Eskidem mezarlıkların etrafını bu kadar büyük yüksek duvarlarla kapatmazdık bir ormanlık alandı mezarlıklar eski mezarlıklara bakın yol kenarlarında evlerin yakınında bulunuyor zamanla manevi hayatı öte dünyayı hayatın dışına çıkarmak için önce mezarlıkların etrafına kocaman duvarlar ördük ölülerimizi görmek istemiyorduk hayat çok renkliydi solgun renksiz mezar
taşlarına ölüme yer yok gibiydi sonra o koca duvarlarda yetmedi mezarlıkları kuş uçmaz kervan geçmez yerlere yapmaya başladık şehir dışları ıssız çorak topraklardır artık mezarlıklar Eskiden sohbet ederdi torun ölmüş dedesiyle hayatın tek Cihan'dan oluşmadığını daha küçükken öğrenirdi mezarlıkları ölülerimizi hayatın dışına çıkarınca yeni bir merak
başladı insanoğlunda daha uzun yaşamalıyım en uzun ben yaşamalıyım Oysa bitmez bir sonsuz yolculuktur hayat kısa süreliğine bu cihanda ömürlügü öteki cihanda olan
Niyazi Usta'nın , Sosyalist'in de, Müslüman'ın da,Kürt Milliyetçisi'nin de sahtesine tahammülü yoktu . Bir de bunlara sevmedigi kisileri eklemek gerekir . Tepeden inmecilik, sivrilik, inanc ve düşüncede yobazlıktan nefret ederdi .Öylelerinin savunduğu şeyler, onun düşüncesini yansıtsa da ,inadına tam zıddını savunurdu .
Ve biliniz ki sizinle mutlu oldum. Bu, belki yurtseverliğe yakışmıyordu, belki günahtı; ancak korkmuyordum, yukarıda beni suçlayacak bir şey yoktu. Olsaydı, ihtiyacımı karşılamama yardım ederdi değil mi? Tanrı yalnız cezalandırmak için mi var? Olmamalı herhalde.
Gittim Dört Ayaklı Minareye. Ne de olsa büyüğümdür. Hem son tek tanrılı dinin dört mezhebini temsil ederdi ayakları. Her ayağını ayrı ayrı öptüm. Dedi ki:
"Ey güvercin, kaygılı yüreğin bir daha acı yaşamasın. Bak yaralarımı görüp dile getirenleri vuruyorlar. Dibimde kıydılar insan yavrusuna. Utancımdan çekip gidecektim gidemedim. Nasıl gidebilirim ki?
Dünyanın merkezine kadar uzanır köklerim. Gidersem köklerimle kaç canlıyı yerinden ederim kalmaya karar verenleri göçe zorlayarak öldürmek istemedim."