Selahattin Aydoğdu
Selahattin Aydoğdu

Uyumakla uyumamak arasında gidip geliyordu. İyi ile kötü,
ruh ile beden gibi.

Selahattin Aydoğdu
Selahattin Aydoğdu

Oluşumun hızına zaman diyerek; zamanı, zamansızlıkla terbiye edecektim.

Selahattin Aydoğdu
Selahattin Aydoğdu

“Özgürlük mekân ve
mekânla alakalı bir şey değildir,
özgürlük beyinle alakalıdır.”

Selahattin Aydoğdu
Selahattin Aydoğdu

Kapkaranlığın içinde beyaz bir leke büyüyerek belirmeye başladı. İlk başta nokta gibi olan ışık, gittikçe büyüyerek Robin’i kendine doğru çekmeye başladı. Her ne kadar içeriye girme- mek için direndiyse de, artık çok geçti. Vantuz gibi onu yutuyordu. Yutarken de muazzam parlaklıktaki beyaz ışığın içinde geçiyordu. Bir koridordu. Tutunacak hiçbir şey yoktu.

Zaman ile zamansızlığın kesişme noktasıydı. Bir boğaz, derin bir boşluktaydı sanki. Zaman kavramının olmadığı, bir meçhule doğru gidiyordu. Işığın kör edici parlaklığından dolayı gözlerini açamıyordu. Ne zamandan beri bu koridordan geçtiğini bilmiyordu. Bedeni enerjiye dönüşmüştü. Zer- reciklere ayrılan beden, kendini tekrar ifade edebilmek için, bir araya

gelmeye çalışıyordu. Parlak ışıktan oluşan koridorun sonu siyah bir leke gibi görünüyordu. Gittikçe büyüyen siyah leke, parlak ışığı hızla içine alıyordu. Ve parlak ışığın bitişi, siyahın tamamen hâkim olduğu anda, Robin karanlığın içine düştü. Düşerken de yerdeki sert zemini hissetmesiyle beraber kendinden geçip bayıldı. Kendine geldiğinde her taraf

zifiri karanlıktı. Gördüğü karanlık, hayatı boyunca gördü- ğü karanlıklara hiç benzemiyordu. Koca karanlığın içinde tek başına, uçsuz bucaksız çölün ortasında kaybolmuş gibiydi sanki. Eller, gözler olmuştu. Elleriyle bir şeyler aradı; ama bulamadı. Zemini yokladı, sert ve soğuktu. Ayağa kalkmaya çalışırken; başı döndü ve yere yığıl- dı. Uyku ile

uyanıklığın, bilinç ile bilinçsizliğin arasındaki bir yerdey- di. Yaşadıkları rüya mı yoksa gerçek miydi? Bunu bilmiyor, ama rüya olmasını çok istiyordu. Hayatından kesitler beliriyordu gözlerinin önüne. Üniversiteye gittiği ilk gün, okula kayıt, ilk aşkı ve insanların ona bakış tuhaflığı. Herkesin ondan beklediği tıp fakültesine girmeyi çok istemiş, ama

puanları yetmeyince mimarlık fakültesine girmekle yetinmişti. Birinci sınıftan sonra mimarlığı çok sevmiş, “iyi ki tıpta değilim” demişti. Ve hayatını derinden etkileyen ilk ve tek aşkı Cavi- dan. Kızın büyük ihaneti aklına gelince, beynine dayanılmaz ağrılar girdi. Hemen doğruldu. İnsanın gözleri karanlığa belli bir zamandan sonra alışıyordu. Ama bu

karanlık farklı bir karanlık olup; gözleri hiçbir şeyi görmüyordu. Ortamın her yönüyle çok farklı olduğunu hissediyordu. Her şeyin, her maddenin bir kokusu vardı; ama bu mekânın kokusu yoktu. Sanki kimyası da yoktu. Zaman kavramı- nın olmadığı, evrende unutulmuş bir boşluk ya da tampon bölgeydi.

Selahattin Aydoğdu
Selahattin Aydoğdu

“Oluşumun hızına zaman diyoruz
Oluşum olmazsa, zaman yok boyutundadır.’’

Selahattin Aydoğdu
Selahattin Aydoğdu

Bu dünya bir agnos ,bir nihil ve içinde serseri gibi dolaşan ben ...

Agnos=bilinmez ,bilinmezci
Nihil-nihilizm =hiç , hiçlik

Selahattin Aydoğdu
Selahattin Aydoğdu

Açılan kapının tam ortasında spirallaşen girdap, onun irkilmesine neden oldu. Girdabın orta yerindeki karanlık nokta soğuk ve ürkütü- cüydü. Gidip gitmemekte tereddüt etti. Tedirginliği fark eden Arta- tama: “Korkma sadece bir anlığına ölüp-dirileceksin” dedi.

Selahattin Aydoğdu
Selahattin Aydoğdu

“Amacına göre hareket et Neron. Senin amacın nedir? Güç sa-
hibi ve iktidar mı olmak istiyorsun? Yoksa çok ilgi duyduğun sanatçı
kişiliğini mi yaşamak istiyorsun?”
“Güç istiyorum” demişti Neron.
“O zaman annenin dediklerini yapacaksın.”
“Ama hem güçlü, hem de farklı olmak istiyorum.”
“Yani elinde güç bulundurarak, diğer

imparatorlardan farklı ol-
mak istiyorsun, öyle mi?”
“Evet.”
“İktidar ve güç bir hastalıktır. Sen onu değil o seni kendine
benzetecektir. Ve şunu da unutma, iktidar demek sömürü demek,
acımasızlık demek, zulüm demektir. Sen bunları yapabilecek misin?”

Selahattin Aydoğdu
Selahattin Aydoğdu

Uyumakla uyumamak arasında gidip geliyordu .İyi ile kötü ,ruh ile beden gibi ...

Selahattin Aydoğdu
Selahattin Aydoğdu

Ama şöyle bir şey aklına geldi; aşkta yarın olmadığına göre, düş kurmak çıkarcılık değil miydi? O zaman aşkın saflığı nerede kaldı? Aşk karşılıksız değil miydi

Selahattin Aydoğdu
Selahattin Aydoğdu

Oluşumun hızına zaman diyip, zamanı zamansızlıkla terbiye edecektim.