Furuğ Ferruhzad
Furuğ Ferruhzad

Erk ve erkek evcilleştirilmiş ve itaatkar, "masum" kadınlar ister. Çemberin dışına çıkmaya yeltenenler günahkar "öteki"lerdir.

İsmet Özel
İsmet Özel

...
Yakın yerde soluklanacak gölge bana yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.

İsmet Özel
İsmet Özel

yakın yerde soluklanacak gölge bana yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.

İsmet Özel
İsmet Özel

bu hayattan ne koku, ne yankı, ne de boya
taşımamı yasaklayan belgeyi imzaladım
burada bitti artık işim, ocağım yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.

Aysel Köksal Akyol
Aysel Köksal Akyol

Okul öncesi dönem için eğitim programı geliştirmek, bir yolculuğa çıkmaya benzer. Planlama nereye gitmek istendiğine karar vermemize yardım eder. En hızlı gidiş yolunu mu kullanmak istiyoruz, yoksa manzaralı güzergâhı mı? Bunlar planlama yaparken karar vermemiz gereken durumlardır. Uygulama ise yolculuğa başlamak gibidir. Güzel bir planlama yaptığımıza kanaat getirdikten

sonra, hareket etmeye hazırızdır. Yolculuğumuzun uygulaması, harita okumayı, planlanan yerlerde mola vermeyi ve planda yer almayan oyalanmaları içerir. Sonra yolculuğun nasıl tamamlandığına bakarız. Yaptığımız yolculuk buna değdi mi? Çok masraflı mı oldu ya da çok uzun mu sürdü? Ortaya çıkan fayda yapılanlara değdi mi? Aynı yolculuğa çıksanız, aynı yolu mu

izlerdiniz? Yolculuğunuzu nasıl geliştirirdiniz? Bu soruların hepsi yaptığımız yolculuğu değerlendiren sorulardan bazılarıdır. Öğretmenler program hazırlarken planlama, uygulama ve değerlendirme adımlarını takip ederler (Aral, 2014).

Üstün Kırdar
Üstün Kırdar

Hele şükür! Buralarda da bize benzer insanlar olduğunu görür gibiyim. Yaşam belirtileri çıkmaya başladı ortaya.

Gülten İkizoğlu
Gülten İkizoğlu

“İnişinde kendi gerçeğinle karşılaştığın her yokuş çıkmaya değerdi.”

Kubilayhan Erman
Kubilayhan Erman

Sovyetler Birliğinin Afganistan'ı işgal etmesinin ardından Afganistan'a gelen Bin Ladin, 1984 yılından itibaren Cidde'den hocası olan Abdullah Azzam'ın Peşaver'de kurduğu Hizmet Ofisleri adlı insani yardım örgütüne büyük oranda finansal kaynak sağlamaya başlamıştır. Ancak 1988 yılından sonra Azzam ve Bin Ladin arasında görür ayrılıkları çıkmaya başlamıştır. Bu

durum, öğretmen ve öğrencisinin cihadi farklı yorumlamalarindan kaynaklanmıştır. Azzam bu konuda daha geleneksel bir çizgi takip ederken Bin Ladin, çevresindeki Mısırlı militanların da etkisiyle daha radikal görüşler benimsemiştir. Bin Ladin ve ultracihatcilar sadece Müslüman olmayanlara değil islam dininden döndüklerini düşündükleri rejimlere karşı da tavır

almışlardır. Azzam ve Bin Ladin'in fikirsel mücadelesi çok uzun sürmemiştir. Zira Abdullah Azzam, 1989 yılında Peşaver'de öldürülmüş ve Usame Bin Ladin El Kaide örgütünde onun yerini almıştır. Bu gelişmenin ardindan Bin Ladin, El Kaide ile birlikte yeni bir hedefe yönelmiştir. El Kaide 1992 yılından itibaren Amerikan hedeflerine yönelik bir çok terörist eylem

gerçekleştirmiştir.

Ömer Kaya
Ömer Kaya

Evde Türkçe konuşulduğu müddetçe anadilin değişmiyor fakat dışarı çıkmaya başladığım andan itiberen Almancayı da otomatikmen öğreniyorsunuz.Sanki oda anadilinmiş gibi.

Türker Ünlü
Türker Ünlü

Bu koca şehir İstanbul'da hayatta kalmak için erken saatlerde kalkıp bir yerlere yetişmeye çalışıyordu yaşayanlar Kaos kendileri içinde mücadele edenler tarafından izlenemezdi. Sadece uyum sağlamaya program diyordu insanları. Düzene başkaldırmayı düşünecek kadar boş bırakılmıyordu tüketen bireyler. Düşünebilme gücü, fikirleri olgunlaştırma ve harekete geçme

cesaretine sahip olanlar, bir şey gördükleri aldı oraya doğru adım atamıyorlardi. Handikapları ise mevcudu kaybetmemekti. Ancak kaosun dışına çıkmaya çalışan ya da dışarıdan gelenler fark edebilirdi, tüketerek kurulmuş olan bağımlı hayatları. İnsanların sırtına yüklenmiş olan vergi, fatura borcu kira,aidat, taksit ve bunlar gibi sahiplenilmiş olan ağırlıkları

kafaların içini dolduran unsurlar. Sorumluluk adı verilen ve tüketim kalabalığı tarafından oluşturulan bir tek şey vardı. Faturalar, fatura üretiyordu tükettikleri ile toplum. Dışarıdan bakanlar ya da dışarıya bakmaya çalışanlar ters çevrilmiş kum saatini taneleri gibi sıkışmışlığa akıyorlardı. Azalan ve hızlanan zamanla doğru orantılıdıydı, hayattan alınan

zevk