Dersimliler gittikleri her yeri kendilerine bir vatan yapar, ancak esas olarak kurdukları vatanı olan Dersimi de birlikte her yere taşıyacak bir yapıda kendileriyle taşırlar.
Gün ağardı,
Yol alma vakti.
Bazı yollar ayrılığa bazılarıysa
Kavuşmaya taşıyacak bizi.
Dönebilmek ne mümkün!
Şaşırtan; Sisam’da olan depremin 78 km ötede, Bayraklı’da Manavkuyu’da Karadeniz öreği (mimarisi) ile yapıları göçertmesiydi. Yapının ağırlığını taşıyacak sağlam toprağın derinliği 86 ile 98 metre arasıydı. İlk 12 metrede açıkça çamur gibi gevşek, ıslak, sulu çökel vardı.
Bir hikaye getirdinse bir hikaye taşıyacak gücü de getirdin bana.
Kösem Sultan bir Rum rahibinin kızı idi. İsmi Anastasya’ydı ancak, ona Nasya derlerdi. Nasya küçük yaşta babasını kaybetmiş ve öksüz kalmıştı. Bosna Beylerbeyi’nin bir şekilde eline geçmiş ve Beylerbeyi ise onu Darüssaade Ağasına hediye olarak vermiş ve nihayet oda onu I.Ahmet’in haremine sokmuştu. Saraya geldiğinde 15 yaşlarında idi. Güzel, tatlı bir yüze
sahip, düzgün fizikli ve gururlu bir yapıya sahipti. Harem dairesine alındıktan sonra Türk – İslam gelenek ve göreneklerine ve Osmanlı Devlet adabına göre yetiştirilmiş ve gerçek adı olan Anastasya ismi yerine kendisine Mahpeyker adı verildi. Yani Rum kızı Nasya, Osmanlı Haremi’ne girdikten sonra Türk ve Müslüman Mahpeyker oldu.
Altınay, Kadınlar… s. 76
Mahpeyker, daha genç kızlığında istikbalini düşünmüş olacak ki, hareme alındığı ilk günden beri dikkatli, itaatli, akıllı bir kız imajı çizmiş ve haremin kalfa ve usta denilen tecrübeli, kıdemli cariyeleri tarafından beğenilmişti. Beğendikleri bu cariyeyi en iyi şekilde yetiştirmeye karar veren sarayın kıdemli cariyeleri onu padişah için hazırlanan has cariyeler
sınıfına almıştı. Handan Valide Sultan’ın da olurunu alan harem dairesi içerisinde yönetici eliti oluşturan “hazinedar” denilen ve haremde beylerbeyi ve hatta vezir derecesindeki tecrübeli kadınlar, zekâsına, bilgi ve becerilerine, güzelliğine ve hünerlerine güvendikleri Mahpeyker’i genç padişaha eş olarak sunmuşlardı. Mahpeyker Sultan güzelden ziyade ince, zarif,
nezaket kurallarını bilen ve kendini sevdiren bir kadın olarak tanınmıştı. Kendini sevdirme özelliğinden olsa gerek ki, Sultan I.Ahmet’ in kalbini çalmayı başarmış ve onu etkilemişti. Sultan Ahmet’de kendisini etkileyen bu hasekisine Kösem lakabını vermişti. Kösem adı: Dövüştürülmeye alıştırılmış iri koç veya teke. Sürünün önünde giderek kılavuzluk eden
koç, sürü kılavuzu. Yol gösterici, kılavuz, cesur, atak, serbest manalarını taşımaktadır. Sultan Ahmet, bu manaları taşıyan ve haremde en önde giden, harem kadınlarını peşinde sürükleyen, cesaretli, atak bir kadın olarak Hasekisi Mahpeyker’e bu ismi vermişti. Bundan sonraki süreçte ondan Kösem Sultan olarak bahsedilir. Sultan Ahmet, hasekisine öyle bir lakap vermişti
ki, Mahpeyker’in içinde ki öbür kadını dışarı çıkaracaktı. Saltanat hırsı ve ihtirası ile yanan bir kadına öncü lakabını vermek, onun yolunu açmak, onun yaptıklarını meşrulaştırmak demekti. Kösem Sultan tabi ki bu ismi layığı ile taşıyacak ve bu adın anlamlarını boşa çıkartmayacaktı.
