Hoca öğretmen oldu, talebe öğrenci. Öğretmen ne demek? Ne soğuk, ne haysiyetsiz, ne çirkin kelime. Hoca öğretmez, yetiştirir, aydınlatır, yaratır. Öğrenci ne demek? Talebe isteyendir; isteyen, arayan, susayan.
Fuat Hoca bilimsel çalışmalarını yürütürken en büyük arzusunun , "benim milletim" dediği Müslümanların Batı karşısındaki aşağılık duygusundan kurtulmasını sağlayabilmek olduğunu söyledi.
Hocanın en büyük arzusu "benim milletim " dediği Müslümanların batı karşısında ki aşağılık kompleksinden kurtulması,bunun karşılığında Batıların da Müslümanların bilime katkılarını görerek "üstünlük"duygusundan uzaklaşması.Çünkü Fuat Sezgin Hoca bilimlerin,insanlığın ortak malı olduğunu ve bütün milletlerin katkısının müşterek ürünü olduğunu
savunuyor ve bunu ispat ediyor.Genç kuşağın da bu önemli bilginin farkında olarak kendini yetiştirmesi, bilgiye, eğitime önem vermesi onun en büyük arzusu.
Fuat Hoca bilimsel çalışmalarını yürütürken en büyük arzusunun, "benim milletim" dediği Müslümanların Batı karşısındaki aşağılık duygusundan kurtulmasını sağlayabilmek olduğunu söylerdi. Bu yüzden Müslümanların, özgüven problemini miraslarına vakıf olmak suretiyle çözmeleri gerektiğinin altını ısrarla çizdi konuşmalarımız sırasında. Ayrıca
Batılıların Müslümanların bilime katkılarını görerek, üstünlük duygusundan uzaklaşmalarının gerektiğini hatırlattı.
Hocanın en büyük arzusu "benim milletim'' dediği Müslümanların Batı karşısındaki aşağılık kompleksinden kurtulması, bunun karşılığında Batılıların da Müslümanların bilime katkılarını görerek "üstünlük'' duygusundan uzaklaşması.
Çünkü Fuat Sezgin Hoca bilimlerin, insanlığın ortak malı olduğunu ve bütün milletlerin katkısının
müşterek ürünü olduğunu savunuyor ve bunu ispat ediyor.
Müslümanlar miladi 7. yüzyıldan itibaren bilimleri Yunanlılardan Hintlilerden aldılar. Müslümanların bir meziyeti vardı. O alışlarında Hristiyan olsun, Yahudi olsun, ne olursa olsun insanları hoca olarak kabul ettiler. Müslümanlar onlardan süratli bir şekilde öğrendiler. 200 yıl sonra Müslümanlar Bu ilk merhaleyi, yani başkalarından almayı geride bırakarak yaratıcı
olmaya başladılar. Hatta Müslümanlar onlardan bilgiyi alırken, hocalarının faziletlerini hiçbir zaman unutmadılar.
Müslümanların bir meziyeti vardı. O alışlarında Hristiyan olsun, Yahudi olsun, ne olursa olsun insanları hoca olarak kabul ettiler. Müslümanlar onlardan süratli bir şekilde öğrendiler. İki yüzyıl sonra Müslümanlar bu ilk merhaleyi,yani başkalarından almayı geride bırakarak yaratıcı olmaya başladılar ....Bu 800 yıl sürdü Miladi 850 yılından itibaren, 16. Yy sonuna
kadar Müslümanlar ilimde mütemadiyen yeni şeyler keşfettiler. Yeni ilimler kurdular, eski ilimleri geliştirdiler ve ileride kurulacak bazı ilimlerin temellerini attılar.Ondan sonra ilimler tarihinde önderliklerini yavaş yavaş kaybettiler
Hocanın en büyük arzusu ''benim milletim'' dediği Müslümanların Batı karşısındaki aşağılık kompleksinden kurtulması, bunun karşılığında Batılıların da ''Müslümanların'' bilime katkısını görerek ''üstünlük'' duygusundan uzaklaşması. Çünkü Fuat Sezgin Hoca alimlerin, insanlığın ortak malı olduğunu ve bütün milletlerin katkısının müşterek ürünü
olduğunu savunuyor ve bunu ispat ediyor.