Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu

Bundan böyle benim ülkemde, benim ülkemde demekse yerin yüzünde, yalan yok, riya yok, nankörlük yok, verilen sözden dönmek, ahde vefasızlık yok. Kul hakkı, can alma, çalma, ait
olmayan yatağa uzanma yok. Terazinin taşlarıyla, sütün kıvamıyla oynamak, ekmeği, yemişi ve eti yanlış tartmak, akması gereken suyu tutup, yanması gereken ateşi söndürmek, hele yalancı

tanıklıkta bulunmak yok. Kehanet yok, büyü yok, fal yok. Gelecek hakkında hüküm vermek, kul ile onun Tanrısı arasına girmek, gizliden haber vermek yok. Hükümdar, emirlerini yazdırırken son cümleye gelince, sesi düşmedi, titremedi. Bir çırpıda söyleyiverdi:

Bundan sonra mabet var mabutlar yok!
Çizdim üzerini bütün çokluk eklerinin. Sildim elimin tersiyle

hepsini.
Tanrı var, Tanrılar yok!
Ey biricik Tanrı, senden başkası yok..

Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu

Bundan böyle benim ülkemde, benim ülkemde demekse yerin yüzünde, yalan yok, riya yok, nankörlük yok, verilen sözden dönmek, ahde vefasızlık yok. Kul hakkı, can alma, çalma, ait olmayan yatağa uzanma yok. Terazinin taşlarıyla, sütün kıvamıyla oynamak, ekmeği, yemişi ve eti yanlış tartmak, akması gereken suyu tutup, yanması gereken ateşi söndürmek, hele yalancı

tanıklıkta bulunmak yok. Kehanet yok, büyü yok, fal yok. Gelecek hakkında hüküm vermek, kul ile onun tanrısı arasına girmek, gizliden haber vermek yok.

Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu

Döndü hükümdarlık yazıcısına, yaz, dedi, sözünü tarih etti. Bundan böyle benim ülkemde, benim ülkemde demekse yerin yüzünde, yalan yok, riya yok, nankörlük yok, verilen sözden dönmek, ahde vefasızlık yok. Kul hakkı, can alma, çalma, ait olmayan yatağa uzanma yok. Terazinin taşlarıyla, sütün kıvamıyla oynamak, ekmeği, yemişi ve eti yanlış tartmak, akması gereken

suyu tutup, yanması gereken ateşi söndürmek, hele yalancı tanıklıkta bulunmak yok. Kehanet yok, büyü yok, fal yok. Gelecek hakkında hüküm vermek, kul ile onun tanrısı arasına girmek, gizliden haber vermek yok.

Oğuz Atay
Oğuz Atay

Ey talih! Beni kendi ülkemde bir yabancı gibi yalnız bıraktın.

Orhan Tokatlı
Orhan Tokatlı

Yaşar Kemal'in Kürt Raporu
*Kürt sorunu, Türkiye'nin demokratikleşme sorunudur. Kürtleri insan haklarından yoksun kılmakla dünyanın hiçbir yerinde demokrasi gerçekleşmez.
Sen ülkedeki on beş milyona yakın bir kitleyi bütün insan haklarından yosun kılacaksın, sonra da dünyanın karşısına çıkıp "ben ülkemde demokrasiyi gerçekleştirdim" diyeceksin. Üstelik

de bu korkunç yalanını, bu çağda insanoğluna yutturacaksın. İnsanlık unutmayalım ki, bizim demokrasimizin adını çoktan koydu. Buna "Örtülük Faşizm" diyorlar. Ha, bir de Asya tipi demokrasi diyorlar. Böylesi bir demokrasiyi dünyaya yutturmak ahmakça bir ham hayalden başka bir şey değildir.

* Sen gel kardeşimi Cumhuriyet kurulduğundan bu yana asimile etmeye

çalış. Ona yetmiş yıl ikinci sınıf vatandaş muamelesi yap. İşkence et. Toptan sürgünlerde süründür, yapmadığını bırakma. Asimile etmeye gücün yetmediği bu büyük insan kişiliğini dilinden, kültüründen insanından yoksun kıl. Böyle kardeşliğin de...

