Bir okuldan mezun olanların, mezuniyet gecesinde kitaplarını yaktıklarını gördüm. Kendi felsefelerine göre belki haklıydılar. Çünkü bütün dünya eğitimcilerin şiddetli tenkitlerine rağmen, klasik eğitimi sürdürenler vardır. Talebenin bir diploma alabilmek için çektiği işkence, ezbercilikle tüketilen okul yılları. Suç yakılan kitaplarda değil, ezberciliği metot
edinen uygulamalardadır. Bu genç kafaları boşluğa itip bu boşluğu kendi çıkarlarıyla dolduran ruhsuz programlardan kurtarmak gerekir.
... adeta diploma notu başarısı gibi ömürleri boyunca edindikleri malı mülkü "Amaaan her şey yalan, gideceğimiz yer kara toprak" aldatmacasıyla birbirleriyle yarıştırmak için buluştukları Memoli Çay Bahçesi'ne giderken giydiği en şık elbiselerden birini giyer, takar takıştırdı.
Eğitimi öğrenmek, bilmek için değil, okula diploma almak için gidiyoruz.
İnsanın bir şey öğrenmeden, bilmeden aldığı diploma onu hiçbir yere götürmez.
Nasıl biri işte çalışırsanız çalışan yükselmek istediğinizde muhakkak diploma isteniyor.
Toplumun en dinamik bireylerinin söz sahipliğini yapan akademisyenlerimiz; yaşadıkları coğrafyayı tanıtmadan, yaşadığı coğrafyanın toprağını, müzikalini, sanatını aktarmadan ve bunlara öğrencilerin ulaşması gerektiklerini onlara anlatmadan öğrenciler, kapattıkları üniversite kapısında sadece ellerinde bulunan diploma ile başarıya ulaştıklarını düşündüğü
meslek gruplarında nasıl bir ilerleyiş gösterecekti?
Kapısından içeri girmeden özgür olduğumuz, içeri girdiğimizde bize faydalar sağladığını, asker olduğumuzu, iyileştiğimizi, diploma sahibi olduğumuzu düşünsek de bu kurumlarda birey olmaktan çıkarız. Toplumun sunduğu etiketleri hak etmiş olarak sistemin çizgisinde yaşar, sisteme hizmet ederiz.