Büşra Cebeci
Büşra Cebeci

Her bir hikayede kullanılan ismin, kadınların anonim kalmak istemesi sebebiyle değiştirildiği aklınızda bulunsun. Başka belirttiğim soruyu unutmadan kitaba her hikayenin ardından kendinize bu soruyu tekrar sorarak devam etmenizde fayda var: "Bu kadınlar katil mi? Neden kimliklerinin ortaya çıkmasından bu kadar çekiniyorlar"

Khaled Fahmy
Khaled Fahmy

Muzaffer oğlu İbrahim, İstanbul'a bir günlük mesafedeki Kütahya'ya vardığında kendisine bağımsızlık istemesi için yakardığında verdiği yanıtta durum açıkça ortaya çıkar. Bu birbirini takip eden ricalara yanıt ve Padişah'a karşı isyanını meşrulaştıracak geçerli bir neden bulamadığından Mehmed Ali "Mehmed Ali olmak bana yetiyor" cevabını verir.

Yeşim Gökben Özmen
Yeşim Gökben Özmen

François Brune bir söyleşisinde [Taarruz (Anonim) 2005, 89. 108], reklamcıların hem reklamını yaptıkları şeyi bir arzu nesnesine dönüştürerek doğal olmayan bir istek ortamı oluşturduklarını hem de bu şekilde reklamı yapılan her şeyi 'arzu nesnesi’ haline getirdiklerini ifade ederken; insanların arzularına seslenen ve onları uyandıran bu durumun bir anlamda mutlu

olabilmeyi de zorlaştırdığını ve hattâ imkanla'rını yok ettiğine işaret eder. izleyiciyi, yani bir anlamda tüketiciyi izlediği, gördüğü reklamı yapılan ürün, yaşantı, tarzın ulaşılabilir olduğunu, tek yapması gerekenin istemesi olduğuna inandırmanın zor olmadığını ekleyen Brune, TV reklamlarında renkli ve imrenilir olarak görülen her şeyin mutluluğun

tanımı veya aracısı olduğuna ikna edilen izleyiciye ‘sende de olmaması için hiçbir sebep yok, bu mutluluktan bu rahatlıktan ve bu konfordan sen de faydalanmalısın' düşüncesini kolaylıkla ifade edebildiğini ve de etkisinin de yadırganamayacak kadar çok olduğunu söyler.

John Tosh
John Tosh

... devletin tarihe ilgisinin kaynağı,uyruklar arasında ulusal bir mutabakat geliştirmek istemesi değildir sadece. Engellenmemiş bir tarih araştırmacılığının ne kadar yıkıcı olabileceğinin farkına varılmasından da kaynaklanır.

Said Ercan
Said Ercan

Bazı şeyler size özel kalsın. Bazen insanların sizden nefret etmesi için sizin gibi olmak istemesi bile yeterlidir.

Said Ercan
Said Ercan

Başkasının cennetini bir kere gören kendi cehennemini bin kere yaşar ve onun hayatını da cehenneme çevirmek ister. O yüzden cennetinizi herkese açmayın! Bazı şeyler size özel kalsın. Bazen insanların sizden nefret etmesi için sisin gibi olmak istemesi bile yeterlidir!

Artuğ Çetin
Artuğ Çetin

Buradan da kolaylıkla anlaşılacağı üzere, müşterilerinin ciddi bir oranının mevduatta yatan veya vadesiz hesapta duran bakiyelerini ani bir şekilde nakit olarak istemesi durumunda "batmayacak" veya “iflas etmeyecek" ticari banka neredeyse bulunmamaktadır.

İSAM / İslam Araştırmaları Merkezi
İSAM / İslam Araştırmaları Merkezi

Temîm kabilesinin Benî Sa'd koluna mensup olduğundan Sa'dî nisbesiyle anılır. Ne zaman müslüman olduğu bilinmemekle beraber Hudeybiye'de bulunduğuna ilişkin rivayet doğru kabul edilirse (İbn Hacer, I, 320) 6 (628) yılından önce İslâmiyet'i kabul ettiği söylenebilir.

