Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Hırsından, yalnız hırsından ağlıyordu.

Fikret Madaralı
Fikret Madaralı

Adın ne?
«Fikret.
«Babanin adi?
İsmail.
Doğum yerin?
«Bulgaristan. Şumnu, Madara köyü.
Köydeki görevin nedir?
Öğretmenlik..

Yüzü karasarı kesilmişti. Hırsından titriyordu. Üstüme atılıp boğazımı sıkıverecekmiş gibi bir hali vardı. Gürledi:

«Öğretmensen öğretmenliğini bil, her bir işe burnunu sokmağa

kalkma. Senin görevin çocuk okutmak, Burası Türkiye, Kalemimi şöyle bir oynattım mı belini doğrultamazsın bir daha.. Ne demek köylü örgütlemek, kooperatif mooperatif? Bunun sonu nereye çıkar biliyor musun. Komünistliğe çıkar komünistliğe.. Uzak dur böyle şeylerden."

Canan Cehri Akyol
Canan Cehri Akyol

"...Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir"
(Haşr, 59/9)

Yıldıray Kara
Yıldıray Kara

Kösem Sultan bir Rum rahibinin kızı idi. İsmi Anastasya’ydı ancak, ona Nasya derlerdi. Nasya küçük yaşta babasını kaybetmiş ve öksüz kalmıştı. Bosna Beylerbeyi’nin bir şekilde eline geçmiş ve Beylerbeyi ise onu Darüssaade Ağasına hediye olarak vermiş ve nihayet oda onu I.Ahmet’in haremine sokmuştu. Saraya geldiğinde 15 yaşlarında idi. Güzel, tatlı bir yüze

sahip, düzgün fizikli ve gururlu bir yapıya sahipti. Harem dairesine alındıktan sonra Türk – İslam gelenek ve göreneklerine ve Osmanlı Devlet adabına göre yetiştirilmiş ve gerçek adı olan Anastasya ismi yerine kendisine Mahpeyker adı verildi. Yani Rum kızı Nasya, Osmanlı Haremi’ne girdikten sonra Türk ve Müslüman Mahpeyker oldu.
Altınay, Kadınlar… s. 76

Mahpeyker, daha genç kızlığında istikbalini düşünmüş olacak ki, hareme alındığı ilk günden beri dikkatli, itaatli, akıllı bir kız imajı çizmiş ve haremin kalfa ve usta denilen tecrübeli, kıdemli cariyeleri tarafından beğenilmişti. Beğendikleri bu cariyeyi en iyi şekilde yetiştirmeye karar veren sarayın kıdemli cariyeleri onu padişah için hazırlanan has cariyeler

sınıfına almıştı. Handan Valide Sultan’ın da olurunu alan harem dairesi içerisinde yönetici eliti oluşturan “hazinedar” denilen ve haremde beylerbeyi ve hatta vezir derecesindeki tecrübeli kadınlar, zekâsına, bilgi ve becerilerine, güzelliğine ve hünerlerine güvendikleri Mahpeyker’i genç padişaha eş olarak sunmuşlardı. Mahpeyker Sultan güzelden ziyade ince, zarif,

nezaket kurallarını bilen ve kendini sevdiren bir kadın olarak tanınmıştı. Kendini sevdirme özelliğinden olsa gerek ki, Sultan I.Ahmet’ in kalbini çalmayı başarmış ve onu etkilemişti. Sultan Ahmet’de kendisini etkileyen bu hasekisine Kösem lakabını vermişti. Kösem adı: Dövüştürülmeye alıştırılmış iri koç veya teke. Sürünün önünde giderek kılavuzluk eden

koç, sürü kılavuzu. Yol gösterici, kılavuz, cesur, atak, serbest manalarını taşımaktadır. Sultan Ahmet, bu manaları taşıyan ve haremde en önde giden, harem kadınlarını peşinde sürükleyen, cesaretli, atak bir kadın olarak Hasekisi Mahpeyker’e bu ismi vermişti. Bundan sonraki süreçte ondan Kösem Sultan olarak bahsedilir. Sultan Ahmet, hasekisine öyle bir lakap vermişti

ki, Mahpeyker’in içinde ki öbür kadını dışarı çıkaracaktı. Saltanat hırsı ve ihtirası ile yanan bir kadına öncü lakabını vermek, onun yolunu açmak, onun yaptıklarını meşrulaştırmak demekti. Kösem Sultan tabi ki bu ismi layığı ile taşıyacak ve bu adın anlamlarını boşa çıkartmayacaktı.
Öztuna, Üç Haseki Sultan s. 80, 82
Uluçay,', Padişahların

Kadınları… s. 48
Peırce’ın aktarmasına göre, Venedik elçisi Simon Contarini 1612‘de Kösem Sultan’ı: Güzel, kurnaz ve pek çok yetenekleri olan ve padişahın çok sevdiği ve devamlı yanında görmek istediği gözdesi olarak tanımlar. Yine bir Venedik elçisi olan 1616‘da Cristoforo Valier, Kösem Sultan hakkında; padişahın en yakını ve çok sevdiği hasekisi

olmasına rağmen akıllıca davranarak padişahla devlet meseleleri üzerine çok sık konuşmayan ve bu konuda ihtiyatlı davranan bir kadın sultan olarak bahseder. Kösem‘in bu ihtiyatlı tutumu, Sultan Ahmet‘in hâkimiyetine bir kadın müdahalesi istememesi ve eğer kendisinin böyle bir müdahalede bulunursa padişahın hoşnutsuzluğuna neden olacağını düşünmesinden

