Sezgisel yeme yiyecekler, akıl ve bedenle sağlıklı bir ilişki yaratmakla ilgilidir. Kilo verme çabasıyla ilgili değildir. Halk sağlığı politikalarının sağlığa ve sağlıklı davranışa odaklanmasının zamanı gelmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihî hinterlandından beslenerek kendi insanına ve çevresindeki insanlara da müreffeh bir yaşam sunabilmesi siyaset, sermaye ve kültür politikalarının birlikteliğinden geçmektedir. Kültürsüz bir ekonomi, siyaset veya bütün olarak devlet organizasyonu elbette düşünülemez. Bu durum kimlikli bir toplum ve o toplumun yarınları için de geçerlidir.
''sanayi politikalarının tasarım ve uygulanmasını devlet tek başına başaramaz.bir yandan geniş halk kesimlerinin görüş birliğinin sağlanması; diğer yandan ise sanayi politikasının sadece sanayi şirketlerini değil, tüm sanayi katmanını hedeflemesi gerekmektedir.yani kaliteli sınai müteşebbişlerin, sınai şirket ve çalışanlarının ve sanayi finansmanının
geliştirilmesi gerekmektedir.ihracata dönük sağlam bir sanayi katmanı ar-ge ve yenilikçilik desteklerinin de etkin hale gelmesini sağlayacaktır.''
Amerika dünya para sistemini kontrol etme uğruna uyguladığı finansal politikalarının sonunda kurbanı oldu. Dış borcu o kadar büyük boyutlara ulaştı ki artık kendisinin çıkarları ile askeri müdahalesinin giderlerini yükleyebileceği bir ülke ortada yoksa Amerika'nın ciddi bir dünya polisi rolünü oynaması olanaksız gözüküyor. Bu da Amerika'yı gittikçe dünyanın
merkezi olmaktan uzaklaştırıyor.
Louge, İskandinav ülkeleri için en büyük tehdidin çok başarılı olmaları olduğunu; zira toplumsal sorunların bu seviyeye kadar düşürülmesinin insanların refah devleti politikalarının önemini unutmalarına neden olabileceğine inanmaktadır.
Eğitim bir milleti inşa eden yapı taşlarından biridir. Çalışan bir eğitim sistemi olmadan ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme düşünülemez. Aynı şekilde, eğitim sektöründe anlamlı bir büyümeye sıkı bir şekilde bağlı olmayan milli kalkınma politikalarının başarıya ulaşması beklenemez. (Sayfa 7)
Evanjelist ve Kabalistlere göre kurulacak "Tanrı İmparatorluğu"ndan önceki son seferde fethedilecek ülke Edom, yani Anadolu'dur. Hekaza Evanjelistler çok çok kutsal sayılan yedi adet "inayet dönemi" kilisesinin tamamı Ege bölgemizde yer almaktadır.
Efes Kilisesi, İzmir Kilisesi, Tiyatira Kilisesi(Akhisar), Sart Kilisesi(Salihli), Filadelfiya Kilisesi(Alaşehir) ve Leodikya
Kilisesi(Pamukkale).
Türkiye, Evanjelist- Kabalist neo-Batı politikalarının öncelikli tehdidi altındadır.
Balkan Harplerinin nedenlerini kısaca şöyle sıralayabiliriz:
1- Fransız İhtilali'nin doğurduğu fikir akımlarının etkisi.
2- Başta Rusya olmak üzere Avrupa devletlerinin Balkan uluslarını kışkırtmaları.
3- Haçlı dünyasının Osmanlı Devleti'ni Balkanlar'dan atmak istemesi.
4- Balkan devletlerinin sınırlarını genişletmek
istemeleri.
5- Osmanlı Devleti'nin Trablusgarp Savaşı'ndaki başarısızlığının ve hükümetin yanlış politikalarının Balkan uluslarını cesaretlendirmesi.
6- Osmanlı-Alman yakınlaşmasını tehlikeli bulan İngiltere'nin Estonya'nın başkenti Reval'de yapılan Reval Görüşmeleri'nde (1908) Rusya'yı Balkan politikası ve Boğazlar konusunda desteklemesi ve
Rusların Balkan milletlerini kışkırtması.
7- Balkanlar'daki küçük devletlerin Osmanlı'dan pay kaparak milli birliklerini sağlama isteği.
Benzer şekilde KGB eski görevlisi Yuriy Modin’in hatıraları da Stalin’in 1945 yılında yarım kalan “boğazlar takıntısından” vazgeçmediğini ve sürekli ABD’nin bu meselede nabzını tutarak Türk Boğazlarını ele geçirme fırsatı kolladığını göstermektedir. Modin, Stalin’in Türk Boğazları’nı hedefine koyduğunu, savaşı kazanan tarafta yer almasına karşın
çok güç kaybeden İngiltere’den çekinmediğini, yanlızca ABD’nin bu planı suya düşürecek yetkinlikte olduğuna inandığını, bu nedenle Sovyet küresel strateji ve politikalarının belirlemesindeki en etkili organ olan istihbarata konuya yoğunlaşması için talimat verdiğini anlatmaktadır.966 Bu durum karşısında KGB harekete geçerek İngiltere–ABD ilişkileri konusunda
(bugüne kadar bilinen) en yetkili casusu Donald Maclean’a müracaat etmiştir. Moskova Merkez’den gelen talimat doğrultusunda Maclean, Vaşington–Londra–Ankara ekseninde ivme kazanan mekik diplomasisinin bizzat içinde bulunmuş ve bu süreçte tarafların Boğazlar meselesinde Sovyet tehdidine karşı müşterek hareket etme noktasında uzlayışıya vardıklarını Rus yoldaşlarına
bildirmiştir.967 Bunun üzerine Stalin sınırdaki üç tümenini Romanya ve Bulgaristan’a göndermiş, Türkiye de Bulgaristan ve Gürcistan sınırına askeri birliklerini yığmıştır. Maclean, teyakkuz halinde bulunan tarafların adeta kıvılcımı beklediği bir anda Moskova Merkez’e ABD’nin Türk çıkarlarını koruma konusunda kararlı olduğunu bildirerek Stalin’e geri adım
attırmış ve yeni bir üçüncü dünya savaşının çıkmamasında çok kritik bir rol oynamıştır
Cumhuriyetçi Roma'nın politikalarının ne kadar "demokratik" olduğunu sorgulamak pek anlamlı değildir. Romalılar özgürlük uğruna savaşıyordu, demokrasi değil.