Fuat Sezgin
Fuat Sezgin

Ben bilimlerin tekâmül kanununu, bir nehre benzetiyorum. Çok uzun zamandır kafamda böyle bir tasavvur var. Nehir küçük kaynaklardan çıkıyor, yavaş yavaş çoğalıyor, bir eğimden aşağı süratle akıyor. Ovaya doğru hızla akıyor ve ovada hem genişliyor hem de sürati azalıyor. Sonra bir daha toplanıyor ve yeniden hız kazanıyor ve bu şekilde sürüp gidiyor. Bilimler,

farklı insanların elinden geçerek, farklı kültür dünyalarından geçerek yavaş yavaş gelişiyor. Ve bugünkü hâline geliyor. Ben böyle tahayyül ediyorum.

Fuat Sezgin
Fuat Sezgin

Ben bilimlerin tekamül kanununu, bir nehre benzetiyorum. Nehir küçük kaynaklardan çıkıyor, yavaş yavaş çoğalıyor, bir eğimden aşağı süratle akıyor. Ovaya doğru hızla akıyor ve ovada gem genişliyor ve sürati azalıyor. Sonra bir daha toplanıyor ve yeniden hız kazanıyor ve bu şekilde sürüp gidiyor. Bilimler de farklı insanların elinden geçerek, farklı kültür

dünyalarından geçerek yavaş yavaş gelişiyor. Ve bugünkü haline geliyor. Ben böyle tahayyül ediyorum.

Fuat Sezgin
Fuat Sezgin

Ben bilimlerin tekâmül kanununu, bir nehre benzetiyorum. Nehir küçük kaynaklardan çıkıyor, yavaş yavaş çoğalıyor, bir eğimden aşağı süratle akıyor. Ovaya doğru hızla akıyor ve ovada hem genişliyor hem de sürati azalıyor. Sonra bir daha toplanıyor ve yeniden hız kazanıyor ve bu şekilde sürüp gidiyor. Bilimler, farklı insanların ellerinden geçerek, farklı kültür

dünyalarından geçerek yavaş yavaş gelişiyor. Ve bugünkü haline geliyor. Ben böyle tahayyül ediyorum.

Fuat Sezgin
Fuat Sezgin

***
Ben bilimlerin tekâmül kanununu, bir nehre benzetiyorum. Çok uzun zamandır kafamda böyle bir tasavvur var. Nehir küçük kaynaklardan çıkıyor, yavaş yavaş çoğalıyor, bir eğimden aşağı süratle akıyor. Ovaya doğru hızla akıyor ve ovada hem genişliyor hem de sürati azalıyor. Sonra bir daha toplanıyor ve yeniden hız kazanıyor ve bu şekilde sürüp gidiyor.

Bilimler, farklı insanların elinden geçerek, farklı kültür dünyalarından geçerek yavaş yavaş gelişiyor. Ve bugünkü haline geliyor. Ben böyle tahayyül ediyorum.

Fuat Sezgin
Fuat Sezgin

***Ben bilimlerin tekâmül kanununu, bir nehre benzetiyorum. Nehir küçük kaynaklardan çıkıyor, yavaş yavaş çoğalıyor, bir eğimden aşağı süratle akıyor. Ovaya doğru hızla akıyor ve ovada hem genişliyor hem de sürati azalıyor. Sonra bir daha toplanıyor ve yeniden hız kazanıyor ve bu şekilde sürüp gidiyor. Bilimler, farklı insanların elinden geçerek, farklı kültür

dünyalarından geçerek yavaş yavaş gelişiyor. Ve bugünkü haline geliyor.

Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli

“Zaten Türk erkeklerinin bir numaralı özelliği sinirlenince hız yapmalarıdır. Bu yüzden hiçbirisiyle direksiyon başındayken tartışmayacaksın.”

