"Ben belli bir ülkesi olmayan insanlardanım. "
Ben, belli bir ülkesi olmayan insanlardanım.
Azgelişmiş ülke aydını yok artık, azgelişmiş aydınlar ülkesi var .
Medler Ari ırkından bir halktır. Seyhun-Ceyhun nehirlerinin arasındaki bölgeden Hazar (Kaspi) denizinin güneyine, ordan da İran' ın kuzeybatısındaki Parsuwa bölgesine Perslerle birlikte gelerek M.Ö. 900 yıllarında yerleştiler. Persler daha sonra daha güneye göç edince, bu bölgede yalnız Medler kaldı. Bundan sonra
bölgenin adı Medlerin ülkesi anlamına gelen "Medya"
oldu.
Sevdiğim
Hayallerimin ülkesi
Ömrümün gülümseyen yanı
Sevdiğim
Milli Demokratik Devrim görüşüne göre; Türkiye, güçlü bir proletarya sınıfına sahip gelişmiş bir sanayi ülkesi olmak şöyle dursun, hala emperyalizmin sömürü alanı, geri bir tarım ülkesi durumundaydı. Dolayısıyla Türkiye'nin önündeki devrimin sosyalist devrim değil, demokratik devrim olduğu tamamen ortada idi.
Babam bana sık sık: “Burada Musevileri sevip sevmediklerini bilmiyorum, ama herhangi bir ırk ayrımı hissedilmiyor” der; “Ortaçağın zulümler ülkesi İspanya’nın engizisyon vahşetinden zar zor kaçan Musevilere kucak açan, onları sempati ve iyilikle kabul eden Türkiye’dir. Bu güzel hava asırlardır sürmektedir” diye muhakkak ilâve ederdi.
Bugünlerde 10. yılını andığımız Srebrenitsa katliamının acı anıları, beni o günlerdeki görevim olan Birleşmiş Milletler Daimi temsilciliği yıllarıma geri götürdü. 8000 Bosnalı Müslüman boğazlanırken, o bölgede sözde barış gücü bulunduran İngiltere, Fransa, Hollanda ve Rusya'nın ihmal ve kayıtsızlığının bu ülkelerde neden sorgulamadığını acıyla
düşündüm. ABD, Türkiye ve Pakistan gibi birkaç ülkenin çabaları olmasaydı, bugün yeryüzünde Bosna Hersek ve bir Bosna Milletinin mevcut olmayacağı inancımı tekrarladım.
Kafkasya'daki Beslan kentinde yüzlerce ilkokul çocuğunun katledilmesinin her ülkede farklı kıstaslarla değerlendirildiğini hatırladım.
...
Stratejik 'ortaklıklar' ve bir
katliam sonucu küllerinden doğan bir halk, Bosna Hersek.
Savaşın, katliamın, vahşetin, insansızlığın bir devri ve ülkesi yok ama kaydedilen bir tarihi ve karşılaşılacak olan bir utancı var herzaman.
11 Temmuz 1995 – 22 Temmuz 1995 Srebrenitsa Katliamını 22'nci yılında İnsanlık utancıyla, unutmayarak, unutturmayarak, ayrıca anıyorum...
Çünkü son 10 senedir, ülkesi hakkında duydukları, okudukları kısa yoldan köşeyi dönme, popüler olma, varoş kültürünün ön plana çıkması gibi şeylerdi.