İran'ın fethi esnasında müslümanlarla barış antlaşması yapan Ahvaz'ı savunmakla görevli

İranlı kumandan Hürmüzân'ın antlaşma şartlarını bozma tehdidinde bulunmasının ardından Basra Valisi Utbe b.Gazvân'ın durumu Halife Hz.Ömer'e bildirip yardım istemesi üzerine Hurkūs Hz.Ömer tarafından kumandan tayin edilerek Ahvaz'a gönderildi. İran ordusunu yenilgiye uğratıp Ahvaz'la birlikte Tüster yakınlarına kadar uzanan bölgeyi ele geçiren Hurkūs topladığı

cizyeyi halifeye gönderdi. Daha sonra Hürmüzân'a karşı sürdürülen mücadelede Basralı ve Kûfeli kumandanların emrinde çeşitli görevler ifa etti (Taberî, IV, 76-79).

Hurkūs, Hz.Osman'ın yönetiminden şikâyetçi olup 35 (655-56) yılında Medine'ye giden 600'ü aşkın Basralı'ya öncülük yaptı (a.g.e., IV, 349). Hz.Ali'nin halife olmasından sonra Hz.Âişe, Talha

ve Zübeyr'in öncülüğünde gelişen olaylarda onlara karşı Basra'yı savunan askerî birliğin başında bulundu. Basra'nın Talha ve Zübeyr kuvvetlerinin eline geçip Hz.Osman'ın şehid edilmesi olayına karışanlardan bir kısmının öldürülmesi üzerine Temîm kabilesinin himayesine girdi. Sıffîn Savaşı'nda kabilenin reisi Ahnef b.Kays'ın tesiriyle Hz.Ali'nin yanında yer

aldı. Savaş sürerken hilâfet meselesinin hakemlere havale edilerek çözülmesi için Hz.Ali'ye teklif götürüp bunda ısrar edenler arasında bulunan Hurkūs, meselenin hakemlere havale edilmesine rızâ gösterdiği için Hz.Ali'yi günah işlemekle suçladı. Hz.Ali ile yaptığı şiddetli tartışmalarda ona karşı çıkışının Allah rızâsından başka bir gaye taşımadığını

belirterek hilâfet konusundaki hükmün hakemlere değil Allah'a ait olduğunu savundu (İbn Kesîr, VII, 285). Buna karşılık Hz.Ali, Muâviye ile yazılı bir antlaşma yapıldığını ve ilâhî emre göre (en-Nahl 16/91) sözleşmelere uyulması gerektiğini söyleyerek asıl günahın antlaşmadan caymak olduğunu anlatmaya çalıştıysa da Hurkūs fikrinden vazgeçmedi.

Ebû

Mûsâ el-Eş'arî Hz.Ali tarafından Dûmetülcendel'e gönderildiği sırada Abdullah b.Vehb er-Râsibî (Abdullah b.Sebe)'nin evinde toplanan Hâricîler Kûfe'den ayrılmaya karar verdiler. Hurkūs bu toplantıda dünyaya meyledilmemesi ve zulme karşı çıkılması konusunda bir hutbe irat etti. Daha sonra söz konusu grup içlerinden Zeyd b.Hısn et-Tâî'yi emirliğe aday gösterdi. Zeyd

bunu kabul etmeyince Hurkūs'a teklifte bulundular, o da kabul etmedi (a.g.e., VII, 285). Hurkūs, Hâricîler'in Nehrevan'da Hz.Ali'ye karşı giriştikleri savaşa yaya askerî birliklerin kumandanı olarak katıldı ve Abdullah b.Vehb er-Râsibî (Abdullah b.Sebe) ile birlikte öldürüldü (38/658).

