.a.) şöyle der:
"Zalim olduğu kesinlik derecesinde sübût bulan zamanın sultanına âdil diyen ve dolayısıyla zulmü adâletle vasıflandıran kimse küfre girer."

Irmak Koruculu
Irmak Koruculu

KADININ SUÇA YÖNELMESİNDEKİ PSİKOLOJİK ETKENLERE İLİŞKİN GÖRÜŞLER:

Kadınların suç işlemesi erkeklerin suç işlemesi ile aynı şekilde değerlendirilmemektedir.Sosyal yapı içerisinde kadın için biçilen rolün de bunun üzerinde büyük bir etkisi bulunmamaktadır.Bu yüzden kadın suç işlediğinde erkeğe oranla çok daha ciddi bir tepki ile

karşılaşmaktadır.Bu nedenle de kadın suç işlediğinde bunun altında problemli bir geçmişin yattığı düşünülmektedir.Kastedilen problemli geçmişin ise psikolojik bir hastalık ya da boşanmış bir aile,yoksulluk ya da sorunlu anne-baba tutumları gibi sosyal yönden yaşanan travmalar olduğu düşünülmektedir.
Yalnızca bedensel farklılıkların değil,aynı zamanda

psikolojik yapılarındaki farklılıkların da kadın ve erkek suçluluğunu etkilediği gözlemlenmiştir.Yapılan araştırmalar erkeklerin aksine kadınların henüz çocuk yaştan itibaren değişken ruh haline sahip olduklarını göstermiştir.Bu durum kadınların annelik vasıfları ile doğrudan ilintilidir.Ergenlik döneminden itibaren gerek üreme organlarının faaliyetleri gerekse

hormonları kadınların psikolojisi üzerinde doğrudan etki yaratmaktadır.Her ay yaşanan menstrüasyon dönemi,hamilelik dönemi,doğum,lohusalık dönemi ve son olarak da menopoz döneminde yaşanan hormonal değişiklikler kadınların psikolojisi üzerinde de etkiler bırakmaktadır.Her ne kadar çocukluk döneminden sonra erkek vücudu için yalnızca kendi geleceği önemli ise de kadın

vücudu için aynı şey geçerli değildir.Kadın anne olabilme yetisi sebebiyle değişik dönemlerden geçmektedir.Bunlar vücudun anne olmaya hazırlandığı evre,hamilelik evresi,doğum ve emzirme dönemleridir.Kadın anne olmasa dahi vücut yumurta üretmeye belli bir dönem devam etmektedir.Artık anne olabilme yeteneğini kaybettiği menapoz evresi de yine kadın Psikolojisi üzerinde

olumsuz etkiler yaratabilmektedir.Bu evre ile birlikte kadın yaşlandığı hissine kapılmaktadır.Bu sebeple de bu döneme uyum sağlaması kolay olamamaktadır.
Kadınların aylık döngülerinin suçluluğa olan etkisi üzerinde yapılan bir çalışma bu dönemin kadınlarda duygusal ve davranışsal değişikliklere neden olduğunu göstermiştir.Bu farklılıkların

alınganlık,agresif davranışlar,depresyon ve menstrüasyon döngüsü ile ilişkili bazı dönemsel psikozlar olduğu tespit edilmiştir.386 kadın hükümlü ile yapılan bir çalışma suçların yarısının mentrüsasyon dönemi ve öncesinde işlendiğini göstermiştir.Ancak yine de;bu bağlantı henüz kesinlik kazanmış değildir.
Kadın hükümlüler üzerinde yapılan bir

araştırma ile kadınların genellikle menstrüasyon öncesi dönemde saldırganlık içeren suçlar suçlar işledikleri saptanmıştır.Kadınların menstrüasyon dönemlerinde huzursuz ve suça meyilli oldukları ileri sürülmüştür.Fakat Fishbein kadınların içinde bulundukları dönemin tespiti zor olduğundan işledikleri suç ile menstrüasyon dönemi arasında bağ kurularak

değerlendirme yapılmaması gerektiğini ifade etmiştir.
Kadınların erkeklere göre daha az suç işlemelerinin nedenine ilişkin bir diğer görüşe göre;her ne kadar kadınların bedensel güç bakımından erkeklerden zayıf olmaları suç işleme oranlarında ve yöneldikleri suçlarda önemli ise de aynı zamanda psikolojik yönden tahammüllerinin daha fazla olması da suça

sürüklenmelerini zorlaştırmaktadır.