İnsan dünyaya sadece yemek içmek koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.
"Bu Dünya, var olabilecek Dünya’ların en kötüsüdür.
Hatta biraz daha kötü olsa, var olamazdı bile."
Talebeler ilkin doğru konuşmayı deneyerek, kendilerini doğruya ve adalete alıştırmalı sonra din derslerine geçmelidirler. Bu hazırlık aslında aileden başlar ta ki yazılı öğretime kadar son bulur. Genelde hayatta başarısız grafik çizenlerin din bilgisi için uygun görülmeleri ayrı ve ciddi bir sancıdır , ‘ zaten adam olamazdı din dersine gönderelim de bir şey olsun
‘ demek dine en büyük darbeyi vurmaktı ve vuruldu. Oysa kendi hakkını görmeyen nasıl okuyup başkalarını hak sahibi yapabilir?
Sizden dileğim ya sadık (arkadaş), beni ve ustam Kemali dualarınızla almanız ve onun ruhunu da mutlu etmenizdir. O başarılı bir denizci ve çalışkan, atik bir insandı. Onun denizdeki engin tecrübelerindendir ki
hiç kimse onun yoluna mani olamazdı ve onun zamanında birçok denizci yaşamış olsa da, Allah onu muzaffer kılmıştır. Ben onunla bütün Akdeniz'i dolaştım,
beraber birçok ülke gördük. Frenklerin (Avrupalılar) topraklarını
ziyaret ettik; kafirlerle çarpıştık. Öyle ki bir gün Bayezid Han bize bir emir göndermeyi lütfetti, Kemali makamına çağırarak denizci olarak emrinde çalışmasını emretti. Bu
emrin verildiği yıl 900'dü. Geldik ve oraya taşındık.
Ve biliyordu ki kocası nereye giderse gitsin mutlu olamazdı çünkü mutluluğu başka yerlerde arıyordu. Hâlbuki eğer sen mutsuzsan nereye gidersen git o duyguyu da beraber götürecektin. Daha o -etrafindaki birçok insan gibi- kendisini neyin mutlu ettiğini sorgulamamıştı ki ve en kolayı; yani etrafından, şehrinden, işinden, çevresindeki insanlardan şikayet etmeyi seçmişti.
Güç gerçekte başarının tek ölçütü olamazdı , olmamalıydı da. O ölümden kaçınmakla ilgileniyordu. Ölüme, öldürmekten daha kolay alıştı.
Mısırlı erkekler kadınları çok uzun zamandır görevleri erkeklere itaat etmek olan sessiz robotlar ve kendi malları gibi görüyordu. Oysa erkeklerin haklı olmasını gerektirecek hiçbir şey yoktu. Olamazdı da...
Tökezledi, başını aşağı çevirdi, hiçbir şey göremiyordu. Bir şeye takıldığına emindi ama göremiyordu. İçinde sarhoş hırsı kıpırdamaya başladı, bu kadar romantik bir ölümün içinde onu tökezleten şey de nereden çıkmıştı? Zaten “esas oğlan” olamazdı bir filmden. Ölümün bile şerefini lekeleyecek bir taş ortaya çıkmalıydı. Ayağını savurdu sertçe
yahut o öyle yaptığını varsaydı, savrulan bir ayak hissetmedi, zaten boğazındaki kaşıntı, kalbinden midesine akan damardaki kan dışında hiçbir şey hissetmiyordu.