yitiren ile ilgili sözler

Tabii acı çekiyorlar… Ama… hiç olmazsa yaşıyor, gerçek, düşsel olmayan bir hayat yaşıyorlar, çünkü hayat aslında acı demektir. Acısı olmasa zevki de olmazdı; her şey sonu gelmez bir övgü ayinine dönerdi: kutsal, ama sıkıcı…
Ya ben? Ben, hem acı çekiyor, hem yaşamıyorum. Denklemin bilinmeyeni benim. Her şeyin başını sonunu kaybedip sonuçta adını bile

yitiren bir hayaletim…

Yaklaşık 160 yıl önce gücünü yitiren Osmanlı, Batılı yabancılara töz arama ödününü verince, onlar da Anadolu’ya ayak basmışlar. Aramış taramış, doğal kaynakların yerlerini belirlemişler. Bunlardan biri de Soma’nın altında milyonlarca yıldır gönenç içinde evrimini sürdüren kara, yanartaşı diyesi göynük kömürüymüş.
Oymuşlar, çıkartmışlar,

trenlere yükleyip ülkelerine taşımışlar yıllarca. Sonra Atatürk gelmiş,bu sömürüyü durdurmuş. Kendi yeraltı kaynaklarımızı arayıp bulan, çıkaran, üretime sokan kamu işletmelerini kurmuş. Onun döneminde her iş yolunda gitmiş.
Atatürk gidince devrimleri aşınmış, uluslararası sömürü düzeni çarkına girmiş ülkemiz. Özelleştirmeler derken, sonunda Soma

kömür yatağı da üstünde yaşayan güçlü işçilerle birlikte özel işletmelerin boyunduruğuna girmiş.

" Allah'ın kullarına sunduğu ilahi bir ilaçtır.
Bekleyenin sabrı, bekletenin gururu, bulanın sevincidir.
Cazibemizin hikmeti, arzumuzun izahıdır.
Çiçeğin arıya, arının insana verdiği mucizenin kendisidir.
Duyularımızın bağımsız hareket ettiği olağanüstü şekildir.
Ekseriya sebebi mümkün olmayan, doğaüstü saadet avansıdır.

Fısıltıların kalplerdeki derin ve edebi çığlıklarıdır.
Gerçeğin bile acısını unutturan en tesirli devadır.
Hayalsiz varlığını yitiren kalbimizin tek anahtarıdır.
Izdırabın emel uğruna, saadet gibi kabul edilişidir.
İlişkilerin en tehlikelisi, en tahripkarı ve en zevklisidir.
Jürinin bile hükmünden aciz kaldığı zor bir davadır.

Kökleri kalpte bulunan en nadide murat ağacıdır.
Limanı göğüs olan engin ve hırçın denizlerin kendisidir.
Mevsimlerin iklimine tesir edemediği melekler ülkesidir.
Nazla doğan, niyazla büyüyen, vuslatla solan bir çiçektir.
Ortalığı aydınlatan iç dünyamızın yegane feneridir.
Ölümün öldüremediği ölümsüzlük mefhumudur.
Parayla

satılamayan, bedava alınamayan ve kalpten atılamayandır.
Renkli alemlerin ışığı, insan kaderinin dönüm noktasıdır.
Sevginin ölçüye vurulamayacak kadar büyük olanıdır.
Şuurun kalbe iltiması, kalbin ruha hitabıdır.
Tesellinin kar etmediği, sultanların boyun eğdiği yasadır.
Unutmak kelimesinin olmadığı sevgi dilinin lügatidir.
Ülkeleri,

sıra dağları aşarak gelen gönül güvercinidir.
Vezinsiz, kafiyesiz dizelere ruh veren ilham pınarıdır.
Yaratıcılığın sırrı ve manası, yükselmemizin sebebidir.
Zirvesinden dünyanın bambaşka görüldüğü elmas dağıdır. "