Fikret Güneş
Fikret Güneş

“Gözün aydın, bir oğlun oldu!” sesi kulağıma geldi. Önümüzdeki karyolada upuzun yatan kadına baktım; yorgundu ama mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Çektiği acıların hiçbir izi yoktu.
Dışarıdaki saldırılarda kadının olmamasında bu acıların büyük etkisi olmalı diye düşündüm o an. Yüzlerce, hatta binlerce erkek yakıyor, yıkıyor, insan kesiyordu. Bu

saldırganların içinde bir tek kadın görmedim. Çünkü kadın, kendinden bir parçayı dünyaya getirmenin, onu büyütmenin ne olduğunu biliyordu. Onu yok etmenin, ona acı vermenin ne olduğunu da biliyordu. Öldürülen her canın arkasında bir anne yüreğinin burkulacağını, yanacağını çok iyi biliyordu.
Neden saldırmadığını, neden öldürmediğini, neden yakıp

yıkmadığını.
Neden sabırlı olduğunu.
Neden yuva yaptığını.
Neden çözümden yana olduğunu, o an anladım.
Yerimden fırlayarak kadının iki elinden tutarak yüzüme getirdim. Öptüm, annemin ellerini öpercesine.
“Bir oğlun oldu!” dedim.
Sessiz bir şekilde uzun uzun bana baktı. Sanki o an beni kucaklayacak gibi geldi bana.
“Teşekkür

ederim!” dedi kadın.
“İsmini umut koyacaktık değil mi?”
Kadın gözlerini bana dikmiş, sanki eşiymişim, kardeşiymişim gibi baktı, evet anlamında göz kapaklarını kapattı.
Ayrıldım.
Yolda giderken umutsuzluğa kapılmamak gerektiğini düşünürken, ünlü şairin dizeleri aklıma geldi.
En güzel çocuk:
Henüz büyümedi.
En güzel

günlerimiz:
Henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
Henüz söylememiş olduğum sözdür…

Katherina Blake
Katherina Blake

Bu aralar ruhum da seksen yaşında birininki kadar yorgundu zaten.

Deniz Aslan
Deniz Aslan

"Şimdi kaderine son nokta koyulacak deselerdi o an kabul ederdim. O kadar ki yorgundu ruhum ve bedenim..."

Elizabeth Ingles
Elizabeth Ingles

Savaşın Norveç’teki ilk perdesinde 1943’te Ekely’de patlayan bir bomba, evinin pencerelerini kırdı ve Munch soğukta hastalanarak 23 Ocak 1944’te hayata veda etti: Seksen yaşındaydı, yorgundu ve artık verecek bir şeyi kalmamıştı.

Naime Erkovan
Naime Erkovan

“ Rahat rahat hareket edebilse de hücresinin kapısını hiç zorlamadı. O kadar yorgundu ki kapı açık tutulsa dahi özgürlüğe tenezzül etmezdi. "