Emirin konumu büyük oranda Hacc yollarının güvenliğini sağlamasına bağlı olduğundan, Hacc yollarını tehdit eden ve bununla beraber Emirliğe ödedikleri aşar ile önemli bir gelir kaynağı durumunda olan kabilelerin kontrol edilmeleri özellikle çok önemliydi.
Doğu Sorunu" ya da eski tabirle “Şark Meselesi”, 1815 Viyana Kongresi'nde 19. yüzyılda emperyal güçlerin enerjilerinin büyük kısmını alacak bir mesele olarak gündeme gelmiştir. Osmanlı topraklarında Yunan meselesi ciddi bir hal almaktadır ve Balkanlar'a saldırgan bir biçimde açılma politikasını hedef edinmiş Çar I. Alexandr, Ortodoks Yunanların meselesini, Osmanlı
Devleti son buluncaya kadar Devlet-i Ali'nin bütün Ortodoks tebaası için olduğu gibi, kendi üzerine almayı emperyal siyaseti için gerekli görecektir.
Sorun, Osmanlı Devleti'nin her geçen gün güç kaybetmesi etrafında düğümlenir. Osmanlı zayıflarken güç dengesi içinde konumu ne olacaktır? Varlığı devam edecekse, emperyal genişlemeci būyük güçlerle
ilişkisi nasıl olacaktır? Dağılması halinde, hâkim olduğu coğrafyadaki otorite boşluğu nasıl doldurulacaktır? Temel olarak bu problemler etrafında gelişen “Doğu Sorunu için en makul tanım şu olabilir: Osmanlı Devleti'nin de içinde yer aldığı büyük güçlerin değişmeye başlayan güç denge leri ve ilişkileri içinde Osmanlı Devleti'nin egemenliğindeki coğrafya
merkez olmak üzere, dünyanın “Doğu" olarak kabul edilen coğrafyasında birçok sorunla "Denge Oyunu" içinde karşı karşıya gelmeleridir.
Ego, kederin yarattığı keyifsizlikten kurtulmak için, kendini doğal olarak yeni bir sevgi nesnesine bağlayıp yasın ıstırabından feragat edecekmiş gibi görünür. Ne var ki, Freud'un ruhsal topolojisi bunun önüne geçer. İnsanların halihazırda ikame bir sevgi nesnesi kendilerini çağırdığında bile, libidinal bir konumu asla memnuniyetle terk etmedikleri genel bir gözlem
konusudur. Freud şunu öne sürer: bir kayıp durumunda, gerçekliği değerlendirme yetisi, sevilen nesnenin bundan böyle mevcut olmadığını gösterir ve tüm libidinal yatırımın ondan geri çekilmesini talep eder. Bu geri çekilme işlemi öyle hemen gerçekleşmez. Kayıp ve kayıp nesneden her türlü bağın geri çekilmesi arasında geçen o zaman zarfı, yas çalışmasının
gerçekleştirildiği evredir. Daha kesin olarak söylenirse, yas çalışması, libidinal yatırımların şu sevilen kayıp nesneden geri çekildiği ıstıraplı bir görevdir. Melankolide, yasta olduğu gibi, dünyadan benzer bir geri çekilme ve keder hali görülür, fakat aynı zamanda kendini önemseme duygularının anlatımını kendini suçlama ve kendini yerme duygularının bulduğu
ölçüde azalması ve sanrısal bir cezalandırma beklentisiyle sonuçlanmasıdır.
"Yaşadığın olumsuzlukları kendin büyütüyorsun, farkında değilsin.
Tükendiğini sandığın anda umutların yeşerecek, biliyorsun.
Bakış açını değiştirseydin şu anda bu konumda olur muydun?
Gerçek bir umudun olsaydı böyle olmayacaktı.
Düşüncelerini, benliğine kavuşturduğun anda kazanmaya başlayacaksın.
Biliyorsum, tüm bunların üstesinden
gelebilecek potansiyele sahipsin.
Yahu dön bir bak geçmişine!
Nereden nereye geldiğini göreceksin.
Ne kadar isyan edersen et,
olduğun konumu yaşadıklarına borçlusun."
Karısı hamile bir adam, kızı ya da oğlu olsun diye dua etmektedir. Evindeki misafir, neden dua ediyorsun, zaten ya kızın ya da oğlun olacak dediğinde adam, doğacak çocuk rencur olur da her gelen misafir onunla anal birliktelik yaşarsa diye korktuğunu söyler. Adam için pasif konumdaki erişkin erkek, erkek olmayan ama kadın da olmayan ara bir konumu işgal etmektedir.
"Vizyon, gelecekte, şimdi var olan konumdan daha iyi bir konumu anlatırken; misyon, şu andaki durumu anlatmaktadır."
Bu çalışma, coğrafî konumu gereği yeterince “önemsenmeyen” veya “unutturulan” Arabistan yarımadasının eski ismiyle Yesrib olarak bilinen bir bölgesini ele almaktadır. Ancak çok kadîm bir geçmişe sahip olan köy veya mahalleler topluluğundan müteşekkil Yesrib’in, Hz. Muhammed ve Müslümanların bölgeye gelmesiyle Medine’ye dönüşmesi, bu dönüşümün ortaya
çıkardığı mekânsal üretim süreçlerinin gündelik hayatın rutin seyri içerisinde incelenmesi çalışmanın odak noktası olarak belirlenmiştir.