Azizim bu ne fedakarlık! Ben bir insanda bu kadar iyilik bulunabileceğine inanayım mı? Belki başka zaman inanırdım. Fakat bugün. Bugün inanmak mümkün mü? Bir insan bir insana kötülükten başka ne yapabilir? Kimi kandırıyoruz? Bana öyle riyakar gözlerle bakmayın Masum tavırlar beni deli ediyor. Ben de sizin gibi masum suratlar almasını bilirdim. Ama bu suratın arkasında ne
saklı olduğunu da biliyorum. İnsan dedikleri mahlukun bütün çirkef taraflarını artık gördüm. Burun buruna nefesini koklayarak gördüm.
Azizim bu ne fedakarlık!.. Ben bir insanda bu kadar iyilik bulunabileceğine inanayım mı? Belki başka zaman inanırdım... Fakat bugün... Bugün inanmak mümkün mü? Bir insan bir insana kötülükten başka ne yapabilir? Kimi kandırıyoruz? Bana öyle riyakar gözlerle bakmayın! Masum tavırlar beni deli ediyor. Ben de sizin gibi masum suratlar almasını bilirdim... Ama bu suratın
arkasında ne saklı olduğunu da biliyorum. İnsan dedikleri mahlukun bütün çirkef taraflarını artık gördüm. Burun buruna nefesini koklayarak gördüm. Hiçbir evliya benim karşımda maskesini muhafaza edemez.
"Azizim bu ne fedakarlık ! Ben bir insanda bu kadar iyilik bulunabileceğine inanayım mı ? Belki başka zaman inanırdım...Fakat bugün... Bugün inanmak mümkün mü ?
Bir insan bir insana kötülükten başka ne yapabilir ? Kimi kandırıyoruz ?
Bana öyle riyakar gözlerle bakmayın !
Masum tavırlar beni deli ediyor. Ben de sizin gibi masum suratlar almasını
bilirdim...
Ama bu suratın arkasında ne saklı olduğunu da biliyorum.
İnsan dedikleri mahlukun bütün çirkef taraflarını artık gördüm."
"Eskiden suratlar görünür, maskeler görünmezdi.
Şimdi suratlar, maskelerden görünmüyor.
Her şey çok net aslında,
eskinin maskeli yüzleri bugün yüzsüz maskeler oldu."
Bugüne kadar hiç kendim olamamıştım. Halbuki her şey olmuştum, başarılı idim bir sürü şey olmakta, fakat bir türlü kendim olamıyordum. Aynayı kendime çeviremiyordum, hep başka suratlar taşıyordum yüzümde. Kim ne görmek isterse ona bürünüyordum hızlıca. Sanki onların istediği gibi olmazsam her şey kötü olacakmış gibi geliyordu. İçimden geldiği gibi
davranmanın beni -yaşayan en- aciz biri yapacağını zannediyordum. Ne denilirse pek iyi dinlerdim, çünkü bir kılığa bürünmenin ilk şartı her şeyi ve herkesi dikkatlice dinlemekti. Bütün olanları duymalı ve ona göre bir hale girilmeliydi. Ben de öyle yapıyordum işte, etrafımı iyi bir şekilde dinliyordum. Dinlerken de seyrediyordum, çünkü yalnız duymak yetmiyordu, role
bürünmek için pür dikkat seyretmek de gerekiyordu. Sonrasında bu parçaları birleştirmek kalıyordu geriye, eksik kalan ne varsa tamamlamak lazımdı sonuçta. Yıllardan beri öyle kavradım ki yapmam gerekenleri, artık zorlanmıyorum bile.
Sevgili Gillette, Bir erkeğin alabileceği en iyi şey olduğun zamanları hatırlıyor musun? Sen bir erkeğin alabileceği en iyi şeyin bebek poposu kadar yumuşak suratlar olduğuna karar vermeden önce?