Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

...ulaşmak istiyorsan varını yoğunu dağıt, peşimden gel!

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

“Mükemmel olmak istiyorsan her şeyini dağıt ve peşimden gel. “

Behiye Ayrıç
Behiye Ayrıç

İlk ne yapacağımı şaşırmıştım. Bir kilit sesi içerideki kapıyı kilitlemişti. Kimsin diye bağırmıştım ama cevap yoktu, yardım edin lütfen diye bağırdım ama kendimi kandırmacaydı bu, sesimi dışarıdan kimse duyamazdı. Siluetin tam önümde olduğunu hissediyordum, karartısı bariz belliydi. Tek bir hamle yapıp beni kollarımdan yakalamıştı. Bana dokunduğunda

içkinin bana verdiği etki geçmişti çoktan, şu an sadece adrenalin salgılıyordum. Ayaklarımdan yardım almaya çalıştıysam da işe yaramadı, bir hareketle masanın yanındaki klişe yaslamıştı beni. Ellerini göğsümün altına geçirmiş sabit kalmamı sağlamıştı, vücudum kitlenmiş gibiydi, sadece titremeye başlamıştım. Kulağıma yaklaşan sıcak nefes, yüzüme temas

eden kirli sakal az önce ateş atan vücudumun buz kesmesine sebep olmuştu, peşimden kim gelebilirdi ki? Burada olduğumu tek bilen Sevim’di. Eğer o da içkinin etkisinde kalır ve peşime gelmezse burada başıma her şey gele- bilirdi. “Lütfen bırak.” diye yalvardım ağlamaya her an başlayabilecek bir sesle. Hafif bir mırıltı, kahkaha işte o pisliğin sesiydi bu, “Nereye

gidiyordun bebek.” demişti beni bırakıp. Ağzımdan sadece Kağan kelimesi çıktı ve ağlamaya başladım. Kollarını belime daha sıkı sarmıştı şimdi. “Sadece biraz eğlenmek istedim.” demişti. Kendime gelmek is- tercesine gözyaşlarımı sildim, lambayı yaktı ama gözlerimiz ışığa hemen adapte olamadı. Yanaklarımı avuçlarının arasına alıp parmaklarını

gözlerimde gezdirdi. Yüzünde lunaparkta eğlenen bir çocuğun mutluluğu vardı. “Beni kendine çeken, gitmelerime engel olan, daha çok bağlanmama sebep olan kuvvet bu işte.” dedi. Masumane başlayan bir öpücüğün şehvetli bir öpüşmeye dönüşmesi. Sırtımı tamamen duvara yaslamış. Ellerimi ellerine kenetlemişti. Dokunmak, saçlarını okşamak, tenine dokunmak istesem de

ellerimi serbest bırakmıyordu. Dudakları arada boynumda geziniyor, tekrar dudaklarımda birleşiyordu. Hafif kirli sakalının boynuma değmesi, kulaklarımda gezinmesi kasılmala- rımı başlatmıştı. içtiğim tekilanın verdiği sıcaklık yerini arzularıma bırakmıştı bile. Elleri yavaşça kot eteğimin altında gezinmeye başladı. Sol bacağımı biraz kaldırıp kabaran aletini

daha sert sürtmeye başladı. Dudağının kenarından akan suda hafifçe dilimi gezdirdim. Sevişirken insan ne kadar da tiksindirici olabiliyordu. Normal hayatta aynı bardaktan su içmezdin ama yatakta her şey mübah geliyordu. Masanın kenarındaki sandalyeyi yanımıza çekip beni sandalyeye oturttu.

Emily Wibberley
Emily Wibberley

Arabama binip yola çıktım. Peşimden gelmediğine emin olduktan sonra arabayı bir yol kenarına çekip yıllardır yapmadığım şeyi yaptım.

Ağladım. Kavgalar ya da ayrılıklar dan sonra yaptığım gibi burnumu çekerek birkaç gözyaşı akıtmadım, gerçekten ağladım. Başımı direksiyona yasladım ve sarsılarak ağladım.

Yarın Dergisi
Yarın Dergisi

kendi peşimden koşup duruyorum
ve uzağım kendi gölgemi yakalamaktan.

Güray Öz
Güray Öz

“ geldiğin gibi git küfrettirme beni
aradığın ben değilim besbelli
çok mu seviyorsun
çok mu unutmuşsun
çok mu üzgünsün
her neyse onun peşinden koş
benim peşimden değil “

Didier Lauru
Didier Lauru

Seni özgür kılmak acı veriyor
ama asla peşimden gelemeyeceksin
kahkaha ve beyaz yalanların sonu
ve ölmeye çalıştığımız gecelerin sonu
bu son

Fulya Ertekin
Fulya Ertekin

Bütün gece onu seyrettim,uyurken öyle masumdu ki..kıyamıyordum ona.sonra bana ettiği küfürler, vurduğu anlar aklıma gelince bir nefret bürüyordu içimi...doğru adam mıydı benim için? Bu soru için ne kadar da geç kalmıştım.
Onca insan pesimden koşup,beni el üstünde tutarken,ben benden kaçana tutulmustum..

Hilal Akbay
Hilal Akbay

...
Kabinden çıktığımda Barış'ın peşimden kapının önüne geldiğini fark ettim.
" Nasıl olmuşum? " Diye sorduktan sonra aynanın önüne geçtim. Kendimi baştan aşağı süzerken aynada Barış'la göz göze geldim.
" Olmamış mı? " Diye tereddütle sordum.
" Melek gibi olmuşsun. " Deyince gülümsedim.