Müslümanların ilerlemesinin nedenlerinden biri de Arap yazısının karakteri,Arapçanın kolay ve hızlı yazılmasına imkan tanıyordu ve böylelikle kitaplar çok geniş bir yayılma alanı bulabildi.
Hamilton Gibb gibi araştırmacılar Batı'nın ilerlemesinin temelinde felsefe, akıl ve fikrin varlığını görüyor; bilgi ve uzmanlığın yeniliklerin keşfinde birer araç olduğuna inanıyorlar.
Her insan toplumunun ilerlemesinin gerçek hareket verici öğesi, üretim güçlerinin gelişmesidir
Zihinde hastalik, herhangi bir arzunun kendini bağımsız bir düsünce ve eylem merkezi olarak
sunmasıyla başlar. Zihin sağlığının temel şartı, onun, içindeki ilâhî insana bağlılığıdır. Eğer paraya düşkünlük, bilgiçlik, ün, içki, kıskançlık, şehvet,
pohpohlanma ya da sırf kendisi için erdem diye adlandırılan bir şeyin -saflık, alçak gönüllülük,
tutarlılık ve benzeri- peşinden gitmek, hayatın bağımsız bir
merkezi olursa, bunlar giderek başkalarına zarar vermeye başlarlar. Bunlar, alt unsurlardır veya öyle olmaları gerekir. Her ne kadar uzun bir dönem boyunca onların isyânı, insanoğlunun ilerlemesinin vazgeçilmez bir şartı olmuşsa da, bu dönemlerde hep birbirleriyle ve merkezî Iradeyle çatışma içine
girmişlerdir. Insan, harap hâlde, acı çekiyor ve mutsuz.
Hiçbir kelime, teori ve hatta ahlâk, bunu dile getiremez ve formüle edemez; herhangi bir erdemin yüceltilmesi de, onun yerini tutamaz. Zira, insanlığımızın nezdinde yüceltilen her erdem, ahlâksızlığa ve hatta ondan daha beterine dönüşür.
"I.Dünya Savaşı'nın sonundan Milli Mücadele'nin kazanım evrelerine kadarki belirsiz süreçte Faysal ve Suriye özelinde pek çok güven sarsıcı gelişme Anadolu hareketinin dindaş yahut sınırdaş gibi özelliklere kapılarak ilerlemesinin mümkün olmadığını göstermişti."
“Felsefe tarihi, insanın kendini
çevreleyen dünya konusundaki bilgisinin gelişmesinin, ilerlemesinin tarihidir.”
İnsanlığın ilerlemesinin önündeki en büyük tehditler bazen büyük sıçrayışlardan doğar.
RUHSAL ANLANIDA SEMA
"Allah” -adı Arapça Elif harfiyle yazılır. Bir rakamına benzeyen bu harf de, bir rakamı da Allah'ın tekliğini simgeler. Semazen, semaın başında kollarını çapraz bağlayıp ,elif harfi gibi dik durur.
Semazenin ayağını yere sıkı basması, yeryüzünde de sağlam duruşunu gösterir. Sağ ayağının hareketiyle, bir eksen etrafında diğer
semazenlerle birlikte dönmesi, güneşin etrafındaki gezegenler gibi dönmenin sembolüydü.
İkinci bölümde kollarının çaprazını çözer, başını sol omzuna doğru eğip, müziğin ritmine bağlı olarak hızlanır. Bu hızlanma, ilâhî aşkla kendinden geçmeyi simgeler. Semazenin siyah hırkasını çıkarıp, tennuresiyle kalması, yeniden doğup, ruhsal yolda
ilerlemesinin anlatımıdır.
Dönüşün sağdan sola olması, kalbinde gördüğü, "Mutlak Gerçek Allah”ın etrafında saygıyla dönüşü, tavafı simgeler. Semahane'de ayin musikisini icra edenler de, müzikleriyle bu coşkuya katılırlar. Şeyhin postunun rengi olan kırmızı, Mevlâna'nın vefat ettiği sıradaki, güneşin son hali olan kızıllığı anımsatır.
Şeyh, postta otururken de Hazret-i Mevlâna'yı simgelerdi.
Sema töreni yedi bölümdür. Naat-ı Şerîf, kudüm vuruşu ve ney taksîmi ilk üç bölüm sayılır. Dört bölümden oluşur. Bu bölümler selâm diye adlandırılırlar. Birinci selâm, ruhsal yükselmeyle "Allah'ın teklik” ve kendinin kulluk bilincine varılması, ikinci selâm "Vahdet"i, Allah'ın birliğini
temel görüş olarak kabul etmeyi, Allah'ın gücüne hayranlık duyulmasını simgeler. Üçüncü selâmda, her iki devirde yaşadıklarının aşka dönüşmesi, aklın aşka yenilmesi gerçeği anlatılır. Dördüncü selâm, "bir ve tek olan Allah'ın” haşmetiyle, ruhsal yükselmenin getirdiği, Allah'ın bir'liğinin gerçeğini kuşku duymadan kabul etmektir,
Alexis Carrel, dünyanın bir ucundan, iradenin süpürgecileri karşısında insanlığın zavallılıklar sergilediğine, şahsiyetin ve iradenin yokluğuna “L’homme, cet inconnu: Bilinmeyen İnsan” adlı eserinde nasıl feryat ediyor:
“Bireysellik çevrenin şartlarına göre ya belirir veya zaafa uğrar.”
“Yeni beldenin sakinleriz” “Orada fertlerin
çoğu aynı tipte yetiştirilmektedir. Bu tip bir sinirlilik ve gevşeklik, bencillik ve kendine inanmamazlık, adale kuvveti ve yorgunluğa dayanmamazlık alaşımıdır”.
“Modern toplum ferdin cahilidir.”
“Cansız maddelerin ilmi bizi, bizim olmayan bir diyâra götürmüştür.” “Fakat, (insan) ilmin hudutsuz kuvvetini kendi nefsine kullanmaya güç
yetirebilecek midir? Eskisi gibi tekrar büyük olmak için kendi kendini imâl ve inşâ etmek zorundadır”. “0, hem mermer ve hem de heykeltraştır. Gerçek çehresini tekrar kazanabilmek için havale edeceği çekiç darbeleriyle kendi maddesini yontacaktır. Ne yazık ki’ zaruret onu götürmedikçe bu işleri yapmaya razı olmayacaktır. Teknolojinin ona vermiş olduğu konfor,
güzellik ve mekânik harikalar arasında bu hususta aceleye gerek görmemektedir. Soysuzlaşmakta olduğunun farkında değildir. Oluş, yaşayış ve düşünüş tarzını değiştirmek için neden gayret sarfetsin?”
“Maddiyatçı hürafeden kurtulmanın bugünkü hayatın birçok şekillerini değiştireceği bellidir. Bundan dolayıdır ki, toplum, düşüncenin bu
ilerlemesine bütün kuvvetiyle karşı koyacaktır”.
“Ferdin ilerlemesinin başlıca iki şarti ferdiyetçilik ve disiplindir”.
“Ekonomik ve sosyal çevreye, insana göre şekil vermelidir, insana çevreye göre değil”.
“İnsana biz, kendi hakikî mizacını göz önüne almadan arzu ettiği şekli veremeyiz”.