Ecel çözdü hayatla arasındaki bağı.
Ben bir kafa taşıyorum. Bu kafa yalnız karnımı doyurmak, üstümü giydirmek imkanlarını ihzar edecek bir makine, bir uşak değildir. İnsan dimağlarının ekmek maada da meşgul olması icap eden bir takım meseleler vardır ki bunların gündelik hayatla bir guna alakaları yoktur.
“…Nazlı’nın kitaplarını da hiç kimse Mücella’dan daha fazla anlayamazdı.
Nazlı’nın kitapları, Mücella’nın dantelleri…
Fark yoktu aralarında.
Nazlı da hayatı bir pencerenin içinden seyrediyordu ve onun da hayatla arasında bir pencere camı vardı.”
Nazlı’nın kitaplarını da hiç kimse Mücella’dan daha fazla anlayamazdı. Nazlı’nın kitapları, Mücella’nın dantelleri... Fark yoktu aralarında. Nazlı da hayatı bir pencerenin içinden seyrediyordu ve onun da hayatla arasında bir pencere camı vardı.
Oysa bizim hayatla görülecek hesabımız vardır.
.
Umut, gerçeklerle; umutsuzluk ise hayatla bağını gevşetiyor insanın.
.
"Gündelik hayatla büyük resmin arasında ki farkları anlıyordu artık. Bazen kaybeden gibi görünmenin aslında işe yaradığını ya da çıkarların değişken ve zamana bağlı olduğunu..."
Geçmişi gülmeyi unutturmamişti ona sanki hayatla dans ediyor gibiydi ...
Lanson'a göre edebiyat tarihi, edebiyatın hayatla olan ilgisini ifade ettiğinde sosyoloji ile birleşmiş olur. Çünkü edebiyat, cemiyetin ifadesidir.