Ali Mustafa
Ali Mustafa

BEŞİK

sallanır beşik
toprak yoğuran yürekten
yün eğiren elden hız alarak
bir acıya bir sevince yaslanıp
kemençe ezgisiyle büyüyor çocuk

duvarları fındık işleme
güneş yeşilinde odaları
çalkalanan gök mavisinde
küçücük düşlerine sarınıp
deniz sesiyle uyuyor çocuk

hiç yaşanmamış

sevda nerede
sormadım bilmiyorum
o beni tanımıyor ben onu
taşıdığımız eski bir beşikte
gizlenen iki bıçak izi

törem gelip alnımıza yansıyan
acılar emziren sevda
seni biz büyütmedik
hüzünler mayalayan bir beşikte
büyüdün kendiliğinden

sallanmıyor beşik
derin bir gök çizgisinde
gün

doğuruyor kendini yeniden
siliniyor eski beşiklerde
uyuyan bıçak izleri

Fırat Keklik
Fırat Keklik

Ez ji te hiz dikim
Dohê îro sibê
Şeveqê esrê û êvarê
Li gund
Li bajar û waran
Wêk ala xwe
Wek sînora xwe
Wek zimanê xwe

Ron Jenson
Ron Jenson

Johnny 6 yaşındayken, babasıyla birlikte hız yaparken ya­kalandılar. Babası memura ehliyetini verirken arasına yirmi dolarlık banknot da sıkıştırdı. "Sorun değil evlat," dedi ba­bası, oradan ayrılırlarken, "bunu herkes yapıyor."
8 yaşına geldinde, George Dayı'nın ailedekilere nasıl vergi kaçırılacağını anlattığını duydu. "Sorun değil evlat," de­di

dayısı, "bunu herkes yapıyor."
12 yaşına geldiğinde, bir gün okula giderken gözlüklerini kırdı. Francine Hala sigorta şirketine gözlüğünün çalındığını söyledi ve 75 dolar aldı. "Sorun değil evlat," dedi halası, "bunu herkes yapıyor."
16 yaşındayken, bir süpermarkette çalışmaya başladı. Gö­revi, çürük çilekleri kutuların diplerine, iyilerini

görünebile­cekleri şekilde üste koymaktı. "Sorun değil evlat," dedi mü­dür, "bunu herkes yapıyor."
19 yaşında üniversitedeyken, üst sınıftan bir öğrenci 50 dolara sınav cevaplarını kendisine satmayı teklif etti. "Sorun değil evlat," dedi. "Bunu herkes yapıyor."
Ancak sınavda yakalanıp rezil oldu ve eve gönderildi
"Böyle bir şeyu annene ve bana nasıl

yapabilirsin?" diye azar­ladı babası. "Evde böyle bir şey olduğunu ne zaman gördün?" Hayretler içinde kalanlar arasında dayısı ve halası da vardı.

Yetişkinlerin dayanamayacağı bir şey varsa, o da hile ya­pan bir gençtir.

#boşcuvaldikdurmaz

Ron Jenson
Ron Jenson

Johnny 6 yaşındayken, babasıyla birlikte hız yaparken ya­kalandılar. Babası memura ehliyetini verirken arasına yirmi dolarlık banknot da sıkıştırdı. "Sorun değil evlat," dedi ba­bası, oradan ayrılırlarken, "bunu herkes yapıyor."
8 yaşına geldinde, George Dayı'nın ailedekilere nasıl vergi kaçırılacağını anlattığını duydu. "Sorun değil evlat," de­di

dayısı, "bunu herkes yapıyor."
12 yaşına geldiğinde, bir gün okula giderken gözlüklerini kırdı. Francine Hala sigorta şirketine gözlüğünün çalındığını söyledi ve 75 dolar aldı. "Sorun değil evlat," dedi halası, "bunu herkes yapıyor."
16 yaşındayken, bir süpermarkette çalışmaya başladı. Gö­revi, çürük çilekleri kutuların diplerine, iyilerini

görünebile­cekleri şekilde üste koymaktı. "Sorun değil evlat," dedi mü­dür, "bunu herkes yapıyor."
19 yaşında üniversitedeyken, üst sınıftan bir öğrenci 50 dolara sınav cevaplarını kendisine satmayı teklif etti. "Sorun değil evlat," dedi. "Bunu herkes yapıyor."
Ancak sınavda yakalanıp rezil oldu ve eve gönderildi
"Böyle bir şeyu annene ve bana

nasıl yapabilirsin?" diye azar­ladı babası. "Evde böyle bir şey olduğunu ne zaman gördün?" Hayretler içinde kalanlar arasında dayısı ve halası da vardı.

Yetişkinlerin dayanamayacağı bir şey varsa, o da hile ya­pan bir gençtir.

#boşcuvaldikdurmaz