"Senin gözünü sevda bürünmüş Bey..." dedi. "Sen bir İzmir'e git de gönlünü eğle."
"Ey gül bahçesinden kaçıp da şekerle karılan gül, gül bahçesinden nasıl oldu da ayrıldın? Şimdi gülbeşeker oldun ya gönül gıdasısın, göz nurusun, artık gülden gönlünü çek, o nerede, bu nerede."
Her kimin tek düşüncesi ve gönlünü bağladığı tek şey dünya olur ve ümmetin şeref, izzet ve ihtiyaçlarından gafil olarak, mutluluk ve neşenin her çeşidini elde etmek için çalışırsa şüphesiz böyle bir kişi zor bir hesaba çekilecektir. Dünya onun son eğlencesi kılınır. Hatta bazen iyi hali değiştirilip malı-mülkü yok edilerek daha dünyadayken peşin olarak
cezalandırılır. Nitekim Allah Azze ve Celle kendi yolunda infak etmede cimrilik edenleri şöyle korkutmaktadır: “İşte sizler öyle kimselersiniz ki, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz da içinizden kimi cimrilik ediyor. Oysa kim cimrilik ederse kendine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, sizler fakirsiniz. Eğer yüz çevirirseniz, yerinize başka bir kavim getirir de sonra
onlar sizin gibi olmazlar. "(Muhammed:38)
Sen herkesin gönlünü kazanmak mecburiyetindesin. Dâvânla insanlar arasına kendini sokma.
Çünkü O biliyordu ki, duygu ve düşüncelerine hâkim olma ehliyeti olmayanlara karşı hasas davranılmalı ve onları şeytanın kucağına itmemeli, şeytanın gönlünü rahat etmemeliydi. Ve biliyordu ki teşvikte de vebal vardı.
" Ayağını sıcak tut,başını serin,
Gönlünü ferah tut,düşünme derin. "
Boyun eğmemeyi öğretir insana kedi. Bir kediyi, sadece yiyecek vererek, şirinlik yaparak, kendinize çekemezsiniz. Gönlünü alacaksınız, sevgi vereksiniz...