Bir noktaya kadar stabil olacağı düşünülen hayat, beklenmedik gelişmelerin ardından değişebiliyor.
Neyin arkasından, nasıl bir şeklin geleceğini kestirmek güç bu yüzden, yarınları satın almamalı bugünden.
Dayatılan şartlara karşı stabil bir bağımlılığı olanların maraba performansı süperdi,
Esir performansı veya profesyonel maraba performansı ile aynıydı,
Feodal kalıntının günümüze taşınmış modern kılıflı şekliydi.
Karşıydı bu satırlar bu kişiliğinin şifrelerini krallarına kırdıran haksız baskısına,
Ticari ve insani ahlaki
yoksunluğun su yüzüne vuracak kadar kulaç atmasına karşıydı,
Bu satırlar hak doğruyorlardı kişiliğini başkalarının ayakaltına asan,
Yetki ve makam kılıcına sığınmış hak kesen satırlar.
Soyulduğu hâlde hâline gülenler, sanki hırsızdan bir şey çalmış gibiydiler,
Boş yere üzülenler, mücadele edemeyenler, kendi kendilerini
soyduruyorlardı.
Koydukları kurallara uyanlara duygusal iniş çıkışların neticesi psikolojik nevroza dönüşüp çektirerek,
Hayal gücü geniş, artistik ve entelektüel yönleri güçlü olanların değeri hiçe sayılarak,
Görsel güzelliğin vitrinlerde kullanılarak sömürüldüğü bu makyajlı vahşi düzende,
Dizenin düzenine dizilenlerin sıra oldukları
hâlleri ortadayken,
Sürdürülebilir raporlarında da örgütlü konu ediliyordu algı değişikliği sözde insanlık,
Deforme bir deformasyona yol açıyordu asıl maraba olmuşların omzu düşük performansı.
Mazoşizm, büyük Öteki'yle özne arasındaki bir ilişkidir. Lacan şunu söyler: Mazoşistin hedefi Tanrı'nın kaygısıdır. Eğer aranılan şey Tanrı'nın kaygısı ise bu, mazoşistin -Lacan'ın arzu nesnesiyle özdeşleşmiş olarak tanımladığı- kendi konumu hakkındaki bir şeyle ilgilidir. Birisi arzu nesnesiyle özdeşleşiyorsa, nesne zaten kendinde olduğu için nesneyi başka
bir yerde aramak söz konusu değildir. Dolayısıyla, eğer bu konuma ulaşırsak, stabil olma anlamında iyi bir konumdayız demektir. Bu konumda aranan şey Tanrı'nın kaygısıdır ve bir kişiyi bu konumdan çıkarmak çok zordur.
Oysa insan, savaşmaktan korkardı en çok. Bunu belli etmezdik ama, korktuğumuzu söyleyemezdik kimseye. Lakin her şey ortada değil miydi? Kurallar koyup sınırlar çizip kendi varlığını korumak üzere geri kalan her şeyi yok etmeye hazır, korkusuz görünen ama aslında korkuyu su gibi içen; korkuyla beslenen bir avuç bakteriydik biz. Bir bakteri. Ve tüm stabil canlılar gibi, su ve
güneş lazımdı. Suyumuz korku, peki güneşimiz?
Dünya'nın yaşamla dolup taşmasına olanak sağlayan dört kilit özellik vardır. En önemlisi sıvı suyun yaygın biçimde bulunmasıdır... İkinci temel özellikse metabolizma için enerjiye sahip olmaktır... Yaşamı olanaklı kılan üçüncü özellik ise temel kimyasal elementlerin yenilenebilir bir stoğunun olmasıdır... Yaşam için temel önem taşıyabilecek dördüncü özellik
ise katılar, sıvılar ve gazlar için arayüzlerin varlığıdır. Karada veya okyanus yüzeyi gibi stabil bir arayüzde yaşamak avantajlıdır. Jüpiter gibi sabit bir yüzeye sahip olmayan bir gaz devinde yaşamın var olmasının zorluğunun nedeni budur.
"Nitekim ruh durumları (état dʼâme) değişimden kopsalar ruhun süresi de artık akmayacaktır. Sözgelimi dışımızdaki en stabil nesnelerden biriyle olan görsel iletişimimizi esas alalım; onu algılayışımız hiçbir zaman ilk andaki algılayışımızın aynısı kalmayacaktır. Onu izlediğimiz süre-ç içerisinde devamlı akış durumu nesne hakkındaki algımızı da sürekli
yenileyecek/değiştirecektir."
İnsanlık olarak hangi yaradılış, varoluş mitine inanırsak inanalım, değişmeyen tek şeyin evrenin enerjiden, çok çeşitli enerjiden oluştuğu gerçeğidir. Yaşadığımız bu dünyada pek çok çeşit enerji haline dönüşüyoruz. Stabil mutluluk veya stabil mutsuzluk diye bir şey yoktur. Enerji dönüşümü sürekli olmakla beraber, bizler bu enerji dönüşümlerini en derin
benliğimizle yaşayıp ruhumuzu şekillendiriyoruz. Kimi zaman ihanete uğruyoruz, kimi zaman bir şeylere rest çekiyoruz. Hayatlarımıza aldığımız kişilerin de enerjilerinden etkileniyoruz. Karşılıklı enerji alışverişi yani... Enerjimizi neye yönlendirirsek kendimiz de o oluruz. Doğru yere ve şekle dönüştürdüğümüz vakit, hayattan aldığımız tat artacak ve
etrafımızdaki insanların enerji kirliliklerinden daha az etkileneceğiz. Enerjisini müziğe yönlendirmiş bir insan, dünyanın en iyi müzisyeni olabilir ya da kendini resim yapmaya adayan biri, dünyanın en iyi ressamı olabilir. Yapılan iş ne olursa olsun onunla enerji bütünlüğü kurmak, kişinin zihinsel sağlığını koruduğu gibi onu bir üst bilinç düzeyine çıkartacaktır.
Enigma içinden ve dışından oluşan kısa devreler vasıtası ile akım
hızla ileri ve geri akmakta ve stabil bir duruma ulaşmaktadır.
...Dolayısıyla, jeopolitik güçler dengesinin bilinen mekanlar üzerindeki stabil durumu, keşiflerin hemen sonrasında bozulmuş, okyanusların, güney yarımkürenin, yeni kıtaların devreye girdiği farklı bir düzen ortaya çıkmıştır.