kaynaklanmıştı. Ancak yine de Kösem Sultan iktidar hırsından vazgeçmeyecek ve bu arzusunu gerçekleştirmek için çalışacaktı. Bunun içinde kendisine Safiye Sultan’ı örnek almıştı.
Peırce, s. 141
Safiye Sultan hareme girdiği ilk günden beri kayınvalidesinin kayınvalidesi Hürrem Sultan’ı araştırmaya, onun hakkında bilgiler edinmeye başlamıştı. Hatta onu

kendine örnek dahi almış, onun izinden giderek entrikalarla dolu bir hayat sürmüştü. Şimdi Safiye Sultan örnek almayacak, örnek alınacaktı. Mehpeyker Sultan’ da hareme girdiği ilk günden beri Safiye Valide’nin davranışlarını ve hareketlerini takip etmiş, görebildiği ölçüde onu incelemişti. Safiye Sultan’ın büyük nüfuzu, dokunulmaz iktidarı, muhteşem serveti

Mahpeyker’i büyülemişti. Kararını verdi: Oda kayınvalidesinin kayınvalidesi yani Safiye Valide Sultan gibi olacaktı. Safiye Sultan’da kayınvalidesinin kayınvalidesi Hürrem’i örnek almamışmıydı? Safiye Sultan, Hürrem’i görme şansını bulamamış sadece tarih kitaplarından onu tanıyabilmişti. Ancak, Mahpeyker Kösem Sultan’ın, Safiye Valideyi yakından görebilme ve

onu inceleyebilme şansı vardı. Oda Safiye Valide Sultan gibi haremde çok çalışacak, kocasının biricik gözdesi olmak için çaba gösterecek ve bu amacına ulaşıncaya kadar gaflet uykusuna dalmayacaktı.
Öztuna, Üç Haseki Sultan s. 81, 82
Kösem Sultan kocası Sultan Ahmet’in gönlünü çalmayı başarmış ve I.Ahmet onun bu taze güzelliğinden oldukça etkilenmişti.

Ancak Kösem Sultan’ın bu öne çıkışı diğer kadınların başta Mahfiruz Sultan olmak üzere onu kıskanmasına yol açtı. Fakat diğer kadınlar Kösem Sultan’ın güzelliğinin, zarafetinin ve zekâsının önüne geçemiyorlar ve ona üstünlük kuramıyorlardı. I.Ahmet, Kösem’in güzelliği ve zarafeti karşısında onu mücevherlere, yakutlara boğuyordu.
Altınay,

Kadınlar… s. 76, 77

David Ogilvy
David Ogilvy

İnsanların yarattığı harikaların çoğu para yapma hırsından doğmuştur. George Frideric Handel kaynaklarının tükendiğini anladığında, yirmibir gün boyunca evine kapanmış ve Messiah'ı yazmıştır. Bu eser onun büyük başarılarından biridir. Messiah'ın temalarından sadece birkaçı özgündü. Handel bunları, diğer bestecilerin eserleri ve kendisinin bile unuttuğu

operalar için yazdığı bestelerle dolu bilinçaltının derinliklerinden bulup çıkarmıştı.

Abdülbaki Kömür
Abdülbaki Kömür

Hüzünlüsün biliyorum,
Parıltısı yok eskisi gibi altın rengi kubbelerinin
Ki huzmeleri sürur verirdi.
Azametinden kem gözler ya hırsından çıldırır
Ya korkudan erirdi.
Böyle durma!
Kırgın,
Küskün,
Ve uzak...
Sen mahzunsan tüm şehirleri mahzun dünyanın,
Haysiyeti muallâ şehir.

Muharrem Uçan
Muharrem Uçan

“Eğer gecenın bu karanlığı üzerlerine çökmeseydi, kazanma, biriktirme ve saklama hırsından dolayı insanların çoğunluğu için durmak ve dinlenmek diye bir şey olmazdı”

Karlheinz Schüssler
Karlheinz Schüssler

İnsan hırsından dolayı tökezler ve ihtiraslı insan başarısız olur. Fakat başarısızlıkta başarı sağlar. Yüreğin ihtiraslı ve bu senin için kötü.

Karlheinz Schüssler
Karlheinz Schüssler

İnsan hırsından dolayı tökezler ve ihtiraslı insan başarısız olur. Fakat başarısızlıkta başarı sağlar. Yüreğin ihtiraslı ve bu senin için kötü." Karlheinz Schüssler/Firavun Keops ve Büyücü

Yakup Devrim
Yakup Devrim

Yorum ; Şiir
Siyaset abartıldı dağına kar yağdı, yaban otlar görünmez oldu.
Mafyalara tapıldı, kişiler kendi olamadı medet umdu.
İnsanın hakkına bulaşanlar terörist ile aynı oldu...
Kimi mavradan milliyetçilik okudu, mesele vurgun oldu..
Gönülden toprağa sarılanlar görülür oldu..
Gönülsüz taklitçilerin haysiyet perdesi zamanla açılır

oldu..
Fanatizmler^'den putlar doğdu,cehalet soramadan tapınır oldu.
Sahtelerin kumaşı yırtılır oldu,Bu pazarda onların kumaşı satılmaz oldu..
Kişisel hırsından koca devleti zedeleyenler,sonunu getirir oldu..
Kendi kabuğunda pişemeyen halk, kul'a kul oldu,bu da onların utancı oldu.
Eski Türkiye bitti, yeni Türkiyeyi tanımak istemeyenlere ders oldu.