Bu konuda Hallac şöyle demiştir:
"Kul ben, dediği zaman Allah der ki:
-İşte mahvoldun, sen değilsin, benim.
Kul:
-Hayır mevlam, sensin derse Mevla der ki:
-Hayır kulum sensin.
O zaman kulun muradı, Allah'ın onda arzu ettiği şey olur. "
Kayguya kanığız karqıştan beri,
Ölümden pervasız dönmenik geri
Gönülde yattıkça gül yüzlü peri,
Bizim her zahmanda seyranımız var
O yar menim elde külli varımdır
Namusumdur, gayretimdir, arımdır
Alem bilir Selvi menim yarımdır
Bizim Şah Abbas'tan fermanımız var
Doğruya yürüdük hep gündüz-gece
Sen yüce
değilsen tek Mevla yüce
Yavuz Selim Han'a haber gidince
Bizim senden özge sultanımız var
Man Emrah diyerler Karakoyunnu
Namertler içinde yigit oyunnu
Kaz gibi pısmazıh erkek boyunnu
Biz Türk'ük, Türklükten dermanımız var.
Ercişli Emrah
Hallac-ı Mansur elimize ulaşabilmiş dizelerinden birinde bu gerçeği şöyle nefeslendiriyor:
Senin ruhun, benim ruhuma şarabın saf su ile karışması gibi karışmıştır. Sana herhangi bir şey dokunduğunda bana da dokunuyor. Ey Allah’ım her durumda ben senim sen bende varolansın.
Yunus aynı felsefî yaklaşımı bir başka nefeste şöyle dillendiriyor:
Ete kemiğe
büründüm
Yunus diye göründüm
Sefil Selimi bir nefesinde aynı anlayışı şöyle sürdürüyor:
Vardım ileriye döndüm geriğe
İnan şaştım sarıldım deriye
Kendime rastladım varsam nereye
Evvel ahir sonlu sonsuz benimdir
Yaratılış anlayışına karşı doğuş diyen Yeksanî‘den bir dörtlük:
Kırklar arş üstüne kurdular cemi
Muhabbet hakk oldu sürdüler demi
Balçıktan yarattı Mevla Ademi
Ben o zaman atam belinde idim
Hak şerleri hayreyler,
Zannetmeki gayreyler.
Arif onu seyreyler,
Görelim Mevla neyler,
Neylerse güzel eyler.
Hz. Ali, Hz.Ebubekir Sıddık'a şöyle sormuş: "Ey müminlerin emiri sen ne yaptın ki hepimizi geride bıraktın?"
Hz. Ebubekir de cevap olarak:
•Baktım ki kimi ehl-i dünya, kimi ehl-i ukbâ, bende ehl-i Mevlâ oldum. Her ne zaman biri dünya ile digeri ahiretle ilgili iki işle karşılaşsam, ahiretle ilgili olanı diğerine tercih edip onun önüne geçirdim.
"Her şeye sahtesi musallat"... Mevlâ samimiyetten ayırmasın
Kayguya kanığız karqıştan beri,
Ölümden pervasız dönmenik geri
Gönülde yattıkça gül yüzlü peri,
Bizim her zahmanda seyranımız var
O yar menim elde külli varımdır
Namusumdur, gayretimdir, arımdır
Alem bilir Selvi menim yarımdır
Bizim Şah Abbas'tan fermanımız var
Doğruya yürüdük hep gündüz-gece
Sen yüce
değilsen tek Mevla yüce
Yavuz Selim Han'a haber gidince
Bizim senden özge sultanımız var
Man Emrah diyerler Karakoyunnu
Namertler içinde yigit oyunnu
Kaz gibi pısmazıh erkek boyunnu
Biz Türk'ük, Türklükten dermanımız var
Ey fani dünyadaki misafir! Kesinlikle bil ki bu yol çok tehlikeli ve zordur.
Ahmed'e tâbi ol;
Kerim olan Mevla yanında sevgili,
affedilip kurtuluşa ermiş olursun.
Ebedi, sonsuz olan alemde
Allah'ın sevdiği ile beraber olursun.
Na't-ı Resûl-i Ekrem
Dâmenin dermeyân edip o hümâm
Eyledi râh-ı Hakda gûşiş-i tâm
Bildirüp rüşdle dalâleti ol
Kıldı iyiliklere delâleti ol
Gün gibi nûr-ı dîni etdi ayân
Küfrü îmânı kıldı bellü beyân
Bize ihsanları katı çokdur
Vere mevlâ o demlere erevüz
Bağ-ı cennetde gül yüzün görevüz