Ayşe Kılıç
Ayşe Kılıç

.
30 Temmuz 1587’de Segorbe piskoposu Martín de Salvatierra, II.
Felipe’ye gizli-Müslümanlar’dan (moriscos) kesin olarak kurtulmak için iki çözüm teklif ediyordu.

Bunlardan birincisine göre, gizli-Müslümanlar (moriscos), gemilere doldurulup, açık denizlerde, denize atılarak boğdurulmalıydılar.

İkincisine göre ise, eğer başka yerlere

gönderilecekler ise, kesinlikle Kuzey Afrika’ya sürülmemeliydiler. Çünkü orada yeterince Müslüman, yani kendilerine saldırılar düzenleyebilecek düşman vardı. Onun yerine, hadım edilmiş erkekler ve kısırlaştırılmış kadınlar, uzaktaki bir yer olan Kuzey Amerika’ya götürülmeliydiler.
Orada ücra bir yerde bırakılıp, ölüme terk edilmeliydiler.

Ayşe Kılıç
Ayşe Kılıç

Gizli-Müslümanlar’a (moriscos) karşı büyük öfke duyan Francisco Goméz de Sandoval y Rojas, 2 Şubat 1599 tarihinde fikirlerini yazıya dökmüştür.

Buna göre; 15-60 yaş arasındaki bütün gizli-Müslüman (morisco) erkekleri Müslüman olmaları münasebeti ile ölümü hakkettikleri için köleleştirilip, küreğe gönderilmeliydiler.

Kadınlar ile 60

yaşın üstündeki erkekler gemilere bindirilip, Berberistan’a gönderilmeli ve çocukları da papaz okullarında eğitilmeli idi.

Christopher Horrocks
Christopher Horrocks

Gelişen teknoloji ve kitle iletişim araçlarının da etkisiyle simülasyon çağını yaşayan postmodern toplumda mevcut problem kaynağı, iletişim vasıtaları kullanılarak protesto edilirken yine bu toplumda çevrecilerin nükleer atık taşınan tren raylarına ve gemilere kendilerini zincirlemeleri, savaşı protesto etmek amacıyla toplu hâlde soyunması veya canlı kalkan mahiyetinde

Irak’a gitmesi gibi, farklı protesto tarzları gerçekleştirilmiştir.

Yakov Kefeli
Yakov Kefeli

Türk tütünü arasında ilk sırada uluslararası kaliteye ulaşmış Arnavut tütünü meşhurdu. İkinci sırada Akçaabat tütünü yer almaktaydı. Akçaabat'ta Türk, Avrupa ve Amerikan yabancı firmalarının depoları da vardı. (...) Lenin ve Krıkenko tarafından terhis edilme ilanı çıktıktan sonra (Bolşevik ihtilalinin ardından) Trabzon'da gemilere binmek için Akçaabat'tan

geçen askerler tütün depolarını boşaltmışlardı. Her asker tütünü sırtına yükleyerek gemiye kadar götürmeyi düşünüyordu. Birkaç km geçtikten sonra tütünün yarısını yollara bırakıp gidiyorlardı. Kimse tütünü kaldırıp da almıyordu. Türk askerleri Trabzon'a gelene kadar Akçaabat'tan Trabzon'a kadar yol, ünlü Akçaabat tütün yapraklarıyla döşeliydi. (s.

138-140)

Evren Yiğit
Evren Yiğit

Köprünün altından çok sular aktı, çok balıklar yüzdü. Ben çok değişik gemilere bindim, kayıklara, takalara, yatlara.

Murat Padak
Murat Padak

Hazreti Musa, Hızır/Hıdır ile yola çıkar. Hızır bir gemiyi gizliye parçalar. Hazreti Musa buna tepki gösterir. Sen o gemiyi gemidekileri boğmak için mi parçaladın? Ne kadar iğrenç bir şey yaptın? Diye tepkisini dile getirir.

Halbuki Hızır'ın bildiği ama Musa'nın bilmediği bir şey vardı. O da sağlam gemilerin bir kral tarafından el konulduğuydu. Hızır bunu

bildiği için gemiyi özürlü hale getirdi. Böylece sahilde gemilere el koyan askerler, tüm gemileri aldı ama bu gemiyi almadı.

Büyüklerin işlerinde bazen bilmediğimiz hikmetler olabilir. Herşeyi ilk etapta anlamayabiliriz. Sabırlı olmak gerekir.

Her şeye sırf anlamadığımız için muhalefet etmek doğru değildir.

Bazı ufak zararlara büyük

zararların önüne geçmek için tahammül edilir, edilmelidir.

"Bunun üzerine yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman o (Hızır) gemiyi deldi. Musa: Halkını boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen (ziyanı) büyük bir iş yaptın! dedi." Keyf sûresi: 71

Alparslan Yige
Alparslan Yige

"
HİÇBİRŞEYİM OLMA
acıklı mevzular konuşmayalım seninle
aşktan bahsetmeyelim mesela
kelimelere dökmeyelim hislerimizi
dokunmayalım birbirimize
değişmesin rengi bakışlarımızın
değmeyelim sükünetimize....
gidelim sessiz bir deniz kenarına
bir simidi paylaşalım
çayımıza katık olsun gülüşlerimiz
sonra ufku

izleyelim uzun uzun
geçen gemilere el sallayalım fütursuz ..
dilekler tutalım içimizden
ama hayaller kurmayalım içinde biz geçen
varsın sır olsun yarınlardan beklentilerimiz
ne ben bileyim senin yüreğini
ne sen dokun yüreğime
öylece kalakalsın ortada herşey
ay güneş yıldızlar öylece dursun yerli yerinde
ne sıradaki şarkı benim

olsun
ne yazdığım şiirler senin.
ne ben sana ait
ne sen bana sahip..
bozmayalım bu tılsımı
çünkü bir vedayı daha kaldıramaz yüreğim
lütfen hiçbirşeyim olma
ve hiç kaybolma ...

Süleyman Pekin
Süleyman Pekin

1774’teki Osmanlı - Rus Harbi esnasında Trabzon, Rize, Of, Sürmene, Pulathâne (Akçaabat), Vakfıkebir, Görele, Tirebolu, Keşap, Giresun kadılarına gönderilen oldukça sert olan buyrultuda açık açık;
“Bugüne kadar sefere çağrıldınız, gelmediniz. Yerinizde de rahat durmadınız, aranızda kavga çıkararak vakit geçirdiniz. Şimdiye kadarki kusurlarınız

bağışlanmıştır. Gücü yetenlerden asker istiyorum, tez elden gemilere binip gelin. Buna uymazsanız sizi de Moskof keferesi gibi kılıçtan geçiririm” denmektedir .