' Reinaud çalışmalarının birisinde, bilimler tarihinin bütünlüğünü veciz bir şekilde ifade eden şu düşünceye ulaşmıştı: "Rastlantı, tekniklerin ve sanatların ilerlemesinde çok büyük bir rol oynamaz. İnsanlık bütün keşiflerinde istikrarlı bir şekilde ileriye doğru, birdenbire bir sıçrayışla değil, adım adım hareket eder. Her zaman aynı hızla ilerlemez,
fakat hareket süreğendir. İnsan icat etmez, sonuçlar çıkarır. Mesela insan bilgisinin bir alanını ele alalım: bu alanın tarihi, yani ilerleme tarihi aralıksız bir zincir oluşturur. Olgular tarihi bize bu zincirin parçalarını verir ve bizim görevimiz, kaybolan halkaları her bir parçayı bir diğerine eklemek için yeniden bulmaktır." '
Tess iki avucunu göğsü hizasında birleştirip Hindistan usulü selam verir gibi yaptı.
Anlamı, senin içindeki en yüce ve en yüksek şeylere saygı duyuyorum.
Yaşam sana ondan istediğin şeyi verir . O seni her zaman dinler .
Herkes kendisi hakkında kendisi karar verir ve kendini en iyi aldatabilen, herkesten daha neşeli yaşar.
''Ey yolcu! Nefsin seni meşgul etmeden, sen nefsini bir işle meşgul etmelisin. Meşguliyetlerin en hayırlısı, dilinin ve kalbinin Allah'ın zikriyle uğraşmasıdır. Marifetullaha bununla erilir. Zira marifet ilmi, diri ve ölmeyecek olan Hak'tan alınır. Allahu Teâlâ, ârif kuluna sırrında öyle bir ayna verir ki, o ne zaman ona bakarsa onda Rab Teâlâ'yı görür.''
Cenab-ı Hakk bir kulunu doğru yola getirmeyi dilerse kerem ve iyiliğinden cezbe verir ya da razı olduğu işler yaptırır; bundan da yine cezbe doğar.
"...Kendi kendine sor, İslam, Kral Ailelerinin lüks saraylarda yaşamalarına ve ticaret şirketlerini paylaşmalarına izin verir mi?"