Kathrin Yacavone
Kathrin Yacavone

Bellek metaforu olarak fotoğrafın onun rastlantısal veya bilinçsizce işlediğini göstermesiyle Benjamin, Proust'un bellek düşüncesini izlemektedir.

Diğer taraftan dönemin avangard eğilimleri Benjamin'in fotoğraf düşüncesinin oluşmasında etkili olmuştur. Almanya’da varlık göstermiş olan modern sanat ekollerinden Bauhaus’un hocalarından Moholy-Nagy’nin yeni

bir vizyon olarak gösterdiği fotoğraf ve kendisinin ürettiği çekim teknikleri bu etkilerden birisidir.

Irmak Koruculu
Irmak Koruculu

Cesare Lombroso:
Modern kriminolojinin kurucusu olarak kabul edilir.
Suç olgusunun soyut ve hukuki yönden incelemenin yetersiz olduğunu düşünen Lombroso suçluların dış özelliklerini incelemeye başlamıştır.Öncelikle fizikçi olarak katıldığı orduda askerler üzerinde gözlemler yapmış ve bu gözlemleri sonucunda suç işleyen askerlerin ortak özelliklerinin dövme

yaptırmak,özellikle de müstehcen dövmeler yaptırmak olduğu kanaatine varmıştır.
Bunun üzerine hastanelerde,cezaevlerinde suçluları ve akıl hastalarını gözlemlemiş,cezaevlerinde ölen suçluların cesetleri üzerinde otopsiler yaparak bu kişilerin diğer insanlardan farklarının neler olduğunu deney ve gözlemle ortaya koymaya çalışmıştır.
İncelemiş olduğu

suçlulardan edindiği gözlemler sonucunda suçlu kişileri suçlu olmayanlardan ayıran birtakım fiziksel özellikler olduğunu tespit etmiş ve bu tespitler ile genellemeler yapmıştır.Suç İşlemenin Sebepleri ve Önlenmesi isimli kitabının “Atavizm”başlıklı dördüncü bölümünde bu tespitlere yer vermiştir.
Atavizm;”Organizmalarda evrimsel gelişim süresince ortadan

kalkan bazı özelliklerin tekrar görülmesi,soya çekim”olarak tanımlanmaktadır.Atavizm ile açıklanan özellikler birlikte değerlendirildiğinde Lombroso’ya göre doğuştan suçlu kişiler;kafatasları normal insanlara göre küçük ancak kemikleri sert,çene,şakak ve elmacık kemikleri çıkık,büyük kulaklara sahip,gözleri keskin,vücut kılları az,kıvırcık

saçlı,tembel,vicdan azabı duymayan,alkole meyilli ve hissiz insanlardır.
Lombroso,atavistik suçlular ile ilgili tespitlerini bir adım öteye taşıyarak bu kimselerde utanma ve acıma duygularının tamamen yitirilmesi durumunda insandan ziyade hayvan vasfında sayılacaklarını,bu kişilerde kanibalizm eğilimleri görüleceğini ve hatta bu kişiler cinsel suçlara yöneldiklerinde

bu yönelimin önceden rakibini öldürüp kan döktükten sonra dişisiyle çiftleşen hayvana benzediğini ileri sürerek,en korkunç suçların temelinde hayvani içgüdülerin yer aldığını ileri sürmüştür.
Lombroso,suçlular üzerinde yapmış olduğu incelemeler neticesinde atavizm yani doğuştan gelen anormallikler yanında patolojik olarak da birtakım anormalliklerin

görülebildiğini tespit etmiştir.Bu anormallikler;anatomik olarak çok küçük veya çok büyük kafatası,basık kafa,huni şeklinde ve asimetrik göğüs yapısı,reflekslerde,işitme ve koklama duyularında bozukluk olup bu belirtilere sahip olan kişilerde sara olduğunu ve bu hastalığa sahip suçlularda mivaylama,havlama,ısırma gibi eylemlerin gizli bir biçimde var olduğunu iddia

etmiştir.Lombroso’nun suçlu tasnifinde üç tip suçlu daha yer almaktadır;bunlardan ilki yarı suçlulardır.Bu suçlular;doğuştan suçlulardan ayrılmaktadırlar.Ancak yine de sara ve atavizmin etkilerini taşımaktadırlar.Bu kişiler,suç işlerken kötülük kastı ile hareket etmezler,suç işledikleri zaman pişmanlık duyarlar ve suçlarını çabuk itiraf ederler.
Diğer

grup;ihtiras suçlularıdır.Bu suçlular atavizm ve sara özelliği göstermezler.Özlerinde duygusal ve iyi huylu kimselerdir ancak aşk ve siyaset gibi güçlü duygular onları suça yöneltmektedir.Son grup tesadüf suçlularıdır.Bu suçluların suça yönelmelerinde atavizm ve saranın herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.Bu kişiler suç işlemek için özel bir gayret içinde

