Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Ben ikide birde böyle oluyorum bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum Bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum bu nefret falan değil insanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile ..sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki etrafımda küçük bir hareket , en hafif bir ses bile istemiyorum. Taşıp dökülecek kadar kendi kendimi

doyurduğumu hissediyorum. Kafamda hiçbir şeyle değişilmesi mümkün olmayan muazzam hayaller , bana her şeyden daha kuvvetli görünen fikirler birbirini kovalıyor ..fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birini arıyorum bütün bu beynimde geçen şeyleri teker teker , uzun uzun anlatacak birini.. sokağa fırlıyorum bir tek çehre görsem de yanında yürüsem hiç ses

çıkarmadan yürüsem diyorum. O zaman ne kadar hazin bir hal aldığımı tasavvur edemezsiniz. Kış günü Sokağa atılmış 3 günlük bir kedi yavrusu gibi kendimi zavallı hissediyorum. Odamdaki duvarlar birdenbire büyüyüveriyor . Pencerenin dışındaki şehir ve hayat bir anda insanı içinde boğacak kadar kudretli ve geniş oluyor..'

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Kış günü sokağa atılmış üç günlük bir kedi yavrusu gibi kendimi zavallı hissediyorum.Odamdaki duvarlar birdenbire büyüyüveriyor.Pencerelerin dışındaki şehir ve hayat bir anda,insanı içinde boğacak kadar kudretli ve geniş oluyor.Zannediyorum ki,tasavvuru bile baş döndüren bir süratle hiç durmadan koşup giden bu hayat ve bir avuç toprağının bile doğru dürüst

esrarına varamadığımız bu karmakarışık dünya beni bir buğday tanesi,bir karınca gibi ezip geçiverecek...Böylece acz içindeyken odamda herşey bana küçüklüğümü ve zavalılığımı haykırıyor.Sokağa fırlıyorum.Bir tek yakın çehre görsem de yanında yürüsem,hiç ses çıkarmadan yürüsem diyorum.Halbuki ara sıra karşılaştığım ahbapları görmemezliğe

geliyorum.Hiçbiri bana bu anda yardıma çağrılacak kadar yakın görünmüyor.

Oğuz Atay
Oğuz Atay

Kimseye zararı olmayan zayıfları ezerek kuvvetli olma duygusunu tatmin edenler ve onlarla birlikte her zaman her yerde her sınıftan her ideolojiden ve her düşünceden insanlar arasında daima ön safa geçerek aslan payını kendine ayıranlar , ve ayırır ayırmaz insanlarla aralarına aşılmaz duvarlar örenler, ve böylelerine her zaman haklı çıkarıcı bahaneler , sebepler ,

yasalar kurallar sınıflamalar çıkaranlar . Yani her zaman İnsanı insandan ayıranlar ve onları birbirine düşman edenler ve onlara körü körüne uyan kalabalıklar ve gerçeği boğanlar ve onlarla birlikte insanı bu koca dünyada yanlız bırakarak arkadaşlık dostluk sevgiyle uzatacakları sıcak bir elleri olmayanlar, yani elsiz, gözsüz, akılsız, kalpsiz, kansız, gerçek

sakatlar ..
Onlar karsimiza oturacaklar '

Oğuz Atay
Oğuz Atay

Her şeyi duyuyoruz hiçbir şeyi bilmiyoruz Y'Olric bu duvarlar arasında kapandık kaldık ..
Savaş diyorlar öldüler diyorlar halk diyorlar ne biçim şeyler bunlar ? rivayetler dolaşıyor sözler geliyor kulağıma hep bir yerde bir şeyler oluyor ama biz bilmiyoruz..'

Oğuz Atay
Oğuz Atay

Her şeyi duyuyoruz, hiçbir şeyi bilemiyoruz Olric. Bu duvarlar arasında kapandık kaldık...

Oğuz Atay
Oğuz Atay

Cennet muhallebiden duvarlar demek değildir sayın yetkili, cennet insanların birbirlerini dinlemeleri demektir, birbirlerine aldırmaları, birbirlerinin farkında olmaları demektir.

Cemil Meriç
Cemil Meriç

Dünya, bütün insanların el ele verip hep birlikte şarkı söyleyecekleri bir bahçeye dönüşebilecek mi? İnsanları birbirinden ayıran duvarlar var, bu duvarlar ne zaman yıkılacak, sosyal adalet rüyaları ne zaman gerçekleşecek? Ne zaman insanoğlu sonsuz bir özgürlüğe kavuşacak?

Didem Madak
Didem Madak

Şimdi aramıza duvarlar örsen,
Yine kalkıp senin sevdiğin renge boyarım..

Kadri Alkoç
Kadri Alkoç

Ah yaralı ikbal
Ondan sonradır ki duvarlar yıkıldı
Kawa gözlü çocuklar
O şehr-i diyarbekir'de
Kanlı bıçaklı karasevdalar yerine
Ayrılığın dicle koktuğu
Said-i sözlerle hoyrat türküler söylediler

Yusuf Bahadır
Yusuf Bahadır

Eskidem mezarlıkların etrafını bu kadar büyük yüksek duvarlarla kapatmazdık bir ormanlık alandı mezarlıklar eski mezarlıklara bakın yol kenarlarında evlerin yakınında bulunuyor zamanla manevi hayatı öte dünyayı hayatın dışına çıkarmak için önce mezarlıkların etrafına kocaman duvarlar ördük ölülerimizi görmek istemiyorduk hayat çok renkliydi solgun renksiz mezar

taşlarına ölüme yer yok gibiydi sonra o koca duvarlarda yetmedi mezarlıkları kuş uçmaz kervan geçmez yerlere yapmaya başladık şehir dışları ıssız çorak topraklardır artık mezarlıklar Eskiden sohbet ederdi torun ölmüş dedesiyle hayatın tek Cihan'dan oluşmadığını daha küçükken öğrenirdi mezarlıkları ölülerimizi hayatın dışına çıkarınca yeni bir merak

başladı insanoğlunda daha uzun yaşamalıyım en uzun ben yaşamalıyım Oysa bitmez bir sonsuz yolculuktur hayat kısa süreliğine bu cihanda ömürlügü öteki cihanda olan