Öztuna, Üç Haseki Sultan s. 80, 82
Uluçay,', Padişahların
Kadınları… s. 48
Peırce’ın aktarmasına göre, Venedik elçisi Simon Contarini 1612‘de Kösem Sultan’ı: Güzel, kurnaz ve pek çok yetenekleri olan ve padişahın çok sevdiği ve devamlı yanında görmek istediği gözdesi olarak tanımlar. Yine bir Venedik elçisi olan 1616‘da Cristoforo Valier, Kösem Sultan hakkında; padişahın en yakını ve çok sevdiği hasekisi
olmasına rağmen akıllıca davranarak padişahla devlet meseleleri üzerine çok sık konuşmayan ve bu konuda ihtiyatlı davranan bir kadın sultan olarak bahseder. Kösem‘in bu ihtiyatlı tutumu, Sultan Ahmet‘in hâkimiyetine bir kadın müdahalesi istememesi ve eğer kendisinin böyle bir müdahalede bulunursa padişahın hoşnutsuzluğuna neden olacağını düşünmesinden
kaynaklanmıştı. Ancak yine de Kösem Sultan iktidar hırsından vazgeçmeyecek ve bu arzusunu gerçekleştirmek için çalışacaktı. Bunun içinde kendisine Safiye Sultan’ı örnek almıştı.
Peırce, s. 141
Safiye Sultan hareme girdiği ilk günden beri kayınvalidesinin kayınvalidesi Hürrem Sultan’ı araştırmaya, onun hakkında bilgiler edinmeye başlamıştı. Hatta onu
kendine örnek dahi almış, onun izinden giderek entrikalarla dolu bir hayat sürmüştü. Şimdi Safiye Sultan örnek almayacak, örnek alınacaktı. Mehpeyker Sultan’ da hareme girdiği ilk günden beri Safiye Valide’nin davranışlarını ve hareketlerini takip etmiş, görebildiği ölçüde onu incelemişti. Safiye Sultan’ın büyük nüfuzu, dokunulmaz iktidarı, muhteşem serveti
Mahpeyker’i büyülemişti. Kararını verdi: Oda kayınvalidesinin kayınvalidesi yani Safiye Valide Sultan gibi olacaktı. Safiye Sultan’da kayınvalidesinin kayınvalidesi Hürrem’i örnek almamışmıydı? Safiye Sultan, Hürrem’i görme şansını bulamamış sadece tarih kitaplarından onu tanıyabilmişti. Ancak, Mahpeyker Kösem Sultan’ın, Safiye Valideyi yakından görebilme ve
onu inceleyebilme şansı vardı. Oda Safiye Valide Sultan gibi haremde çok çalışacak, kocasının biricik gözdesi olmak için çaba gösterecek ve bu amacına ulaşıncaya kadar gaflet uykusuna dalmayacaktı.
Öztuna, Üç Haseki Sultan s. 81, 82
Kösem Sultan kocası Sultan Ahmet’in gönlünü çalmayı başarmış ve I.Ahmet onun bu taze güzelliğinden oldukça etkilenmişti.
Ancak Kösem Sultan’ın bu öne çıkışı diğer kadınların başta Mahfiruz Sultan olmak üzere onu kıskanmasına yol açtı. Fakat diğer kadınlar Kösem Sultan’ın güzelliğinin, zarafetinin ve zekâsının önüne geçemiyorlar ve ona üstünlük kuramıyorlardı. I.Ahmet, Kösem’in güzelliği ve zarafeti karşısında onu mücevherlere, yakutlara boğuyordu.
Altınay,
Kadınlar… s. 76, 77
Şöyle bir olay olmuştu: Kömür geldi apartmana, bilmem kaç ton. Kapıcı aşağı taşıyacak dediler onları, tek başına. Çok zor. Tesadüf, iki abim bizde kalıyordu o günlerde. Tatil diye İstanbul'a gelmişlerdi. Aşağı indiler, yardım ettiler adama iki gün boyunca. Abilerim döndükten sonra kapıcı eşime, "Cevad'ın abileri Yugoslavya'da kapıcılık mı yapıyorlar? " diye
sormuş. Eşim de, "Ne kapıcılığı! Bizde öyle bir şey yok. Onlar sana yardım etmek için indiler," demiş. Şaşırmış adam.
"Bence cehalet Tanrı'nın lanetidir, bilgi ise bizi bizleri cennete taşıyacak kanattır. "