olmayıp,koşullar nedeniyle suç işlemektedirler.
Lombroso tespit etmiş olduğu suç tiplerine göre cezalandırma biçimlerinin nasıl olması gerektiğini de yine aynı eserinde açıklamıştır.Buna göre;ihtiras suçluları için en büyük cezanın vicdan azapları olduğu ancak yine de bu kimselere para cezası,hakim ihtarı,yaşadıkları yerden ayırma gibi cezaların da yeterli

olacağını düşünmektedir.Fırsat suçluları olarak nitelendirilen içinde bulunduğu zor koşullar nedeniyle suça yönelmiş olan kişilere ceza verilmesine gerek olmadığı kanaatindedir.Çünkü bu tip suçlularda kasıt yoktur.Bunun gibi kasıt olmasan dikkatsizlik ve dalgınlık sebebiyle suç işlemiş kişilerin de cezalandırılmamaları gerektiğini ileri sürmüştür.Bu tür

suçlarda zararın tazmini ile yetinilmelidir.
Akıl hastası suçlularının ise akıl hastanelerine yatırılmaları gerektiğini belirtmiş ve akıl hastanesine yatıralacak suçluları tespit etmiştir.Beş gruba ayırdığı akıl hastaları;diğer mahkumlar arasında akıl sağlıklarını yitirenler,haklarında cinayet gibi suçlardan soruşturma yürütülenler,beklenmeyen bir

zalimlikle suç işleyenler,sara nöbetindeyken suç işleyenler,dejenerasyon belirtileri gösterenler ile hamilelik ve sarhoşluk gibi nedenlerle suç işleyenlerdir.
Islahı mümkün olmayan yani mütemadi suçluları cezaevine göndermenin onlar için herhangi faydası olmayacağını bu nedenle de bu suçluların tıbbi bir komisyon kararıyla yaşadıkları yerlerden uzakta askeri

disiplinle çalışmalarına karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Mehmet Salih Geçit
Mehmet Salih Geçit

Hristiyanların Kürtçeye eğilimleri sadece günümüzde gündeme gelmiş bir durum değildir .Hristiyan dünyası Osmanlı döneminde bile Doğu ve Güney Doğu'da yaşayan gayrimüslimleri kendi saflarına çekmek ve Kürtleri de hristiyanlaştırma amacıyla Kürt dili grameri konusunda çalışmalarda bulunmuşlardır. Örneğin Roma Katolik kilisesi, 'Garzoni' adında bir yazara, 1787

yılında Kürt dili grameri ve sözlüğü hazırlatmış ve bastırmıştır.

Stephan Reimertz
Stephan Reimertz

Edebiyat eleştirmeni Brochard çay ve edebiyat çalışmasında şöyle der"Çaykolikler diğer insanlara benzemezler. Esinlerini en sevdikleri içkiden alırlar, kökleri Çinlilere ve Japonlara dayanan sessizliğe ve bilgeliğe belirli bir eğilimleri vardır ve melankoliye yakın bir duygu içindedirler... "

Frank M. Turner
Frank M. Turner

Kendisiyle sürekli bir çelişki içerisinde, sürekli olarak eğilimleri ve ödevleri arasında savrularak ne insan ne de yurttaş olacaktır. Ne kendisine ne de başkalarına yararı olacaktır. Şu günümüz insanlarından birisi olacaktır: bir Fransız, bir İngiliz, bir burjuva. Yani, bir hiç olacaktır.

Kürşad Zorlu
Kürşad Zorlu

Aleksandr Dugin bu hususta “her türlü Turancı entegrasyon projesine set çekilmelidir. Turancı bir entegrasyon, jeopolitik Avrasyacılığın karşı tezidir. Bütün Türk mekanında yerel, özerk, kültürel eğilimleri ayrıştırmak, uluslar arasında geçimsizliği şiddetlendirmek için elden gelen her şeyi yapmaktır” demektedir.

Dorothea Abdel Gawad
Dorothea Abdel Gawad

Marifet, doğru olabilmek için, idraki ve eğilimleri kullanmanın şekline bağlıdır; insan kendisini ilerletecek şeylerde kararlı olmalıdır.

Pascal Picg
Pascal Picg

..." cinsellik uzmanlarının " , erkeklerin olabildiğince çok sayıda dişiyi elde etmeye doğal bir eğilimleri olduğunu, halbuki dişilerin, örneğin kuşlarda kuluçkaya yatmaları, memelilerde gebeliklerinde karınlarındaki yavrularını korumaları, doğumdan sonra da yavrularıyla ilgilenmeleri gerektiği için, erkeklerinin tam aksine, az sayıda iyi eşler seçmelerinin kendi

yararına olduğunu ileri sürmelerine şaşarım.