*Sonra da hep bir ağızdan bağırıyoruz."Bu Kürtler ne istiyor". Kardeşlerince gasp edilmiş

insanlığını istiyor. İnsanlığın da en asgarisini istiyor.
* Kürtçe çok gelişmiş bir destanlar, türküler masallar dilidir de. Kürtçe 12 yüzyıldan bu yana yazılı edebiyatın da dünya çapında büyük şairlerini yetiştirmiştir. Eğer 70 yıldır bu dilin önüne geçilmeseydi Kürt dili de büyük romancılarını, şairlerini yetiştirebilirdi. Ve bu aykırı dilden

gelen kültür Türk kültürünü besler, Türk kültürü de bu kültürün besler, ortaya bir Anadolu kültür zenginliğin çıkardı. İşte Örtülü Faşizm bu erişilmez zenginliğin önüne geçti.
*Kürt halaylarına, Kürt türkülerine Türk halayı türküsü demek ayıp değil mi? Sanki Türk halkının Kürt halkından eksik kalır yanı varmış gibi, Kürt halkının

kültürünü Türklere mal etmek, Kürt halkını küçümsemek, onu aşağılamak değil mi? Bu iki kültür birbirleriyle, sağlıklı olarak kaynaşsaydı, bugün Türkiye'nin görüntüsü insanlık için de çok başka olurdu.
*Kürtlerin kültürüne kavuşması onu zenginleştirmesinin kime ne zararı var? Ne zararı, sayılmayacak faydası var. Bu faydayı anlayabilmek için insanın

faşişt kafayla değil, insanı bilgili, dünyayı demokrasi insan haklarının ne menem şey olduğunu anlayacak kültürlü kafayla düşünebilmesi gerek.
* Türkiye'nin gerçek demokrasiye ulaşması gerçek demokrasi de kürt kimliğinin tanınmasına, Kürtlerin insan haklarına kavuşmasından geçer. 15 milyona yakın bir kitleyi sen ülkende her şeyden mahrum kıl, ondan sonra" ben

demokratım" de Kürtler başbakan, cumhurbaşkanı, milletvekili, general, büyük bürokrat oluyor, benim gibi yazar bile oluyor, daha ne istiyor bu Kürtler? Dilini istiyor sayın baylar, kültürünü kimliğini istiyor. Bu yüzyılda dilini, insanlığı zenginleştirmek istiyor.

Önder Öztürk
Önder Öztürk

Demokrasi, özgürlük bunların hepsi
Benim ülkemde bir masal

Önder Öztürk
Önder Öztürk

Ve öğreneceksin geçmişe baktıkça
Bugün bilmesen de yarın faşizmi sen
Ve öğreneceksin
Benim ülkemde Hitler vari
Üçyüzbin kitabı yaktıklarını
Anımsarken en büyük terörü
Onların yaptıklarını

Mehmet Salih Geçit
Mehmet Salih Geçit

"Ben bir Müslümanım. Ülkemden Müslümanlığın gerilemesine razı olamam. ben ülkemde hurafelerden uzak, din sömürüsünden uzak, Sünni'siyle, Alevi'siyle sağlıklı bir İslam'ı yaşamak istiyorum... Şimdi ülkemizde kiliseler yer yer apartman katlarına kadar yayıldı. Kimi vatandaşlarımız kâh ikna yoluyla, kâh çıkar sağlanarak Hıristiyan yapılıyor. Tekke'nin üzerine

haç geliyor."

Mehmet Kızılay
Mehmet Kızılay

Gözlerin ülkemin doğusu ve batısı, alnın ve çenen kuzey ve güneyi. Bütün yönler sana çıkıyor, ülkemde artık. Bütün işaret levhaları seni gösteriyor. Bir sana bakıyorum, bir de sana.

François Nourissier
François Nourissier

Bir açıklama aradım: Elde ettiğim tek açıklama bulanık ve ölçüsüzdü; yani, kendimi, yaşamımda, toplumun içinde, ülkemde rahat hissetmiyordum.