“...Bu uzun süren savaşlarda birbirleriyle karşılaşan farklı kültürler, birbirlerini her alanda etkiledi. Askeri alanlarda bu etkileşim oldukça kuvvetli oldu. Örneğin, bizim Yanko ya da Hünyadi Yanoş dediğimiz, Macar kral naibi ve savaşçısı Hunyadi János tarafından başarıyla uygulanan ‘tabor’ adı verilen, ateşli silahlarla donatılmış korunaklı at arabaları
kullanılması taktiği, Osmanlı ordusunu ilk önce şaşırtmıştı. Varna Savaşı öncesi, Hünyadi Yanoş’un Osmanlı karşısında kazandığı zaferlerde bu taktiğin büyük payı vardı. Bu savaş yöntemi, ağır şövalyelere karşı, elinde sadece askerlikle alakası olmayan köylüler bulunan Bohemyalı Husçu komutan Jan Zizka tarafından bulunmuştu.
(...) İlk
şaşkınlığı üzerinden atan Osmanlı, çok kısa süre içinde bu taktiği benimsedi ve kendine uygun bir halde kullanmaya başladı. Osmanlı ordusu da artık piyadeleri top arabalarının ortasına alarak, yani tabur cengi taktiğini uygulayarak savaşıyordu. Birbirlerine zincirle bağlanan toplar veya arabaların arkasında etkili ateşli silahlarıyla bekleyen Osmanlı piyadesi böylece
düşman süvari saldırılarına aldırmadan ölümcül bir ateş üstünlüğü kazanarak düşmana önemli kayıplar verdiriyordu.” (s58-59)
İslam alemine gelince, İslamiyet ortaya çıktığı zaman, yedi katlı gökyüzü modeli, yaklaşık bin yıldan beri var olan ve geniş halk kitlelerine kadar ulaşabilmiş bir inançtı.
Doğal olarak, İslamiyet bunu benimsedi, hatta o kadar çek benimsedi ki, Tanrı’ya yedi kat gökle ilgili birçok ayet indirtti. Sözü edilen Ayetler: (Bakara (29), İsra (44), Müminun (86),
Fussilet (12), Talak (12), Mülk (3), Nuh (15), Nebe (12). Bu durumda, Kopernik devrimi sonucunda yedi katlı göğün tuzla buz oluşunun, İslam aleminde, Hristiyan aleminden çok daha fazla tepki uyandırması gerekirken hiç yankı uyandırmadı.
NOT: Yaptığım bu paylaşımın bir tartışmayı başlatma amacı ile değil, bir çeşit alıntı günlüğü amacıyla
paylaşıldığını saygı ile belirtmek isterim!
Her yıl düzenlenen Dünyayı Temizleme Kampanyası'na Güney yarımküredeki pek çok ülkeden yurttaşlar (özellikle öğrenciler) katılıyor. Eylülün üçüncü haftası düzenlenen kampanya1993'te su kirliliğine dayanamayan bir Avustralya'lı denizci tarafından başlatılmıştı. Müşterekleri korumaya yönelik yıllık bir ritüele dönüşen kampanyaya şu anda 120 ülkeden 35
milyondan fazla insan katılıyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı da Dünyayı Temizleme Günü'nü benimsedi ve artık bütün dünyada tanıtıyor. - Maude Barlow