Engin Erdem
Engin Erdem

İbn Sina, kendisinin de dahil olduğu metafizikçi filozoflar ile Aristo gibi doğa filozoflarının fail neden anlayışlarındaki farklılığı çok açık biçimde ortaya koymaktadır:
Çünkü metafizikçi filozoflar, fail ile doğa bilimci filozofların kastettiği gibi yalnızca hareket ettirmenin ilkesini değil, alem için tanrı gibi, varlığın ilkesini ve onu vereni kastederler.

Oysa doğal-fail illet, hareket ettirme türlerinden herhangi biriyle hareket ettirmenin dışında varlık vermez. Bu nedenle, Doğa ilimlerinde varlık veren, hareketin ilkesidir.

Abbas Vali
Abbas Vali

2. Genelde tarih yazımı ve özelde milliyetçi tarih yazımı ancak politik bir sürecin parçası olduğunda anlam taşır. Belli bir söylemsel çerçeve içinde anlaşılır kılmayı amaçladığı politik bir sürecin sonucu olabilir; politik bir programı meşru kılmaya veya kılmamaya hizmet ederek, belirleyici bir unsur da olabilir. Tarih yazmayı bir topluluğun tasavvur edilmesinde

bir unsur olarak tanımlamak yerine,5 onu bir ‘alan’m inşasında zorunlu bir unsur olarak anlamak yararlı olabilir.6 Bu alan var olduğu ve verili sosyal ve politik bir faaliyetin parçası oldu alanı olur. Şimdiki koşullara anlam kazandırarak, onları kabul edilebilir veya değiştirilebilir kılarak, politik seferberliğin bir unsuru olur. Bu yüzden o bugünün ışığında

geçmişin bir yeniden yorumu yoluyla geleceğin bir izdüşümüne imkân veren, gerçekliğin sosyal yapılanmasının yollarından biridir.7 Başka bir deyişle, tarih yazımı sosyal bilimci için yalnız hayalin ötesine gittiği noktada, politik, ekonomik veya ideolojik çatışmalar ve kısıtlamaların parçası olduğunda bir ilgiye sahiptir: Hükmetme veya muhalefet, devlet baskısı

veya şiddet yoluyla tepki, otoritenin kurulması ve sosyal veya politik bir düzeni meşru kılma ya da kılmama meseleleriyle ilgili olduğunda.

Stuart Firestein
Stuart Firestein

Uzman bir bilimci olmak için bilmeniz gereken pek çok olgu olduğunu yadsıyor değilim. Ancak, hepsini bilemeyeceğiniz kesin ve pek çoğunu bilmek de size otomatikman bilimci kılmaz sadece bilim delisi olursunuz.

Lee Smolin
Lee Smolin

Bilim için tek bir yöntem ya da kimin iyi bilimci olduğunu söyleyecek tek bir kriter yoktur.

İbrahim Semiz
İbrahim Semiz

Bilimsel bilgi üretmede amaç, doğayı, evreni tanımak, onun işleyiş kurallarını anlamaktır; çoğu zaman bilimcinin dürtüsü, sadece meraktır. Sonuçta bu evrende yaşadığımıza göre, onu daha iyi anlamak mutlaka eninde sonunda bir işe yarayacaktır, ama bilimci bu yararın (ya da kullanımın) ne olabileceğini çoğu zaman kestiremez. Maxwell bilgisayarı öngörebilir

miydi?..
İşte bu yüzden bilimsel bilgiden fayda talep etmek yersiz ve gereksizdir. Çünkü zaten doğa ile ilgili faydasız bilgi diye bir şey yoktur. Uygulamadan en uzak olduğu düşünülen matematik dalı olan -ki matematik bilimden çok bir dil sayılabilir- sayı kuramının bile bugün kriptoloji, yani şifreleme alanında uygulamaları var… Faydalı-faydasız bilgi ayrımı

yapmaya çalışmak, bilimin gelişimini kösteklemekten başka bir işe yaramaz.

Yuri Oleşa
Yuri Oleşa

kahramanları bulmakta zorlanıyorum...
...kahramanlar yok...
...başkalarının pencerelerine bakıyor, başkalarının merdivenlerini tırmanıyorum. ara sıra yabancı gülüşlerin peşinden, bir kelebeğin peşinden koşan doğa bilimci gibi hoplaya zıplaya koşuyorum! haykırmak istiyorum: "durun! o fundalık nasıl renkleniyor, gülüşünüzün dayanıksız ve düşüncesiz

pervanesi nereden uçup geldi? bu fundalık hangi duygudan? hüznünüzün pembe yabangülü mü yoksa sığ hırsınızın frenküzümü mü? durun! bana lazımsınız..."

Murat Batmankaya
Murat Batmankaya

Sanatın Gerekliliği ve Edebi Özne…

Edebiyat bilimci Horst Redeker’in şu sözü, biraz ilerlememizi sağlar belki: “Edebiyata ne yandan bakılırsa bakılsın, hangi sorunları ya da oluntuları ele alacak olursa olsun, önünde sonunda, edebiyatın kendi özgül içeriksel işlevine gelip dayanılır, buysa bir sanat türü olarak edebiyata ilişkin bir şey olup, tam kesin

olarak tanımlanması gerekir. O zaman, her yönden kendini doğrulayan şey şudur: Edebiyat, ortak topluluk ile birey arasındaki uygunluğun ölçüsünde toplumsal ilişkilerin değerlendirilişine yöneliktir, bu değerlendirmenin öznesi kadar, nesnesi de ancak somut tarihsel ve toplumsal bir biçimde ortaya çıkabilir, belli edebi öznenin de bağlı bulunduğu somut sınıfsal güçlerle

birlikte belirli bir çağın kendi koşulları içinde varolabilir ancak.”

Redeker’in bu görüşü, “sanatın gerçekliği”, “edebiyatın toplumsal etkiliği” belirli bir sınıfsal okumayı gerekli kılan eylem açısından makbul bir referans olmakla birlikte, biraz önce işaret ettiğim “kendi”yi edebi üretim ve sanatsal yansılama açısından karakterize etmede

yetersiz sanki. Hâlbuki haklıdır Rederek: Edebiyat önünde sonunda kendi özgül içeriksel işlevine gelip dayanır. Daha açık ve mübalağa tarif etmek gerekirse: Edebiyat, edebiyattır!

Murat Batmankaya - Geçmiş Zaman Tesellileri- Şule Yayınları

Sami Selçuk
Sami Selçuk

"Sıradan insandan üst konumdaki siyasetçilere dek herkesin yargıç kesildiği bir toplumda hukuk bilimci yoktur; o toplum hukuk toplumu da değildir. Böyle bir ortamda sağlıklı yargılama yapılamaz. Nitekim yapılamıyor da."