''Nietzsche'nin gözünde insan, anlam arayan yegâne varlık olarak niçin yaşadığını, hangi amaçla var olduğunu ve bu dünyada ne yapması gerektiğini bilmek ister.''
![Adnan Esenyel](images/avatarlar/pexels-simon-migaj-747.png)
''Ona göre Sokrates’ten beri Batı metafiziği yaşamın
değeri söz konusu olduğunda gizli ve örtük bir yaşam-karşıtlığı barındırmıştır.''
![Adnan Esenyel](images/avatarlar/pexels-riccardo-bresciani-307.png)
''1872’de yayımlanan ilk eseri Tragedyanın Doğuşu’ndan başlayarak, 1889’da yayımlanan Putların Alacakaranlığı’na kadar Nietzsche, Sokrates’i temel bir felsefi problem olarak ileri sürmeye devam etmiştir.''
![Adnan Esenyel](images/avatarlar/pexels-simon-migaj-747.png)
Ölüm müydü, ya da zehir miydi, ya da inanç mıydı, ya da kötülük müydü?
Bir şey, o anda onun dilinin bağını çözdü ve o şöyle söyledi: ‘Ah Kriton ben Asklepios’a bir horoz borçluyum’. Bu gülünç ve korkunç ‘son söz’, duymasını bilen kulaklar için şu anlama gelir: ‘Ah Kriton, yaşam bir hastalıktır!’
![Adnan Esenyel](images/avatarlar/pexels-daria-shevtsova-161.png)
Nietzsche’ye göre Sokratik optimizmin çok vahim sonuçları olmuştur.
Varoluşun akıl aracılığıyla mutlak olarak kavranabileceğine ilişkin yönelim ve bu yönelimin de insan mutluluğu ve selameti açısından gerekli olduğuna dair Sokratik söylem; rasyonel şekilde elde edilen hakikatin kutsanmasına ve geri kalan her şeyin sadece ikincil ve düşük düzeyde bir önem
arz etmesine neden olmuştur.
Bunun sonucunda, yaşamın kendisi dahi Sokrates tarafından, metafizik bir hakikat uğruna kurban edilebilecek bir sürece dönüştürülmüştür
![Adnan Esenyel](images/avatarlar/pexels-elijah-o'donnell-4.png)
Demek ki felsefe de diğer tüm etkinlikler gibi ancak nesnesine gidilerek tanımlanabilir haldedir.
![Adnan Esenyel](images/avatarlar/pexels-daria-shevtsova-161.png)
Varlıktan koparılan insan âdeta yurtsuz kalır.
![Adnan Esenyel](images/avatarlar/pexels-elijah-o'donnell-4.png)
Gadamerin'de söylediği gibi insan sadece anladığı şeye aittir.