Prof. Dr. Orhan Çeker, şunları söyledi: " Sorunun odağında kim var? Kadın var. Kardeşim sen dekolte giyinirsen bu tür çirkinliklerle karşılaşman sürpriz olmayacaktır. Tahrik ettikten sonra sonucunda şikayet etmen makul değildir."
Erkekler kadınları, seyrederler. Kadınlarsa seyredilișlerini seyrederler. Bu durum, yalnız erkeklerle kadınlar arasındaki ilişkileri değil, kadınların kendileriyle ilişkilerini de belirler. Kadının içindeki gözlemci erkek, gözlenense kadındır. Böylece kadın kendisini bir nesneye -özellikle görsel bir nesneye- seyirlik bir şeye dönüştürmüş olur.
Kadının kendisini örterek tüm bedenini saklaması ve cinsiyetini yok sayması bile onun erkeklerin cemaatinde söz sahibi olmasına izin vermez. Kadın tonlarca örtünun altında saklansa bile erkeğin boyunduruğu altında kalacaktır, çünkü ataerkil düzende kadın aklı değil bedeni yaratanı değil yaratılanı temsil eder.
Kadın hakkında bilinmesi gereken her şeyi erkekler yazdı ve çizdi.
İslam dini kadının vücudunu kontrol etme görevini erkeklere vermiştir. Kadın erkeğin namusunu korumak için kapanmalıdır.
Feminizm, kadınların dünyaya kendi gözleriyle bakmalarını, kendi elleriyle biçim vermelerini ve yaşam biçimlerini kendilerinin seçip özgürce belirlemesini ister.
Yahudi, Hıristiyan ve İslam inanışlarında kadının toplumdaki rolü ve sınırları iyiden iyiye daraltılmıştır. Kendi bedenini erkeğin gözünden saklamasının dini bir gereklilik olduğuna inandırılan kadın, tanrı adına kendini örtülere hapsetmiş ve sosyal hayattan soyutlamıştır.
Toplum Havva’nın tohumlarının tüm kadınlarda bulunduğuna ve bu nedenle tüm kadın ırkının günahkar olduğuna inandırılmaya devam etmiştir.
İbadet konusunda bile erkeğin iznine tabi olan kadının kendi bedenine sahip olması beklenemez.
İyi huylu, anaç kadın figürü çoğunlukla erkeğe hizmet eden ya da topluma verilmek istenen mesajları örnekleyen kurban konumunda betimlenir. Kurban olmayan ve intikam peşinde koşan kadınlar da şirret kalıbına sokulurlar.
