İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir.Bende bu fena cevher fazla miktarda mevcutmuş.Belki herkeste var.Fakat insan olan onu söküp atmasını yahut boğmasını biliyor.Dokunmadan bırakmak,bir gün başını kaldırmasına meydan vermek olur
İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demekmiş. Bende bu fena cevher fazla miktarda mevcutmuş. Belki herkeste var. Fakat insan olan onu söküp atmasını, yahut boğmasını biliyor. Dokunmadan bırakmak, bir gün başını kaldırmasına meydan vermek olur.
Basında yer alan ve kuvvetle yararlı olduğu söylenen "kaya tuzu", "Himalaya tuzu" gibi tuzlarda yeterli miktarda iyot yoktur, aksine yüksek oranda sodyum vardır. Ayrıca Sağlık Bakanlığının yaptığı araştırmalara göre bu tuzların içinde "plütonyum, radon" gibi çok zararlı radyoaktif maddeler bulunmaktadır.
Bu tuzların minerallerden zengin olduğu iddia edilmektedir.
Ancak bu mineraller vücuda yararı olamayacak kadar eser miktardadır. Bu sebeple özel durumlar dışında iyotlu tuz kullanılması, ancak bunun da az miktarda olması önerilmektedir.
Petekli bal iyi bir vitamin kaynağıdır, ancak süzme bal öyle değildir. Baldaki vitamin miktarı nektar kaynağına, balın tazeliğine, polen varlığına, üretim, işleme ve muhafaza şartlarına bağlı olarak değişir.
Vitamin kaybına sebep olan en önemli husus balın ısıtılması ve süzme işlemidir.
Süzme balda az miktarda da olsa A, C, D, E ve B kompleks
vitaminleri bulunur. Ancak süzme balda bir insanın günlük ihtiyacını karşılayacak miktarda vitamin bulunmaz.
1 kg bal içerisinde 3-6 mg Thiamine (B1), 22-63 mg Riboflavin (B2), 7.6-320 mg Pyridoxine (B6), 1.000-4.000 mg Askorbik Asit (C), 100-300 mg Niasin (B3), az miktarda E ve K vitamini bulunmaktadır.
Kitaplar az miktarda fikir içermelidir ki eğer şans eseri birileri tarafından okunurlarsa, okuyan kişilerin zihinlerine külfet yükleyip telaşa sebep olmasınlar. Böylesi bir düzende, katı olan her şey kokuşuyor.
Ateist veya agnostik değillerdi.
Tam tersine bol miktarda tanrısı olan bir ruhlar evrenine inanıyorlardı.
Cerrah öldürülmüş; başı kesilmiş, kadınları ile çocukları Hazarların eline geçmişti. Hazarlar mutlak bir zafer kazanmışlardı. Çok miktarda ganimet ele geçirilmesine rağmen, Arap ordusunun neredeyse tamamı kılıçtan geçirildiği ve hayatta kalanlar da can çekiştikleri için, esir alınamamıştı. Birkaç yüz kişi zaten kaçmıştı. Bu olay üzerine hemen
Erdebil’e saldıran Hazarlar, kısa bir direnişin ardından şehri ele geçirmiş; savaşçıları öldülmüş, kadın ve çocukları esir almışlardır.
Pontus Kralı olan 6. Mithridates , zehirlenmekten korktuğu için bir yöntem geliştirmiş. Her gün düzenli olarak az miktarda zehir içip zehire karşı bağışıklık kazanmış. Lakin yıllar sonra intihar etmek istediğinde başarılı olamamıştır.
Toplumun tüm üyelerine yetecek miktarda üretilemeyen
maddi ve manevi değerlerin elde edilmesiyle kavuşulacak mutluluğa herkesin "özgürce" erişmek için “kışkırtıldığı” bir kültürel ortamda yaşıyoruz.
Bu da mutluluğa kavuşmak için birbirini “dirsekleyen” ve bunun
sonucu olarak diğer insanlardan nefret eden ve diğer insanlarca nefret edilen,
dolayısıyla birbirinden “korkan” insanların oluşturduğu bir toplumsal hayatın oluşmasını; bu ise, “efendi/köle” ilişkisini temel almış toplumsal yapının yeniden üretilmesini kolaylaştırır.