Artık sanki yaşamıyorum, yaşayan birini seyrediyorum; daha önce bildiğim romanı okur gibiyim.
Bir roman, kendini okumaya başlasaydı herhalde bu kadar sıkıcı bulurdu kendini.
"Biz, bu ülkenin okur yazarları, boşluğa düşen bir trapezci gibiydik. Doğu askısını bırakmış, Batı askısını da yakalayamadan aşağı düşmüştük."
(...)Öykü yazma başarıma okur karar verecekse de çağımızın sorunlarını, ortak insanlık kaygılarını; güzelduyusal ilkelerden ödünsüz işlemeyi amaçladım.
Eskiden kültürler bir ülkeden diğerine ancak göçler, yolculuklar veya kitaplar aracılığıyla taşınırlardı. Yolculuk ve okur yazarlık genellikle zenginlere özgü lüks uğraşlar olduğundan, yabancı kültürleri anlamanın -ve kar amacıyla kullanmanın- zevkine ancak seçkin zümreler varabilirdir. 1970'ler sonrası medya, televizyon ve uçaklar bunu tamamen değiştirdi. Kültür
neredeyse ses hızıyla taşınıyor ve yalnızca seçkinlere değil, milyarlarca insana yayılabiliyordu. Jordan ve Nike (McDonald's ve Disney) birdenbire bir kaç kuşak öncesinde hayal bile edilemeyen bir kolaylıkla geniş kitlelere ulaşmanın gücünü tattılar.
Gençlerin olumsuz yollara düşmelerinde çevre ve okulun etkisini inkar edecek değiliz. Hele maddeden başka hiçbir şeye değer vermeyen, her şeyi madde planında mütelaa eden maarif politikasının vebali her şeyden daha fazla. sadece okur yazar olmakla her şeyin halledilebileceğini zanneden yöneticiler; okul sokmadık köy bırakmadılar. Nerede modern ve yüksek bir bina var, hemen
damganızı basabilirsiniz, o okul veya hastahanedir. Üniversitelerimizin sayısı benim diyen Avrupa devletlerininkinden fazla.. Fakat her nedense, bizim okullarımızdan mezun olanlar, Avrupalıların ancak çıraklığını yapabiliyorlar. Memleketimizde hangi fabrika temeli atıldı, hangi köprü yapıldı da onun mimarı Türk ?
Türkiye’de Millet Mektepleri’nin açılması
düşünüldüğü günlerde, okur yazar oranı hiç de iç
açıcı bir durumda değildi. Örneğin 1920’lerde
okuma yazma oranı %9-10 civarında idi. Bu
rakam 1940’larda ancak %30 civarına
ulaşabilmiştir. Atatürk bu acı tabloyu
değiştirebilmek için okuma yazma öğretmeyi
ulusal bir görev olarak
benimsemiş ve olayı bir seferberlik şeklinde
başlatmıştır.