Jeanne S. Zechmeister
Jeanne S. Zechmeister

"Bir araştırmacı gibi düşünmek" davranışın ve zihinsel süreçlerin one sürülen nedenleri hakkında, bu nedenler yayımlanmış bilimsel bulgulara dayansa bile, kuşkucu olmak demektir.

Alberto A. Martinez
Alberto A. Martinez

"Mevcut matematiksel hesapların henüz gözlemlenmemiş olan fiziksel yapılar ve süreçlerin tam ve kesin tanımlarını zaten ortaya koyduğunu varsaymış oluruz ve bu durumun daha ayrıntılı fiziksel araştırmaları engelleme olasılığı yüksektir."

Cihad Kısa
Cihad Kısa

Psişe fiziksel süreçlerin bir yan ürünü değildir. O bölünmez bir bütün olarak hiçbir şeye ihtiyaç duymadan işleyen bir düzendir. Duyular aracılığıyla dışarıdan aldığı uyaranları tüketerek psişik enerjiye dönüştürmektedir. Jung buns libido demektedir.

Ayhan Sülün
Ayhan Sülün

Bilinçli şekilde yapmakta zorlanacağımız bir tasarım, bilinçsiz tesadüfi süreçlerin eseri nasıl olabilir?

Kurtuluş Dinçer
Kurtuluş Dinçer

Tarihselci bilim felsefesi veya antipozitivizm temsilcilerinden Droysen ve Dilthey, açıklama ile anlama arasında önemli bir ayrım yaparlar. Bu ayrıma göre açıklama, doğa bilimlerinin kavramıdır, doğal süreçlerin neden-sonuç bağlantılarıyla ilgilidir. Anlama ise tarihsel, tinsel dünyayı inceleyen bilimlerin kavramıdır. Dilthey bu bilimlere "tin bilimleri" adını verir.

Tarihselci bilim felsefecilerine göre, anlamada bir psikolojik boyut vardır ki, açıklamada bulunmaz; bu boyut duygudaşlık boyutudur. Doğa olaylarını anlarken onlarla duygudaşlık kurmamız gerekmez ama anlama, insan eylemlerini yorumlamak için onlarla duygudaşlık kurmamızı gerektirir.

Süleyman Turan
Süleyman Turan

Klasik çağlarda geleneksel dinlerden mezhepler doğarken, post-modern çağda seküler süreçlerin etkisiyle yeni dini hareketler ortaya çıkmaktadır.

Maurice Cornforth
Maurice Cornforth

Bu yüzden şeyleri soyut bir halde, kendi koşullarından, başka şeylerle ilişki ve etki ılişkisi içine girişinden ve çıkışından ayrı olarak ele aldığımızda bu yanlış düşünüş tarzına çok düşeriz. Yine de şeyleri soyut olarak varoluşlarını ve yokloluşlarını, başka şeylerle ilişki ve karşılıklı etkileri içinde değil de, koşullarından ayrı olarak ele

alıp, çoğu zaman yanlış düşünürüz. Bu metafizik düşünme yoludur.
Buna karşıt olarak diyalektiğin anlamı, her zaman için şeyleri meydana getiren süreçleri ve bu süreçlerin yer aldıkları koşullar ortamını hesaba katmaktır.

H. Şule Albayrak
H. Şule Albayrak

Yaratma ve takdir etme konusunda tek otorite olan Rabbimizin bizden istediği herkesin kendisine takdir edilen cinsiyetinden mesut, memnun bir hayat yaşamasıdır. Bunu başarmak için özellikle kadının varlığını, yeteneklerini, özelliklerini ikinci plana çeken süreçlerin değil destekçisi, karşısında olmak, bunlarla mücadele etmek, Kur'ân'a gönül veren, hayatını onun

ilkelerinin cari olması için çalışmaya vakfeden mümin boynunun borcudur.

Fuat Tosun
Fuat Tosun

Çocuklar, erkek ya da kız olsun fark etmez, toplumun bir üyesi olmaları nedeniyle erkekler üzerine yapılan menfi propagandadan etkilenirler.
İlk bölümde kısaca değindiğimiz üzere 6284 sayılı yasanın 16/3 maddesi ile özel olarak görevlendirilen televizyon ve radyolar, kadınların ve çocukların durmaksızın devam eden bir
şiddetin kurbanı olduğu algısını

besliyor.
Devletin, şiddetin mağdurunun kadınlar, failinin erkekler olduğuna dair ön yargısı, hukuki süreçlerin dışında çocukların babaları hakkındaki değerlendirmelerini de etkilemektedir. Aile Bakanlığının 183 ihbar hattı için yayınladığı propa-
ganda filmindeki cümlelere dikkat ettiniz mi?
Masanın altına korkuyla saklanmış bir kız çocuğunun

obje olarak kullanıldığı bu tanıtım filmi, tam olarak şöyle son buluyor; “Alo 183; Aile, kadın, çocuk, yaşlı ve engelli destek hattı.
Çözümü yalnız aramayın! 183’ü arayın.(11)
Bu kamu spotu ile karşılaşan bir çocuk babasını ve annesini belleğinde nasıl konumlandırır? Üzerinde düşünmek gerekmez mi?
Çocuklar toplumun bir parçasıdır ve tüm

bireyler gibi propagandalardan etkilenirler. Bizzat kamu spotlarında bile şiddetin hedefinde annesi ve kendisi olduğunu gören çocuk için baba, kendisini koruması gereken bir varlık haline gelmiş olmuyor mu?
Diğer tarafından kadına şiddet propagandasının tüm şiddetiyle devam ettiğini düşündüğümüzde, çocuğun gözünde annesi, korunması gereken bir varlık olarak yer

etmez mi?
Kitabın önceki bölümlerinde değindiğimiz üzere, aile içi şiddet sonucunda erkekler, kadınlara yakın sayılarda öldürülmekte. Anneler, çocuklarını babalardan tam 5,4 kat daha fazla öldürmekte. Cinayet dışında kalan aile içi çocuğa şiddet ra-
kamlarında da kadınlar önde...
Normal şartlarda çocukların babalarından çok annelerinden

korkmaları gerekiyor ama kamuoyu algısı tam aksi durumda. Üstelik, Devlet destekli kamu spotları da bu algıyı destekliyor.
Peki, düşünelim o zaman...
Burada sizce de bir mantık hatası yok mu?
Dileğimiz, çocukların şiddetten korunmasında farkındalığı artırmak için desteklenen kamu spotlarının başarılı olmamasıdır. Zira başarılı olmaları,

çocukları en çok şiddet gördükleri annelerine yönlendirmiş olacak!
İroni gibi görünüyor ama değil. Maalesef yalın gerçek bu!
Son bir soru sorarak bu bölümü noktalayabiliriz artık.
Devlet, 6284 destekli kamu spotları eliyle EYS için uygun zemin hazırladığının farkında mı acaba?