Samo Tomšic
Samo Tomšic

Lacan, öznenin uğradığı keyif kaybının bir karşılığı olarak jouissance'ın başka bir düzeyde iyileştiğini vurgular.

 Eric Ormsby  
 Eric Ormsby  

GİRİŞ

Ünlü fıkıhçı ve kelamcı Ebu Hamid el-Gazâlî 1095 yılının Temmuz ayında ani bir ruhsal çöküntü yaşadı. Ne yiyip içebiliyor ne de uyuyabiliyordu; hatta bir yudum çorba bile fazla geliyordu. Bunalımın kötüleşmesiyle birlikte konuşma yetisini de kaybetti. Henüz otuz yedi yaşındaydı. Yeni bir tür ortodoksi geliştirmek isteyen genç bir rejimin

sevgilisi olarak on yıl boyunca yeni kurulmuş bir medresede yüzlerce talebeye ders vermişti. Gerek Abbasî Halifesinin gerekse Selçuklu Sultanının sarayında sık sık görev aldı. Bir müderris ve yazar olarak belagatiyle takdir toplamıştı. Başucuna getirilen hekimler birbirini tutmayan teşhisler koydu Tamamı yanlış çıktı. Ruhsal bunalım altı ay sürdü. Bizler çektiği

ıstırapları esas olarak kendi anlatımlarından öğrensek de, bu durumun üzerindeki etkilerini başkaları da fark etmişti; kendisini tanıyan bir talebesi sonradan "Onun deliliğinin iyileştiğini gördüm," diye yazacaktı. Gazâlî aradan on yıl kadar geçtikten sonra yaşadıklarını anlatırken, geçirdiği bunalımın nedeninin genç bir adam olarak kendisine ıstırap veren şüphe

değil, daha yıkıcı bir şey olduğunu söyledi: Hakikati bulmuş ama hayata geçirememişti. Hakikatin kendisi ciddi şekilde felce uğratmıştı onu.

Neydi bu "hakikat"? Gazâlî nasıl ulaşmıştı ona? Bunu kısaca "sufi yolu" deyişiyle özetlemek mümkündür ama bu bize çok az şey ifade eder. Gazâlî ne kadar titizlikle uygulanırsa uygulansın, böyle bir hakikate akıl

yoluyla ulaşılamayacağını savunuyordu, aynca kitaplarla da ulaşılamazdı. Böyle bir mutlak gerçeğin -ya da "kesinliğin"- bilinebilmesi için, kendi deyişiyle, "tadılması" gerekirdi. Bu akıl yoluyla ulaşılan bir hakikat değildi - ya da sadece o değildi: Tecrübeyle ulaşılan, kelimelerle tam olarak ifade edilemeyen, sadece -şüphesiz, bilinçli davranışı kastettiği- amelle

ifade edilebilen hakikatti.

Gazâlî'nin bu sonuca hangi yolla ulaştığını açıklayacağım. Gazâlî ileriki hayatında mutlak gerçekten ne anladığını sadece tasavvufi bir kavram olan "tatmak"la değil, aynı zamanda "bilgi ve eylem'le (Arapça ilim ve amel) özetleyecekti. Ona göre, amelsiz ilmin bir anlamı yoktu; aynı şekilde ilimsiz amelin de bir anlamı yoktu.

Hakikatin ortaya çıkması için her ikisinin de olması gerekirdi. Tasavvuf üzerine kaleme aldığı sonraki eserlerinden birinde talebesine şu öğüdü verecekti: "İlimsiz amel olamayacağı gibi, amelsiz ilim de deliliktir" (Mektup, 16).

Thomas Gustavsson
Thomas Gustavsson

Bir insanın iyileştiğini söylemek için semptomların ortadan kaldırılması ya da büyük ölçüde azaltılması gerektiği görüşü, insanın temel problemlerini pahalı ilaçlarla tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak çerçeveleyerek bunları ustaca yeniden tanımlayan ilaç endüstrisi tarafından büyük oranda desteklenmiştir.

Zeynep Kahraman Füzün
Zeynep Kahraman Füzün

Yaralar böyledir. Üzerine konuşmaya gelmez. Kabuğunu kaldırmaya gelmez. Zamanla iyileşir. Kaşımqzsan iyileşir. Görmezden gelirsen iyileşir. Göstermezsen iyileşir. Yarayı iyileştiren şey kabuk değildir. Görünmemesidir. Görünmeyince iyileşir. Aslında tam anlamıyla iyileşmez ama sen iyileştiğini zannedersin. Unutursun...

Zeynep Kahraman Füzün
Zeynep Kahraman Füzün

...
Yaralar böyledir. Üzerine konuşmaya gelmez. Kabuğunu kaldırmaya gelmez. Zamanla iyileşir. Kaşımazsan iyileşir. Görmezden gelirsen iyileşir. Göstermezsen iyileşir. Yarayı iyileştiren şey kabuk değildir. Görünmemesidir. Görünmeyince iylleşir. Aslında tam anlamıyla iyileşmez ama sen iyileştiğini zannedersin. Unutursun.
...

Sameera Ahmed
Sameera Ahmed

Rüya yorumlamanin önemini fark eden Ibni Sirin(7.yy); psikolojiyi tıp ile birleştiren ve hastalarla çalışırken psikolojik danışma uygulamalarını destekleyen El Taberi l (9.yy) önemli bilginlerdir. Benzer şekilde aynı yüzyıl içinde El Razi ruh sağlığının ve benlik saygısının hastaların çabuk iyileştiğini keşfetmiş ve aynı zamanda tıp etiğini de geliştirmiştir.

El Farabi( 9 ve 10.yy) müziğin terapötik etkisini ve arkadaşlığın önemini( sosyal psikolojiye atfen) keşfetmiştir ve Ibni Sina(10 ve 11.yy) çığır açıcı iki kitap yazmıştır; Kitabül Nefs ve Kitabül Şifa. Ibni Sina'nin halusinasyon, melankoli ve maniyi teşhis etme gibi psikoloji alanına sayısız katkısı olmuştur.