İbrahim Tenekeci
İbrahim Tenekeci

...Artık Dostoyevski'nin kitaplarını okumayacağım. Çünkü okuduğum son iki kitabında da birer kişiyi veremden öldürdü. Üstelik bu işi o kadar ustaca yapıyor ki, kitabı okurken kendini bir okur olarak değil, hasta yakını gibi görüyorsun. Sanki koltuğunda değil de hastanın kıvrandığı yatağın bir ucunda oturuyor ve onun için dua ediyorsun. Bu ister istemez kişinin ruh

halini olumsuz etkiliyor.

Oğuz Atay
Oğuz Atay

Artık sanki yaşamıyorum, yaşayan birini seyrediyorum; daha önce bildiğim romanı okur gibiyim.
Bir roman, kendini okumaya başlasaydı herhalde bu kadar sıkıcı bulurdu kendini.

HiraiZerdüş
HiraiZerdüş

Ve birden, narin bir ağlama sesi katıldı aramıza.
Yeryüzünün bütün çocukları uyandı.
Ağlıyordu... Sessizliğe isyan gibi ve yokluğa meydan okur gibi.
Ölmek gibi değil ama... Yaşamak gibi ağlıyordu.

Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli

"Biz, bu ülkenin okur yazarları, boşluğa düşen bir trapezci gibiydik. Doğu askısını bırakmış, Batı askısını da yakalayamadan aşağı düşmüştük."

Günay Güner
Günay Güner

(...)Öykü yazma başarıma okur karar verecekse de çağımızın sorunlarını, ortak insanlık kaygılarını; güzelduyusal ilkelerden ödünsüz işlemeyi amaçladım.

Walter LaFeber
Walter LaFeber

Eskiden kültürler bir ülkeden diğerine ancak göçler, yolculuklar veya kitaplar aracılığıyla taşınırlardı. Yolculuk ve okur yazarlık genellikle zenginlere özgü lüks uğraşlar olduğundan, yabancı kültürleri anlamanın -ve kar amacıyla kullanmanın- zevkine ancak seçkin zümreler varabilirdir. 1970'ler sonrası medya, televizyon ve uçaklar bunu tamamen değiştirdi. Kültür

neredeyse ses hızıyla taşınıyor ve yalnızca seçkinlere değil, milyarlarca insana yayılabiliyordu. Jordan ve Nike (McDonald's ve Disney) birdenbire bir kaç kuşak öncesinde hayal bile edilemeyen bir kolaylıkla geniş kitlelere ulaşmanın gücünü tattılar.

Kemal Solak 
Kemal Solak 

Gençlerin olumsuz yollara düşmelerinde çevre ve okulun etkisini inkar edecek değiliz. Hele maddeden başka hiçbir şeye değer vermeyen, her şeyi madde planında mütelaa eden maarif politikasının vebali her şeyden daha fazla. sadece okur yazar olmakla her şeyin halledilebileceğini zanneden yöneticiler; okul sokmadık köy bırakmadılar. Nerede modern ve yüksek bir bina var, hemen

damganızı basabilirsiniz, o okul veya hastahanedir. Üniversitelerimizin sayısı benim diyen Avrupa devletlerininkinden fazla.. Fakat her nedense, bizim okullarımızdan mezun olanlar, Avrupalıların ancak çıraklığını yapabiliyorlar. Memleketimizde hangi fabrika temeli atıldı, hangi köprü yapıldı da onun mimarı Türk ?

Seda Bayındır Uluskan
Seda Bayındır Uluskan

Türkiye’de Millet Mektepleri’nin açılması
düşünüldüğü günlerde, okur yazar oranı hiç de iç
açıcı bir durumda değildi. Örneğin 1920’lerde
okuma yazma oranı %9-10 civarında idi. Bu
rakam 1940’larda ancak %30 civarına
ulaşabilmiştir. Atatürk bu acı tabloyu
değiştirebilmek için okuma yazma öğretmeyi
ulusal bir görev olarak

benimsemiş ve olayı bir seferberlik şeklinde
başlatmıştır.

Reyhan Keleş
Reyhan Keleş

Ayet-i Yasini ye 's okur gelip hatt-ı ruhun
Bir gün ümmidi kesersen dide-i bimardan
Şeyh Galib
[Aşığın hasta gözlerinden sevgili ümidini keserse, onun Mushaf' a benzeyen yüzündeki Yasin yazısını ye's şeklinde okur]

Christian Wolff
Christian Wolff

Bir sözcük hep aynı şeye işaret edecek şekilde kullanılmazsa, anlamı müphem olur, okur da kolaylıkla kaybolup gider. Bu da felsefede olması gereken duruluğu tahrip eder.