Huneyn veya Hayber Gazvesi ganimetlerini dağıttığı sırada Hz.Peygamber'i âdil

davranmamakla itham eden ve Hâricîler'in ilki sayılan Zülhuveysıra et-Temîmî ile Hurkūs b.Züheyr'in aynı kişi olduğu konusunda bazı rivayetler bulunmaktadır (Demîrî, I, 330; İbn Hacer, I, 320). Diğer taraftan pazılarından birinde kadın memesi gibi sarkan bir et parçası bulunduğu için Züssüdeyye diye anılan, Nehrevan'da Hâricîler'le birlikte öldürüleceği Hz.Ali'ye

daha önce Resûl-i Ekrem tarafından haber verildiği belirtilen, Hz.Ali'nin de savaşta ölenleri incelerken koltuğundaki işaretten kendisini teşhis ettiği söylenen kişinin Hurkūs'la aynı şahıs olduğu konusunda da bazı bilgiler nakledilmektedir (Bağdâdî, s. 76, 80-81; Şehristânî, I, 115). Ganimetleri taksim ederken Hz.Peygamber'e itiraz eden kişinin adı kaynaklarda Abdullah

b. Zülhuveysıra, İbn Zülhuveysıra, Zülhuveysıra yahut "bir kişi" şeklinde geçmekte (Müsned, I, 380, 411; II, 219; III, 56, 65; Buhârî, "Edeb", 95,"Menâḳıb", 25, "İstitâbetü'l-mürteddîn", 7; Müslim, "Zekât", 140-142, 148), bu rivayetlerde Hâricîler'in bazı özelliklerine temas edildikten sonra önderlerinin pazılarından birinde et parçası bulunan siyah bir kişi

olduğu ifade edilmektedir. Bu kişiyle ilgili rivayetlerde Nehrevan'da öldürülen ve Resûl-i Ekrem'in belirttiği özellikleri taşıyan şahsı gördüğünü söyleyen Ebû Saîd el-Hudrî isim belirtmemiştir (Müslim, "Zekât", 143). Heysem b.Adî'nin nakline göre Nehrevan'da öldürülen Züssüdeyye, Becîle kabilesinin Urene koluna mensup simsiyah ve asker içinde kötü kokan bir

kişiydi (İbn Kesîr, VII, 290). Bu hususlar dikkate alındığında Benî Temîm kabilesinden Zülhuveysıra ile Becîle kabilesinin Urene koluna mensup Züssüdeyye'nin aynı kişi olmadığı, Hurkūs b.Züheyr'in ise her ikisiyle de alâkası bulunmadığı ortaya çıkmaktadır.

Hurkūs b.Züheyr müstesna Hudeybiye'ye katılan herkesin cennete gireceğine dair rivayetle (İbn

Hacer, I, 320) bazı Hâricî kaynaklarında yer alan ve Hurkūs'un cennetle müjdelenenlerden olduğunu belirten rivayet (Şemmâhî, s.49) siyasî görüşleri farklı zümrelerce uydurulmuş olmalıdır. Zira Hâricîler'in muhaliflerince nakledilen ilk rivayet sahih hadis kitaplarında yer almamaktadır. Bu konuda rivayet edilen hadis, hiçbir kimseyi istisna etmeden Hudeybiye'ye iştirak eden

herkesin cennete gireceğini haber vermektedir (Müttakī el-Hindî, I, 102; XII, 40). Hâricîler tarafından nakledilen ikinci rivayete de sahih hadis kitaplarında rastlanmamaktadır. Esasen Hurkūs b.Züheyr'in sahâbî olmadığına işaret edenler de vardır. İbn Abdülberr'in el-İstîʿâb'ında Hurkūs b.Züheyr'e yer vermemesi de dikkat çekicidir. Onun sahâbî olduğunu belirten

kaynaklar Taberî'nin bir rivayetine dayanmaktadır (Târîḫ, IV, 76).

Hâricî fırkalarından Sufriyye'nin Hurkūs b.Züheyr'in tesirinde kaldığı kabul edilmektedir.

Jessa Crispin
Jessa Crispin

– Feminizm, kadınların din, devlet ve kapitalizmin kapısını çalıp içeri girmek için izin istemesi değil;

– Her şeyi boyunduruk altına almaya çalışan sisteme “Bana baskı yapmayı keser misin lütfen?” demek değil;

– Kendini güçlendirmeye odaklanan, kendine dönük narsist bir düşünme süreci değil;

– Sizinle aynı fikirde olmayan

herkesi utandıran, susturan bir yöntem değil;

– Kültürü yıkmak yerine bu sisteme daha fazla CEO, rütbeli kadın asker kazandırmak değil;

– Siyasal gelişme kisvesi altına sığınmış kişisel çıkarlardan ibaret değil…