Jerry D. Moore
Jerry D. Moore

Taylor belirli toplumları ancak jest ve mimiklerin yardımıyla konuşabilen veya gündelik faaliyetlerini yerine getire bilen henüz tamamlanmamış bir dile sahip olarak tasvir eder.

Ayşegül Kars Kaynar
Ayşegül Kars Kaynar

"Sermaye, içine sızdığı tüm toplumlara mekânsal belirlenimleri taşımak ve toplumları bu mekânsal ilişkiler temelinde dönüştürmek zorundadır. Sermayeyi ortaya çıkaran bu belirlenimlerin ilki kapitalist toprak/yer mülkiyeti, ikincisi teritoryal ya da mekânda sabitlenmiş devlettir."

Liberal Düşünce Dergisi
Liberal Düşünce Dergisi

İmperyal toplumlar farklı milletleri, cemaatleri ve hatta dinleri barındıran yapılardır. Toplumları büyük, muazzam vs. yapan şey işte bu imperyalitedir. Örneğin imperyal toplumlar veya imparatorluklar yıkılmazlar ama parçalanabilir. Bu dünyanın veya tarihin sonu değildir, yeniden toplanırlar, çünkü birbirlerini inkar etmezler.

Mehmet Şentürk
Mehmet Şentürk

"Yalnızlık paylaştıkça artar ve en nihayetinde toplumları meydana getirir.”

Hilal Erkan
Hilal Erkan

Batı’nın jeopolitik yer adlarından başlayarak kendini evrensel ve merkezi norm olarak kurmasına, kendi dışında kalan toplumları ikincilleştirmesine, diğer bir deyişle kültürel hegemonyasını öteki dediği kültür üzerinde kurmasına olanak tanıyan, Oryantalizmin söylemsel ekonomisidir

Emine Çakmak Kılıçaslan
Emine Çakmak Kılıçaslan

Yunan'da bireylerin ya da toplulukların bir konuda inandırılması için yapılan iletişim, akla ve mantığa uygun güzel konuşma, ikna edici konuşma olarak bilinen "retoriksel" konuşma şeklinde yapılırdı. Retoriksel konuşma, hiçbir zaman içi boş yalan karşı tarafı kandırmaya yönelik konuşma olarak alınmamış; tersine ünlü politikacıların toplumları ikna etmedeki

güçleri olarak tanımlanmıştır. Retoriksel konuşmada konuşmacı izleyici ya da seyirci kitlesinin nabzını tutarak, onu ikna etmek için konuşur. Yaklaşımlarda istatistiksel veriler yerine, onun yabancısı olmadığı yaklaşımlardan, örneklerden yola çıkar".

Reyhan Ünal Çınar
Reyhan Ünal Çınar

Anlık olarak alınan haberler, bilgiler yine anlık olarak değişen akış içinde kaybolup gitmektedir. Bu açıdan iktidardan bağımsız gibi görünmesi yanılsaması yaratılan medya, iktidarın toplumun olmayan düşünceleri toplumun kendi düşüncesi olarak kabul ettirilmesi bakımından önemli bir işleve sahip. Medya çoğu kez toplumsal zihniyeti, iktidarın ideolojisine göre

biçimlendirmekte, böylece iktidarlar toplumları kontrol altında tutabilmektedirler. Dolayısıyla bize ait olduğunu düşündüğümüz bireysel belleğimiz esasında yaşadığımız toplulukla kolektif bir biçimde hatırlayıp unutmaya imkân verir. Dış müdahaleye açık olan, hatta aslında dış müdahaleyle oluşan belleğimiz, kimlerle ve nasıl yetiştiğimizle, çevreyle

girdiğimiz etkileşimimizle yakından ilgili olduğundan farklı hatırlıyoruz. Bu noktada bireyin tamamen etkisiz kaldığı bir belleksel süreçten elbette söz ediyor değilim. Zira böyle bir iddiada bulunduğum takdirde, kolektif bir güç olarak belleğin bir direniş aracı olma potansiyelini reddetmiş olurum.

Speros Vryonis
Speros Vryonis

Selçuk prenslerinin önündeki büyük sorun kendilerini yağma ile geçinen, sürülerine otlak arayan göçer aşiret reislerinden, yerleşik ve uygar Orta Doğu toplumunun hükümdarlarına dönüştürmekti. Tuğrul'un önünde iki seçenek vardı. Ya Türkmenlerin yerleşik toplulukları yağmalamalarına izin verilecekti ya da yerleşik toplumları göçerlerin yağmasından koruyacaktı.

Tuğrul ikinci seçeneği seçti ve Türkmen aşiretlerini batıya Ermenistan, Gürcistan ve Bizans gibi Hristiyan devletlerin sınırlarını yağmalamaya yolladı.

Herwig Wolfram
Herwig Wolfram

Kabile toplumları “onur” ve “kan davası”na dayalı kahramanlık tutkusundan beslenirler. Savaş normal durumdur, barış ancak anlaşmalarla sağlanır. Dolayısıyla böyle bir toplumda kalıcı bir iç barış durumdan bahsetmek mümkün olmadığı gibi bunun dışarıya yönelik olmasını beklemek de gerçekçi olmaz.